13.04.13 (Cumartesi)
Tayinim çıkmış. İsteğim dışında. Norm kadro fazlasıyım burada. Geldiğim yıldan beri. Kalbime doğmuştu. Ya da altıncı his diyelim buna. İçime doğdu. Geldiğim yıl 4 edebiyat öğretmeniydik. Biri müdür yardımcısı 3 öğretmen. Sonra içimizden biri daha müdür yardımcılığı kadrosuna atandı; kaldık mı 2. Yıl sonunda 2 öğretmen daha geldi; olduk mu sana2 si müdür yardımcısı 5 edebiyat öğretmeni.
Bu biri fazla dedim kendi kendime. Aman dedim ben 23 yıllık öğretmenim bana bundan ne. İçlerinden biri geldiği gibi gider herhalde. Öyle olmadı; piyango bana vurdu. Biri 30 yıllık öğretmen, diğeri Dilovası gibi puanı yüksek bir yerde öğretmenlik yapmış şanslı bir kişi. Üstelik 7 yıl mı 10 yıl mı dershanede çalışmış. En az 21 puan da oradan kaybeder. Yıl benden kıdemi eksik, al sana 30 puan daha kayıp etti mi,30 puan benim açımdan avantaj. Bir de benim köyde çalıştığım beş yılın bana getirdiği ek 10 puanı düşünürsen, etti mi sana 40 puan. Ama gel gör ki adam bu 40 puan dezavantajı alt ediyor, 20 puan daha bana fark atıyor.3 yıl en yüksek 35 puan olsa Dilovası al sana 75 puan avantaj. Her türlü beni geçiyor. Bu da benim kaderim.
Hiç aklımda yokken elde ettiğim fen lisesi öğretmenliğini yine hiç yoktan kaybedişime üzülüyorum.
Yıldır bu norm kadro fazlası olmanın yazdırdığı şiirleri hesaba katarsam kazancımın hiç te az olmadığını görüyorum. Gecikmiş askerliğimin bana yazdırdığı o güzelim şiirleri de düşünürsem Sartre’in ‘Kayıplar kazançtır’ sözüne hak vermemek elimden gelmiyor.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta