Hani o çığlıklar,
Utangaç görünen farkın nerede?
Çürük bir meyve gibi yere düşen utansın!
İlk günü getiren ayaklar
Son günü götüren, kader utansın.
Ne var ki usanmıyor günler yakamda
Ücrada çekilen hasret şaka gibi,
Misalsiz vuran keder utansın.
Sarp bir kayanın gölgesinde
Zira çürüyen yüreğin kalanıyım!
Korkunç bir manzara, bir yağmadır
Canıma çöken kargalar utansın!
Sözü yok, tek hece! Basiretsiz
Bir çığ gibi düşen aklıma,
Bir öfke alır gibi karanlık!
Ömrümü mahveden maşuk utansın.
Şekilsiz parçalar gibi bölündüm
Her yana dökülen bir hiçliğin,
Gün ortası gibi yüzüne düşüp!
Alnındayım alevli büyük acıların.
Ne zaman doğarsa bir sezgi, bir yokluk
İçime düşüren mana utansın!
Batıya, doğuya yetse dehşetim
Ansızın sokulan yüzün utansın.
Kayıt Tarihi : 12.3.2014 23:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!