Zaman..
Neleri getirir-götürür hiç belli olmuyor. Artık uzun süreli planlar yapamaz olduk. Bırakın hayaller kurmayı ve o hayallerin yolunda çaba sarfetmeyi, yarın sabah sanki hayatımızda hiç bir şeyin garantisi yokmuş gibi şüpheyle,tedirginlikle yaşıyoruz. Elbette ki hiç bir şeyin garantisi yok, yerlerin ve göklerin tek sahibi Yaradan' ın lütfunda her şey, ancak demek istediğim güven eksikliği var arasında insanların. Samimiyetine sürekli ve sınırsızca inandığımız kaç kişi kaldı hayatımızda? Hadi biz şanslı sayalım kendimizi, 'varsayalım' bir-iki dost.. Peki annemiz,babamız,çocuklarımız,kardeşlerimiz.. Onların da güvenecekleri en azından bir-iki var mı, kaldı mı? Nasıl ki mutluluğumuz sadece kendi hayatımızdaki düzenekle alakalı değilse, hiç tanımadığımız birilerinin çok sevdiğimiz birilerini yaralaması da zamanı mutsuz yaşamamıza etken olmuyor mu? Kalmadı, kalmadı işte dünyada güven.. Zamanı ve insanlığı kötü bir virüs sardı. Samimi bakan, yüreğini ortaya koyup, topluma aşk salan, insan aşkını gözlerinde,bakışlarında,asaleti duruşunda yaşayan pek bir insan kalmadı..Ölelim mi durum böyleyse, asla! ! .. Gidelim mi buralardan? Asla..Asla! ! .. Ama gülmeyelim ağlanacak hallerimize,duralım bir düşünelim.. Aynaya baktığımızda kendimize bile samimi olamıyorsak, kendimizle bile gerçekten yüzleşemiyor, maskemizi çıkaramıyorsak biz de suçluyuz bu ahvalde..
Unutkanlık sardı hepimizi bir de.. Unutuyoruz arkadaş.. En yakın dostu, anneyi-babayı.. Düne kadar her şeyimiz olanları.. En acısı en çok kendimizi unutuyoruz, ya da kaybediyoruz.. Neydim ben, kimdim ve nerede,nasıl,kimlerle,niçin yaşamak istiyordum? ? .. Kalbimin her atışında nara nara istenen şeyler neler? ASLINDA BENİ MUTLU EDECEK HAYAT NASIL BİR HAYAT VE NELER YAPABİLİRİM? Kayboluyoruz hayatın karmaşasında.. Kah egolarımıza yenik düşüyoruz, kah birilerine yaranmaya çalışıyoruz başka biri gibi davranarak.. Ne acı ki kendimiz olamadığımız kadar başkası oluyoruz fani dediğimiz hayatta.. Ne kadar zamanımız kaldığını bilmeden yaşadığımız dünyanın canına okuyoruz hem de neredeyse hiiç kendimiz olarak yaşayamadan..
En son ne zaman deniz manzaralı bir tepe üstüne çıkıp derin nefesler alarak doğayı, kendinizi ve kalbinizi dinlediniz?
En son ne zaman bir yazı yazarken bütün insanlığı kapsayan cümleleri kaleme aldınız?
En son ne zaman bir dosta sımsıkı sarılıp,bütün samimiyetiniz ve bütün açıklığıyla derdinizi anlattınız?
En son ne zaman yüreğinizi aşan bir coşkuyla bağıra bağıra şarkılar söylediniz?
Sevinçten ağladığınız anları hatırlıyor musunuz?
Peki o göz yaşları ile şimdiki zaman arasında neler yaşadınız tekrar o göz yaşlarını akıtabilmek adına?
Ne kadar güçlüsünüz?
Kimsiniz siz? Yaşınız bellidir elbette yüreğiniz geçmişi ve geleceği içinde barındırabilecek kadar güçlü mü? ........
Her biri cevaplandırılması çok zor aslında değil mi? Bitmez ki bu sualler.. Çekip gitmez ki bizlerden egoist hastalıklar.. Bu dünyanın ve insan vücudun dörtte üçü su'dur ya, bedenimizin ve ruhumuzunda dörtte üçü egoist hastalıklarla dolu.. Çok sert belki bütün cümlelerim.. Ama işte insanoğlunun son resmidir bu.. Gerçeklerdir.. Ve gerçeklerin bu kadar acı olmasının sebebi şu zamana kadar samimi bir şekilde yüzleşememesidir insanlığın kendisiyle..
Zaman.. Başlangıcı belli sonu rivayet, meçhuliyet.. Bazen kısalan, bazen bitmeyen gözümüzde.. Bazen sevdiklerimize ayırdğımız, bazen hiç işe yaramayan her şeye akan, bazen de sırf kendimizi ispat etmek adına heba ettiğimiz bir yolculuk.. İnanın nasıl yaşarsak yaşayalım sonunda yine yetmediğini düşüneceğiz, ancak olması gereken o ki, 'şu değerli anıları sığdırabildim' diyebilmek..
Zaman.. Herkese lazım işte.. Ama 'araba kullanmayı bilmeyen ehliyetliler ' gibiyiz zamanı kullanma konusunda.. Diyecek çok söz, yapılacak çok yorum ve çeşit çeşit tespitlere gebe kalması muhtemel bu konuyu şimdilik burada bırakırken tüm insanlığa 'ZAMAN SİZİNLE OLSUN' dileklerimi iletiyorum..
SEVGİ, SAYGI VE DUA İLE..
Mehmet GÖKCÜK
Spor Eğitmeni-Yöneticisi
Beykent-Beylikdüzü-İSTANBUL
18.05.2010
Mehmet GökcükKayıt Tarihi : 18.5.2010 17:55:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Gökcük](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/05/18/zaman-1041.jpg)
Neleri getirir-götürür hiç belli olmuyor. Artık uzun süreli planlar yapamaz olduk. Bırakın hayaller kurmayı ve o hayallerin yolunda çaba sarfetmeyi, yarın sabah sanki hayatımızda hiç bir şeyin garantisi yokmuş gibi şüpheyle,tedirginlikle yaşıyoruz. Elbette ki hiç bir şeyin garantisi yok, yerlerin ve göklerin tek sahibi Yaradan' ın lütfunda her şey, ancak demek istediğim güven eksikliği var arasında insanların. Samimiyetine sürekli ve sınırsızca inandığımız kaç kişi kaldı hayatımızda? Hadi biz şanslı sayalım kendimizi, 'varsayalım' bir-iki dost.. Peki annemiz,babamız,çocuklarımız,kardeşlerimiz.. Onların da güvenecekleri en azından bir-iki var mı, kaldı mı? Nasıl ki mutluluğumuz sadece kendi hayatımızdaki düzenekle alakalı değilse, hiç tanımadığımız birilerinin çok sevdiğimiz birilerini yaralaması da zamanı mutsuz yaşamamıza etken olmuyor mu? Kalmadı, kalmadı işte dünyada güven.. Zamanı ve insanlığı kötü bir virüs sardı. Samimi bakan, yüreğini ortaya koyup, topluma aşk salan, insan aşkını gözlerinde,bakışlarında,asaleti duruşunda yaşayan pek bir insan kalmadı..Ölelim mi durum böyleyse, asla! ! .. Gidelim mi buralardan? Asla..Asla! ! .. Ama gülmeyelim ağlanacak hallerimize,duralım bir düşünelim.. Aynaya baktığımızda kendimize bile samimi olamıyorsak, kendimizle bile gerçekten yüzleşemiyor, maskemizi çıkaramıyorsak biz de suçluyuz bu ahvalde..
Zaman.. Herkese lazım işte.. Ama 'araba kullanmayı bilmeyen ehliyetliler ' gibiyiz zamanı kullanma konusunda..
.... bu söze şapka çıkartılır.. :))
TÜM YORUMLAR (1)