Uçurumun katında doğduğunda
fırtına ejderhası
güneşle döğüşmeye başlar
tahtındaki ay ışığını devirip
yıldızlar sürüsünü güderken
yalnız bir çoban,
postunu çaldırıp, koyunsuz kaldığında
kurt sürüsüne yer arar, cehennemde
bir mızrakı sağ,diğeri sol omzunda
dört kanatlı atlı, kovalarken eşekleri
oyuncular aynı ip üzerinde olup
görev yerini değişir
şafak vaktini çalan
densiz hancı
sabıkalı yolcularla ortaklaşa
vurunca gözlerinden
dört kanatlı atlı’yı
yüzyılı sonlandıran ejderha
zamanın koynunda döl/süzer
balık adamlara, deniz anasını boğazlatıp
taçsız kadınına, çirkin soy doğurtur
kağıttan katil, kirli kuyusunda
bir başına karanlıkla paslanır
zihinsiz gezen hancı ve köpeği
ucube uşağı yalınayak iteleyip
pencereden attığında
başı buluttan bir adamın
çatısında konaklar
tek gözü dişinde sallanan
şeytan yemişini dağıtıp
tarihi terazisinden çözer
bir kez daha doyurulur
aç gözlü günahkar
ve
iki ayağını çukurdan kurtaramaz
boğulur
dört kanatlı, atlı tarafından
kubbesi sarsılan mezara kilitlenip
küresi tepsiye dönen sahnede
sonsuz sessizlik başlar...
Nurcan Talay
25.07.2009
Kayıt Tarihi : 1.4.2011 15:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!