Nefesini hissederken yanı başında,
Aslında çok uzaklarda atar kalbi.
Mağrur bakarken gözleri,
Delip geçer yüreğini.
Gönlüne ektiğin sevgi tomurcukları,
Henüz fidanken kuruyup giderler gözlerinin önünde,
Bir rüzgar ararım; lakin yetmez nefesin,
Bir ışık ararım; lakin yetmez gözlerin,
Bir yoldaş ararım; lakin yetmez sözlerin,
Ye’s zamanı değil, Ey Biçare uyan!
Bir gölge ardımda; bırakmaz peşini,
Bir yara derinde; kanatır içini,
Bir keşke dilinde; acıtır dilini,
Yas zamanı değil, Ey Biçare uyan!
Ne hak var; ne hakikat sözünde,
Ama bir ışık; hep yanar gözünde,
Hele bir essin; karanlıktan çözünde,
Bu sen değilsin; esas sen özünde!
Bırak çöplükler dursun dününde,
Ne gül bahçeler var, bak önünde,
Bir geçsin samaşıklar, (arkanızı) dönün de,
Dünü bırak, geleceğin bugünde!
Geçmişin kavgası, bir türkü dilinde,
Kanar durur, bilmem ne kadar derinde,
En şifalı bitkiler, inan senin elinde,
Dışarıda arama esas güç içinde!
Eşsiz güzelliğiyle zehirli bir çiçekti o.
Bir dokunuşta felç edebilecek bir güzellik…
O kuş fark edemedi bunu,
Güzelliği toprağındandır sandı, güzelliğine aldandı.
Yaklaştı, tamamen savunmasız,
Mutluydu da, çiçeğin renk cümbüşüne kaptırdı kendini..
O sihirli sözcüğü fısıldadı kulaklarıma Masal Kızı: “Aşk! ...”
O da ne, diye sordum. “Hişştt! ...” dedi, “Sus…! ”
Hiçbir şey demeden gözlerine baktım, sorgulayan gözlerle.
“Kapa gözlerini! ” dedi, kapadım.
Sesler geldi kulağıma, belli belirsiz...
Dayanamadım, sordum Masal Kızı’na: Bu sesler de ne?
Onur mudur, aşkı asil yapan?
Sevgi midir, aşka değer katan?
Ayrılık mıdır, aşkı körükleyen?
Saygı mıdır aşkı yücelten? ...
Nedir ki aşk? ...
Yanmak mı onun için,
Bir nehir akıyor gözlerimin önünden,
İçinde akıntılarıyla beraber;
Kimi çaresizlik, kimi umut, kimi aşk…
Ama aynı yöne akıyor hepsi de,
Kimi zaman birbirlerinden habersiz, kimi zaman iç içe…
Umut diyor ki: “Gelir mi ki? ”
Dudağına bir kar tanesi değse,
Elimde değil ciğerim yanıyor! ..
Ellerim yerine rüzgar okşasa saçlarını,
Tüm dünyayı yakasım geliyor! ..
Bu sevdayı söküp gönlümden,
Sonsuz aşklar mezarına gömerim bu akşam!
Ne varsa senden kalan,
Umut kervanına koyup da yakarım bu akşam!
Gel, gel be can dost! ...
Sensiz pek bi çekilmez buralar…
İnsanlar.. insanlar neden böyle bakıyor? ...
Peki sen? ... düşünüyor musun beni? .. Peki.. peki unutur musun? ...
Arada bir hatırlar iç çeker misin? .. Avutur musun gönlünü? ...
Kızar mısın bana hatırladıkça? ...
Bir kelebekti kalbi;
Rengarenk, ışıl ışıl…
Kıpır kıpırdı, umut dolu.
Her kanat çırpışında bir heyecan, bir hayal, bir umut vardı.
Dolaştı durdu özgürce,
Bazen bir çiçeğe kondu, bazen bir yaprağa, bazen de bir taşa…
Keyfini çıkarmaya çalıştı hep.
Ama gel gör ki 7 günlük ömrü vardı işte!
Kim bilir, kim bilir belki de bir kuştu önceden,
Daha uzun ömürlü, daha enginlerde uçan; ama yine umut dolu beyaz bir Güversin.
Sonra yara aldı, sol sol kanadından.
Ve uçamaz oldu.
Hep hep kanıyordu o yara, hiç durmadı.
Birden birden evrim geçirdi ve şimdi rengarenk bir kelebek.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!