-“Ay! .. Bacağı acıyor herhalde, üstüne basamıyor...”
Panikle, telaşlı bir çığlığa sığmıştı bu sözler.
Bir sokak köpeğiydi... İstiklal caddesindeydi... Gecenin rengince kara tüyleriyle ve insanın içini acıtan gözleriyle açlığın, karanlığın, soğuğun ölümcül ürkülerinden korunmak için sığınmaya uzatmıştı başını avuçlarımıza.
Sevgiyle bakan gözlerinin kuşattığı mutluluk dokunuşlarıyla arka bacağındaki derin yarayı ıskalamıştık bir hoyrat miyoplukla... Oysa filozofça bakışlarıyla acısını göstermeye soyunmuştu.
Bizim gözlerimizin kör noktasına takılıp kalan cerahatli topallık, yüreğinin bilgece havuzladığı bir çiçeğin dikkatine takılıyordu...
..öyle bir çiçekti ki bu, gönüllerin durgun sularında yeşeren kökleri sevgiye kadar uzanıyordu...
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,