Yüzün okunmuyor sesinde
seyduna bir yanıyla sırtını dağlara yaslamış, rahat rahat uyuyordu.
diğer yanı sevda kılıcından geçiriliyordu, hasretin sütlü şafağında.
her ah da ciğerine kan otururdu.
buzdu, kapkaraydı dağların kuytuluğu.
yaşamın korkusu itelemişti dağlara onu.
türkü söylerdi nefes almak için, uluyan gecelerde.
yorgun sularca uykuya dalmazdı hayat seyduna'da.
etrafı ağaçlı akarsuya benzerdi şahrud'un gözleri.
ay ışığına bakarak şarkı söylerdi akarken.
geceleyin bile yedi iklim rengiydi yüreği.
güneş rengi gözlerini düşünürdü şahrud'un,
yorgun düşleri dökülürken uykunun gölüne.
gece gibi kapkara gözüyle yıldızlara bakıp,
düşünürdü şahrud'u düşünür içi yarılırdı acıdan.
bir türkü gibi gözleri uzaklara uzanırdı.
bir şafak güzelliğinde şahrud'la uyanmaktı ümidi.
ve dağ gibi sertleşen yüzüyle düşerdi toprağa.
yorgun gözleri öylece açık dururdu uykuda yüzünde,
yıldızların yaşadığı saatte.
şahrud yağmurun geliniydi.
renklerin yedivereniyle nakışlardı gök maviyi,
ne vakit seyduna'ya hasret yaksa.
kırık su gibi bakardı dağlara.
ve genç ölümlere yakılan türküler gibi ağlardı kuytulara.
seyduna sevdasını dağların yüzü yapar,
yıldız yanığı gecelerde yüreğinin esrarına dalar,
karayele ahını salardı.
karanlık denizinin kıyısına çekmişim, yitik yüreğimi.
nicedir senden aldığım ağulu sözlerdi, ağzımın taşıdığı.
saklımda ağlarım, ya da bir dostun yüzüne gülerken.
sularımı yer altına çekmişim.
az yaşadıklarımda uzun ölmüşüm.
ah şahrud!
niye sesin okunmuyor yüzünde niye?
Kayıt Tarihi : 1.5.2018 12:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!