Zalimin Ellerinde Çocuk Yüreği...

Seyfeddin Karahocagil
641

ŞİİR


33

TAKİPÇİ

Zalimin Ellerinde Çocuk Yüreği...

Zalimin Ellerinde
Çocuk Yüreği

Rabbim, neler oluyor şu İslam diyarında? ..
Vicdanların sustuğu dünyanın bir ucunda
Bu günü bitirdiler, hedefleri yarında,
Çocukların yüreği, Zalimin avucunda..

Veballer büyük,
İnsaflar fakir,
Omuzlarda yük,
Kalplerdeki kir
Kelleler çürük,
Ruhlarda zincir,
Şuurlar kayıp,
Felç olmuş fikir,
Arzın çivisi
Sökülmüş bir bir,
Nerde insanlık?
Maddeye esir....
Eyvah idrakâ
Sıkılmış zehir...

Tüm ufuklar kararmış, bir kıyamet hali bu,
Yer, fırlıyor göklere. Gök yere dökülüyor.
İnsanın fıtratına bir hıyanet hali bu,
Sırtlanlar sofrasında ciğerler sökülüyor...

Akıl ve izan
Hüzün doluyor,
Her dakka, her an
Canlar ölüyor,
Feryad-u figan....
Vahşet gülüyor.
Her zaman olan
Bize oluyor.
Acılı anne
Saç, baş yoluyor.
Binlerce yürek
Kinle doluyor.
Belki de zulmün
Sonu geliyor.

Canım Mescid-i-Aksa, Her tarafı hurdahaş,
Müslümanlar uyuşuk, ağlıyor kutsal mabet,
Lanetlenmiş Yahudi yıkıyor yavaş yavaş,
Ya Rab sana sığındık, Filistin’e yardım et..

Bir yanda zulüm,
Bir yanda yalan,
Bir yanda ölüm,
Bir yanda talan.
Gidenden berbat
Geride kalan.
Seyredip duran
Daha mı insan?
Şımarık hırsız
Tarihi çalan,
Bre hey arsız
Hâla oyalan..
Neden kararsız
Bunca Müslüman? ...
Sanki habersiz
Bunca Müslüman....

Söyleyin Allah aşkına, koptu mu arzın direği?
Zalimin ellerinde binlerce çocuk Yüreği.....

5-Nisan-2008- Ankara

Seyfeddin Karahocagil

Dost Yüreklerden Damlalar:

Ödüller Verin İşbirlikçilerinize Katillerinize,Entel Fahişelerinize

Bir yıl değil
Beş yıl değil
Diyorlar ki:''Diz çök eğil! ! '''
Bir yanlışlık var bu işte.
Bu gidişte bir terslik var
Bu gidiş gidiş değil

Bir yanlışlık var bu işte.
Hiç mutlu etmedi insanı,
Mucitleriniz, icatlarınız;
Hiç mutlu etmedi bizi,
Putlarınız, ilahlarınız.
Ne dersiniz?
Sizce neden dersiniz?

Bir yanlışlık var bu işte:
Geçinirken, dokuz aptal bir kaşıkla;
Herkes daha mutluydu hani.
Baş koyarken dokuz nüfus bir yastığa
Şimdi herkesin kaşığı ayrı
Yatağı da yorganı da var.
Ama ne oldu sanki?
Ne verdik insanlığa!

Bir terslik var bu işte,
Bu gidişte bir yanlışlık var.
Ailenin ve atomun
Çekirdeği parçalanmamışken;
Alırken canları sıtma ve karahumma,
Yani penisilin bulunmamışken henüz;
Güneş, ay ışığı,çıra ve
İdare lambasıyken ışığımız,
Her şey apaçık ortadayken,
Dışa vuracak bir şey biriktirmemişken,
Bu kadar dolu ve şiş değilken karnımız;
Eldeki nasırla,
Akıtılan terle doğru orantılıyken zenginliğimiz;
Nehir akarken,kendi yolunda

Ayıplanmazken ağlamamız, gülmemiz;
Ağladığımızda dağı taşı yırtarken böğürmemiz;
Bir vadi dolusuyken kahkahamız;
İnsanı sokacak kalıplar dökülmemişken henüz;
Okula giden çocuklara,
Aman yavrum, diye başlamazken
Uğurlamamız, güle gülemiz;

Sevdamızı türkülere,
Sevgilimizi güllere,
Çiçeklere serperken;
Ferhat’ı dağlara,
Mecnun’u çöllere düşürüp;
Keremi yakıp kül eden aşk:
Bu kadar kolay,
Bu kadar aciz
Bu kadar ortada,
Yani bu kadar ucuz
Ve bir gecelik değilken henüz;
Daha bir tatlıydı sevda,
Daha kıymetliydi sanki.
Daha bir saygılıydı sevgili.
Ve aşk daha hesapsız, kitapsız
Daha da bir deli..

Gülen yüzümüz,
Gülüşümüzken armağanımız;
Veren elimiz,
Seven yüreğimizken sermayemiz
Daha bir mutluyduk hepimiz.

