Alçak Gönüllü Bir Kahraman:
HASAN NAİL CANAT
Bu adam nereden nasıl zuhur etti. Bizden bir önceki kuşaktan biri. Bizim yeni yetme sıralarımızda okula gidiş gelişlerimizde afişlerini görerek izlemeye gittiğimiz bir tiyatrocu. Moskof Sehpasıyla tüm Türkiye’yi baştan başa dolaştı.
Kayseri’nin bu yiğit insanını bu yola sokan neydi. Şöhret mi, sanat mı, mücadele aşkı mı? Belki hepsi, belki hiç biri. Onu bu savaşa sevk eden amilin ne olduğunu tam olarak bilemiyoruz. Bildiğimiz şu ki o yılmaz bir savaşçıdır, inanmış bir dava eridir, boş gördüğü bir alanı bütün imkânsızlıklara rağmen doldurmaya çalışan bir Anadolu erenidir.
Üstat Necip Fazıl’ın açtığı yolda onun sesine karşılık ben buradayım diyebilen bir yiğit sestir, bir cesur yürektir, adıyla sanıyla Hasan Nail Canat’tır. Anadolu’dan yola çıkan bu gözü pek, korkusuz adam yalnızdır, kimsesizdir, Allah’tan başka yardımcısı yoktur.
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık