Yüreğime çevirdiğin namlulardan dökülürdü
Kurşun gibi ağır ve keskin sözlerin
Bense hesabını tutamazdım hiç
Ayrılıkların, aşkların, zamansız kederlerin
Sade ve çıplaktın belki su kadar
Belki bir tek ben gördüm
Sırtında hep bir araba sevda yüküyle gezdiğini
Belki en derin ben hissettim
En yorgun yerini bedenimin
Yükünle ve yalınayak
Defalarca çiğnediğini...
Başaşağı düşeceğim
Kırılacak içimin renkli camları
Her bir parça kanatacak
Düşümdeki yarınları biliyorum
Bilyorum ve korkuyorum
Her ayrılık üşüten bir yangındır biraz da buralarda
Bunca hüzün, keder, bu yürek burkulması
Geceyi bile yutan yıldızların boğazında asılı
Dudaklarda öpüşlerin ıslak nefesi
Garlar kalabalık, garlar telaşlı
İstesede kalamaz bir gitmek düşüncesi
Yağmur çiseliyordu
Şehrin yollarında büyüttüğümüz şarkılar
Islak damlarda buğulu gözlerimiz yoruluyordu
Ve en çok ayrılıkları anlatan şiirlerimiz
Ucuz pazarlara düşen pahalı düşler
Günlerin cehenneminde,
Şimdi seninle biz
Yüreğimizin avlusuna bir masa atsak
Kederli ve hüzünlü bir rakılı akşamdan
Aşklar içindeki aşksızlığımızı damıtsak
Sonra bu sarı sonbaharlarda
Kaç kez eskidiğimize yanarak
Kar altında güzeldin, ay altında güzel
Yağmur yağıyor şimdi
Onun altında da güzel
Sonra çırılçıplak düşlüyorum seni
Bir çiçek bahçesinde
En güzel çiçeğisin bahçenin
Bilmeseydim senin külrengi yalnızlığını
Yapraklarının döküldüğünü bilmeseydim her mevsim
Ağlamazdım,
Acımazdı yüreğim böyle
Ve yakmazdım canını bu yangın sözlerimle...
Esmer bir yüze dökülmüş simler gibiyse
Geceye dağılmış yıldızlar
Çığ gibi üzerine düşmüşse sessizlik
Ve hiç olmadığın kadar başbaşaysan yalnızlığınla
Bırak kendini karanlığın ırmağına
Vursun seni o yıldızdan bu yıldıza...
Döndü yüzünü güneşe kadın
B ırakıp gölgesiyle başbaşa geçmişini
Islak, kızıl saçlarının arasından
Buhar olup uçtu düşünceleri
Durmuş, tükenmişti zaman
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!