Bu işte bir terslik
Bir yanlışlık var bu gidişte.
Dikensiz gül bahçemiz var ama
Güllerimiz kokusuz.
Aşımız, ekmeğimiz
Ve aşkımız tatsız tuzsuz

Otoyollar asfaltlar yapılmamışken;
Cilt cilt kitaplar yazılmamışken daha;
Yani plastik icat edilmeden;
Süt şişeye, su poşete girmeden önce yani;
Gökyüzü mavi,
Masmaviyken denizimiz;
Kıyıya vuracak kadar çok değilken pisliğimiz;

Yani diyesim o ki:
Mayınlanmamış,
Tel örgülerle bölünmemişken;
Ülkemizin ve yüreğimizin sınırları.
Marks,
Daskapital’i yazmaya mecbur kalmadan;
Keynes zehirini akıtmadan önce;

Yani, paylaşım
Yani yurtseverlik kitapların
Bilinmeyen sözcükler bölümünde;
Okul kitaplarının en arka sayfasında
Yer almazken imece;

Daha bir günaydınlıydı günümüz,
Daha kardeşçe,
Daha duru,
Daha berraktı düşünce.

Bir yıl değil
Beş yıl değil
Diyorlar ki:''Diz çök eğil! ! '''
Bir yanlışlık var bu işte.
Bu gidişte bir terslik var
Bu gidiş gidiş değil

Bir terslik var bu gidişte.
Hiç insanı mutlu etmiyor
Makineleriniz, verileriniz.
Kimseyi mutlu etmiyor,
Petrol varilleriniz.
Ne dersiniz?
Sizce neden dersiniz?

İnsanı yaşatmıyor
Saniyede attığı mermi sayısı,
Her gün artan silahlarınız.
Hiç mutlu etmedi insanı;
Mucitleriniz, icatlarınız;
Hiç mutlu etmedi bizi,
Putlarınız, ilahlarınız.
Bu işte bir yanlışlık,
Bir terslik var bu gidişte.
Nasıl, niçin;
Sizce neden
Sizce kimden dersiniz?

Şu gazetelerde geçen
Kundaktaki Filistinli bebeğin,
Alnındaki kızıl lekeyi;
Karanfil mi sanırsınız! ?

Hani mesela,
Timsah gözyaşlarıyla izlediğiniz!
Akbabanın başında ölümünü beklediği;
Hani şu fotoğrafçısını kahreden;
Hani şu
Akıbetini merak ettiğiniz;
Yarı canlı, Afrikalı çocuğa
Ne oldu dersiniz?

Başka kanları,
Başka canları da katın sermayenize.
Vietnam, Irak, Kore,
Bilmem ki daha kimleri aldınız listenize.
İki yüz bin Kızılderiliyi,
Hem de öz yurdunda
Öldürmekle başladınız, seri katilliğinize.
1902 yılına kadar
On yılda
Yok edip bir milyon Filipinliyi,
Yani nüfusun altıda birini
Katlederek devam ettiniz serinize.
Şöyle buyurdu: Senatör Bevaridge,
’’Bizi soykırımla suçluyorsunuz:
Onlar Avrupalı değil,
Amerikalı değil bizim öldürdüklerimiz,
Onlar oryantal.’’ Her neyse!

Japonya’da
Attığınız bomba,
36bin ton TNT
Yani, üç bin altı yüz kamyon
Dinamite eş değerde,
İki yüz elli bin insan
biçilmiş ekin gibi yerde.
Ve hala etkisi devam ediyor
Yerde gökte
Denizde, toprakta,
Açan çiçekte,
Dökülen yaprakta,
Yeni doğan her bebekte;
En önemlisi
Seven,
Sorgulayan her yürekte

Daha dün Panama: beş bin
Vietnam’da iki buçuk milyon kayıtlı ölünüz;
Irak’ta bir milyon küsur;
Rakam net değil,
Katliniz bitmedi henüz;
Devam ediyor zulmünüz.

Ya işbirlikçilerinizin eliyle katlettikleriniz! ?
Katillerini hep siz eğittiniz,
Hepsinde sizin kanlı elleriniz.

Brezilya’da sayılamıyor,
Binlerce köylü;
Bolivya’da çoğu madenci otuz bin,
Şili’de otuz beş bin ölü,
Binlerce kayıp.

Arjantin: Kaç olduğu belli değil,
Nehirler, göller, yerin altı, yerin üstü ölü dolu.
Kolombiya’da üç yüz yirmi bin;
Guatemala iki yüz küsur bin kayıtlı,
Yirmi bin kayıp.

Küba: Altmış bin
Endenozya: bir milyon
Yetmez mi bunca ayıp?
El Salvador’da yetmiş bin
Kamboçya ve Laos’ta bir milyon
Ve daha milyonlarca sayamadıklarımız.

Artsın diye talanınız;
Şişsin diye göbekleriniz;
Devam ediyor halkını boğmaya,
Köpekleriniz, işbirlikçileriniz;
Devam ediyor kıyıma kasaplarınız,
Cellâtlarınız, tetikçileriniz.

