bu sabah bir kartal gördüm gözünde göğü taşıyordu
-sanki ölebilseydi, yeniden doğabilecekti
-birazdan buradan geçeceksin
üstü açık kırmızı bir bisiklet gibi
bagajında ikinci el bir zerdali mevsimi
elinde aynı şeyler
ikinci el bir kitap
ikinci el bir ayrılık
biraz da, hayatın sayfaları arasına sıkıştırılmış bir ayraç edasıyla
kolundaki saati eskiye ayarlayacaksın
elinde tuz, elinde özlemin tortusu
ellerin sahaflar çarşısı
göğ seni izleyecek, caddeler, arabalar, vitrinler
ve hükumet konağı
içinde bir ağırlık birimi
içinde bir bahçe katı
ve telaffuzu zor bir hece
nereye gidersen git, gövdene döneceksin sonunda, diyen o ses
o mahrur gerekçe
o bilge bekleyiş
o zamanı ruhundan yontan yıpranış
için görünmez bir tanrı
için bir gitar sesi, dişlerini tellerine geçirmiş, öyle yanık bir avaz
-için kırılan şeylerin sese dönüşüm atölyesi
tam
-onbinyüzüncükezsöyledim
yüzünde kuş sevmişler
diye
birazdan buradan geçeceksin
ateşin suyu söndürdüğü, su küllerinin arasından
ayakların, bir kavuşma telaşı
ayakların, yüzünün heyecanı ile savaşan şövalye
tezgahlarda yangın satıcıları
pul biber renginde güller
tezgahlarda dünya desenli çırılçıplak kıyafetler
uzakta bir yel değirmeni teninin buğday kokusunu öğütecek
uzakta bir salıncak saçlarını savuracak leyli leyli
seni izleyecek, hayatın yedeğini dilenen dilenci
seni izleyecek, içimdeki cam duvarların taş desenli pencereleri
seni izleyecek, otobüs durağını yüz yıldır bekleyen o çınar
simsiyah bir çerçeveye sığdırılmış o gündüzlük vakti
ambulanslar geçecek, içinde ölü anılar
için görünmez bir yokuş
için bir dalga, denizini arayan
-için varılmaz şeylerin sıradanlığına dönüşüm atölyesi
tam
-onbinyüzüncükezsöyledim
neden yüzünde kuş sevmişler
diye
-birazdan buradan geçeceksin
yani aklımın köşelerinden bir bir
hiç unutmam, eskiyen şeylerden de, bu şiirden geçer gibi geçmiştin de
kış penceresini açık unutmuştu içinde
hoh demiştim içimden hohh, gittikçe üşüyen ellerine
gitgide üşüyen şeylere bir bir
belki de üşüyen kalbini nefesime sarmak istemiştim
oysa saçları, taşla örülmüş bir duvardı kalbin
kalbin hayatın asma katı
kalbin çok sersemus bir aşk
çok kalabalık bir tanrı
eğildim, inceldim iğne deliğinden geçer gibi
sığamadım hiç bir yere
keşke dedim annemin beni yıkadığı leğene tekrar sığsa şu bedenim
gözümü sadece sabun yaksa
öyle bir paklansa kirin içindeki dünya
sonra belki kaybolur giderim o köpükler gibi
alnıma dayadığım bu şuursuz bekleyiş
bu acı acı gülümseyişler, hayatın dudaklarından sarkıp duran
ambulanslar yine geçiyor, içinde intihara meyilli kaktüs dalgınlığı
radyoda "yorgun demokrat"
için ray döşeli, rayın içinde tren, treninin içinde uzun bir yol
için, içimde bir fırtına ha koptu ha kopacak
-için onarılmaz şeylerin aşka dönüşüm atölyesi
tam
-onbinyüzüncükezsöyledim
neden yüzünde bunca kuşu sevdirdin
diye...
Abdulkadir Bostan
Kayıt Tarihi : 20.1.2021 13:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

...
"-için kırılan şeylerin sese dönüşüm atölyesi"
Kutluyorum değerli yüreğinizi.
Sevgi ve saygılarımı sunuyorum
teşekkürler
TÜM YORUMLAR (4)