Zalim Felek; Hayatımdan Kıssalar

Zalim felek; Doğmadan ağladı gözlerim
Anacığımın yanan dertli karnında…
Daha doğmamış akşamında, yıldızlarımın
Hayatımdaki umutsuzluğun saklı bakışları,
Dökülen gözyaşımın toprağın kanına
Düşen her zerresinde ki, hayallerimin
Akan sessiz çığlıklarındaki haykırışları…

Zalim felek; doğarken de ağladım,
Gözlerimi açtığım ilk anın yarasıyla,
Yüreğimin derinine inen hançerin
Dertli zehri; damarlarıma işlenen
Kanın, vücudumda eriyen yüzüydü.
Gülümsememin yerini alan haykırışlarınım;
Elleri bağlanacak hatıralarımın gölgesiydi…

Zalim felek; dokuzuncu yaşımda gördüm;
Ölümün acı yüzünün, görünmeyen yüzünü;
Bir kış günü düşen sert yağmurun altında,
Asi nehrinin soğuk sularına bıraktığım o günün
Hatırası; yavaşça akan dertli ırmağımın başında;
Gözlerimin önünde çiseleyen bir kar tanesi gibi;
Kayıp gitti ömrünüm her zerresinde…

Zalim felek; yıllar bitti mi sandın hanında,
Yaşadığım acının yüreğimde yatan gölgesinde…
İlköğretimimin yarısında içtim; kutu dolusu
Zehri. Uyudum belki uzun bir süre çaresiz;
Serumların biri gitti biri geldi, damarlarımın
Akan derli bakışlarında; doktorlar üşüştü başıma.
Senin zalim hanının vurduğu ceylan yarasına…

Zalim felek; tekrarlanıp durdu acılar.
Yıkılıp durdu hayaller bastığım toprakta.
Yaprakların mevsimsiz solan renkleriydi;
Aynalara çarpan saçımın her bir teli…
Dilimin tutulmuş sözlerindeki ateşin sinesi;
Cayır cayır yanan resimlerimin bakışlarında,
Küle dönmüş hatıraların masum gözleriydi…

Zalim felek; gözümde yaş kalmadı dertlerimden,
Gün ışığım karardı sinemin yarasından,
Denizlerimin kıyısında çırpışan kanatlarımın,
Umutsuz bakışlarında dizelere dökülen anıları;
Kalemimin damlayarak kırılan ucunun gözleriydi.
Kararan hayallerimin kaybolan yıllarında özlemim;
Viranemin yavaşça sönen ışığında, ruhumun feryadıydı…

Zalim felek; açtığın çaresiz yaralarımın ilacı;
Yaşattığın en sert fırtınaların vurduğu limanlarımdı…
Umudumun kırıldığı dallardan sarkan meyvelerimin;
Birer birer toprağa düşen tohumları yankılanan ezgilerimdi…
Yüreğimin dertli akan çığlıklarında çırpınan ellerim;
Bataklığın yavaşça en ücra köşelerinde kaybolan,
Dipsiz kuyuya hapsedilmiş benliğim savaşıydı…