Yüzünü Tenhalara Çizen Çocuk

Ömer Erinç
2

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Yüzünü Tenhalara Çizen Çocuk

I
güneşlerin zarif çobanı
duyarlığın belâ vadisinden
mücellâ aynasına varlığın
bekâ âleminden geldin:
hoşgeldin

gecenin serüvenlerine şerholan rüya
kan yağan takvimlerin kıyametinden
kervanlara mahsus zamanın çağrısına
gökte dokunmuş menkîbeler kararak
tuvali âsî nehirler taşıran çocuk
umut sınanan bir deryadır: akar

alaylı alkışlar ardından
ovalar gibi saçlarınla
yalınayak mermerler kırarak bir bir
bindallı oynayan kapalı çarşılardan
gecekondu panayırlarına
caddeler ki bağrını yalanlara dayamış
donanma günlerinden kalma figândır

II
hâlleri yaman dillerin
mîsak:
balçığa sırlanan nefestir
azaplara yol olmuş gövdeden
enlemlerin boylamların maverasına
hârelenen bir aşksa su
nârin bir tûfandır intikam

hatırla ki duyasın
tûl vakitlerin armasından
dillenen şeydâsıyla yakarışın
emek:
ellerinin çeşmesi
zeval bulmayan sevdalar katından
özgür yeminler kışlasına
taranmış duygulara karanfiller gerek

III
Zalim hücumların kıblesinden
obasına yıldızlar konan sevgili
ah hazırlansan bir
çıngısıyla tımarlanmış utkuların
ne mekkâreler ağar
doruklar doğuran yelesinden baharın
andolsun:
esirgeyenin bağışlayanın aşkıyla
sarplarında köşkler yontulan dağa

geceyarısı baskınlarından
ıssızlığı soluyan kitabelere
saplanmışsa bıçak
bedevî tarihiyle unutuşun
sağmal göklere doğru
sessiz kahırlar uzanır

oralardan
figüranı depremler çatan şehrin
ortasına açmıyorsa hatmiler
duyarsız boynuna lânetler takarak
yol kardeşim yol
elleri kalbine bakmayan gurbetleri

IV
kucağına ateşler toplayan mecrûh
gönül:
hasbahçeye serilmiş güldür
ıtır kokan mağaralardan
lâmbaların aydınlığına dadanan hayallere
ülkem: buzullara yaslanır
maharetiyle yanlışkent mimarlarının

gözlerinin önü yağmur bahçesi
soluyan borasından yıkımın
soyun kalbim: kaçalım
yollara ilân-ı dehşet saçan
bankalardan:
kaçalım: tabelalarla öpüşen kumrulardan

V
sadrını inkârlara vuran semûd
ıslığı bigâne kalan silahlardan
kezzaplar yoğuran dünyaya
canevi zulümler basan helâk
devri SALİH'in zebânîsi
harabeler besleyen halktır şimdi
gözükara utançların çarşısında
semalar katından kahrı bâkî
put kıran kantarıyla ayetlerin
dağlansın:
gazap üzümlerini çağıran dudak
çetelesinden gem almaz arzuların
bayram sevinçleri öten sara
döner kıyım mangası döner de
saçlarında:
ihanetin çokuluslu rayları dalaşır

VI
ruhuna nöbetler katan iksîr
bir dervişin dünyası kadar hür
konup göçülen ırmak
sonsuzluk ülkesi armağanı
bengisu:
başağa can katan damardır
yolunmuş buğdayların tarlasında

kayalar ki doğurgan birer hecin
bağışlanmış mucizesi ile Rahman'ın
taşlar müminleştikçe
sancılar boğdukça inkârları
kerameti hışmından bir tuzak
solumalarına korku yakar

VII
hayatı kavrayan hatıralardan
arzın kuraklaşan mihrabına
alametler haykıran su:
nöbetlerde
anlatılmaz kandillerin dünyasıyla
içildikçe kana kana
yatağı can kayıran şelâleden
yok artık azimet
neşrolan fermanıdır Hakk'ın

gecenin aylasına
yaklaştıkça aynalanan ervah
haydi söylen
dökülsün eteklerinden
uçarı hayallerin donanması
anlat şimdi
zamanın mührü dilsiz
mühleti çok
bir olan birdendir karar

VIII
oralarda
divan-ı harpten evvel
aşkı soluyan kalbindir
sütle ağaran gövdeden
utkunun tarandığı subaşlarına
kalabalık diliyle ihanetin
gökleri resimleyen aysâr
son oyunu can kavuran çağdan
seke seke baktıkça ölüm
develer rengâhenk
bir hülyaya akar
çoğul aksanında hiddetin
gözler geleceksiz
bir zamanı ünlüyorsa
insan
kendine sormalı bir
gelip çatmadan ey/vah
yıldırımlar serpen gökten
demek ki vakit tamam
yollara döşenir helâk
yakılır yeryüzü
bulutlar kamçılanır kamçılanır da
hükmü âşikâr buyrukların sesiyle
dört nala yürür toprak
sevdası bâkî mızrakların kışlasında

IX
kavislerinden lavlar fışkıran mehtap
seni nasıl anlatmalı
müntakîm olan Rabb'imdir
rahmeti sınırsız
varlık yurdunun sahibi
fermanına baş koyan şahdamarımızla
'geldik: gidiyoruz işte'

Ömer Erinç
Kayıt Tarihi : 11.4.2003 11:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ömer Erinç