Utanın insanlığınızdan;
Utanabilirseniz,
Eğer utanmayı bilirseniz

Korumak için kendinizi kininden, öfkesinden;
Fili, Afrikalıya öldürttünüz,
Deveyi Araba dövdürttünüz.
Şeytana pabucunu ters giydirir,
Oyununuz, entrikanız, ikiyüzlülüğünüz.
Siz ki
Halkın dinini, inancını;
Haçını, kilisesini, mabedini,
Kuran’ını, İncil’ini;
Siz ki
İnsanın rengini, bedenini;
Erkeğin kişiliğini,
Kadının dişiliğini
Kendi pis çıkarlarınız için kullandınız.
Siz ki,
Çürüyen bedeninizi,
Çaldığınız organlarla değiştirdiniz.
Siz ki
Bebeğinizi,
İtinizi, köpeğinizi,
Öldürdüğünüz bebeklerle beslediniz.

Kıtlık,
Ölüm,
Zülüm,
Ve kan.
Ve de sayamayacağın,
Kaydını tutamayacağın kadar
Sakat insan.
Kimse bilmez kopan bacağının,
Çalınan organlarını akıbetini.

İşte bu, sizin eseriniz.
Caniyi titretir,
Şeytanı merhamete getirir;
İşkenceleriniz, zulmünüz.
Katlliğinizle
Caniliğinizle
Maharetinizle
Musibetinizle
Övünebilirsiniz.

Zulmünüzle
Böbürlenebilir,
Kan kusan kalemleriniz.
Kibirlenebilir;
Kanla yazılmış,
Şerefli tarihinizle;
Övünebilirsiniz.

Şiltler takın
Madalyalar takın generallerinize!
Savaş muhbirlerinize
Ödüller verin entel fahişelerinize!

Ama şu gözlerdeki ışıltıyı,
Şu yanaktaki gülüşü
Söndüremeyeceksiniz.
Öldüremeyeceksiniz
Yürekteki çocuğu.
Bu uzun yürüyüşü
Durduramayacaksınız.

Unutmayın,
Barıştır daim
Her zaman sevgidir,
Son sözü söyleyen;
Döndüremeyeceksiniz.

O çocuğun akıbetini biliyorum,
Ama demeyeceğim,
Affedersiniz!
Çünkü
Bu halinizle siz,
İnsan değilsiniz.
Ama
Şunu bilmelisiniz
Annesinin ölümüne sebep olan
Silah Avrupa,
Kurşunu amerikan patentli.
Fotoğrafın kâğıdı da USA antetli.

Japonya’dan, Şili’ye;
Kan kırmızı karanfilden,
Beş sütunlu on tonluk file;
Alacağı var sizden, biliyor musunuz?
Alacağı var sizden,
En basit organizmadan,
en gelişmiş yapıya;
Evrimin gelecek halkasına varana
Ki genlerini bozdunuz;
Yerin, göğün;
Havanın, suyun, toprağın;
Bozulan her hücrenin,
Sararan her yaprağın,
Demografik yapının
Alacağı var sizden,
Alacağı var sizden
doğan ve doğacak olan her çocuğun
borçlusunuz.
Ve siz,
Halkın, hakkın, ve insanlığın,
Doğanın ve tabiatın önünde suçlusunuz

Zulmünüzle
Böbürlenebilir,
Kan kusan kalemleriniz.
Kibirlenebilir;
Kanla yazılmış,
Şerefli tarihinizle;
Övünebilirsiniz.

Utanın insanlığınızdan;
Utanabilirseniz,
Eğer utanmayı bilirseniz

Şiltler verin
Savaş muhbirlerinize
Madalyalar takın generallerinize!
Ödüller verin işbirlikçilerinize
Entel fahişelerinize!

Bunca ölüm, bunca zulum;
Dinsiz, imansız,
Ve merhametsizken zalim;
Susmuşsak,
Pısmışsak;
Düşmüşsek birbirimize.
Yuh olsun size!
Yuh olsun bize!

Mahmut NAZİK 25.03.2008 MERSİN.. Teşekkürler

Seyfeddin Karahocagil
Kayıt Tarihi : 5.5.2008 00:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ahmet Ergin
    Ahmet Ergin

    Her iki şairede tebrikler.
    Hakikatin acısında yine yandı yüreğim.

    Cevap Yaz
  • Melih Baki
    Melih Baki

    tşk.şairim..okumak güzeldi...

    Cevap Yaz
  • Muhiddin Ateş
    Muhiddin Ateş

    yüreğinize sağlık

    Cevap Yaz
  • İhsan Ertem
    İhsan Ertem

    Anlamı ve tarzı ile harika bir şiir hocam......

    Emek verilmiş kalıcı bir eser......tebrikler

    Selam ve muhabbetimle

    Cevap Yaz
  • İsmail Hakkı Cengiz
    İsmail Hakkı Cengiz

    Kalplerdeki kir
    Kelleler çürük,
    Ruhlarda zincir,
    Şuurlar kayıp,
    Felç olmuş fikir,
    Eyvah idrakâ
    Sıkılmış zehir...
    Hocam, muhteşem tespitler... 'Zehir gibi' gerçekler! Yüreğinize sağlık. Dualarımla...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (34)

Seyfeddin Karahocagil