Yüz yüze olalım
Yüz yüze sevelim
Yüzümüz aklansın
Sevinelim.
Yüzlerce olsun sevmelerimiz
Yüzlerce olsun gülmelerimiz
Gülüşelim.
Sevmelerimiz
Sevinçlerimiz
Gülmelerimiz
Yüzlerce olsun…
100 X 100 = Her günümüz…
Erhan DemirKayıt Tarihi : 1.9.2006 19:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ASK VE ZAMAN Bir zamanlar, bütün duygularin üzerinde yasadigi bir ada varmis:Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm digerleri... Ask dahil. Bir gün, adanin batmakta oldugu duygulara haber verilmis. Bunun üzerine hepsi adayi terketmek için sandallarini hazirlamislar. Ask,a adada en sona kalan duygu olmus, çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemis. Ada neredeyse battigi zaman, Ask yardim istemeye karar vermis. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde adanin önünden geçmekteymis. Ask, 'Zenginlik, beni de yanina alir misin? ' diye sormus. Zenginlik, 'Hayir, alamam Teknemde çok fazla altin ve gümüs var, senin için yer yok' demis. Ask, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibirden yardim istemis. 'Kibir, lütfen bana yardim et 'Sana yardim edemem, Ask. Sirilsiklamsin ve yelkenimi mahvedebilirsin.' diye cevap vermis Kibir Üzüntü yakinlardaymis ve Ask yardim istemis: 'Üzüntü seninle geleyim.' 'Of, Ask, o kadar üzgünüm ki, yalniz kalmaya ihtiyacim var.' Mutluluk da Askin yanindan geçmis; ama o kadar mutluymus ki Askin çagrisini duymamis bile. Ask, birden bir ses duymus. 'Gel Ask! Seni yanima alacagim...' Bu Asktan daha yaslica birisiymis. Ask o kadar sansli ve mutlu hissetmis ki, onu yanina alanin kim oldugunu ögrenmeyi akil edememis. Yeni bir kara parçasina vardiklarinda, Aska yardim eden yoluna devam etmis. Ona ne kadar borçlu oldugunu farkeden Ask, Bilgiye sormus: 'Bana yardim eden kimdi? ' 'O, Zamandi' diye cevap vermis Bilgi. 'Zaman mi? Neden bana yardim etti ki? ' diye sormus Ask. Bilge gülümsemis: Çünkü sadece Zaman Askin ne kadar büyük oldugunu anlayabilir...' GÜLÜMSEMEK Her zaman mutlulugugun dorugundayken gülünmez. Bazen sirf hayata giciklik olsun diye uçurumun kenarindayken bile gülümseyeceksin. Askin bir adi hüzünse,öbür adi mutluluktur. Yarisi zorluksa, diger yarisi rahat bir soluktur. Bir gün yüregin kanarsa biri aglar iste 'O' gerçek dostundur.Dostlarinla öyle yasa ki düsman oldugunda hakkinda söyleyecek sözleri olmasin. Dusmanlarinla öyle yasa ki dost oldugunda yüzün kizarmasin.Kucaklamaya kollarinin yetmeyecegi bir agac, bir tohumla baslar. En uzun yolculuklar bir adimla baslar. Gerçek sevgiler ise küçük bir tebessümle baslar.Deger verdigin insan sana deger vermiyorsa, birak kendi degeriyle kalsin.Lüzumsuz seylerin pesinden kosan, lüzumlu seyleri kaçirir.Gülü öyle bir sevmelisin ki, soranlara dikeni yok diyebilmelisin.Dal ruzgari affetmistir, ama kirilmisir bir kere. Insanlari cilgina çeviren sey; bu günün deneyimi degil, dün olan bir sey için pismanlik duymak ve yarinin getireceklerinden korku duymaktir.Geldigin zaman bosluklari dolduran degil, gittigin zaman yeri doldurulamayan ol.Dostlar irmak gibidir; Kiminin suyu az, kiminin cok... kimin de ellerin islanir yalnizca, kimin de ruhun yikanir boydan boya.Hayatin en güzel ani her seyden vazgectiginiz zaman sizi hayata baglayan biri oldugunu düsündügünüz andir.Karamsar olmak zor degil. Zor olan cilgin bir firtinadan sonra gökkusagi gibi gülümseyebilmektir. … SEVGI, BASARI, ZENGINLIK Bir kadin, evinden disari çikar ve uzun beyaz sakalli 3 tane yasli adamin evinin önünde oturduklarini görür. Onlari tanimaz. 'Ben sizi tanimiyorum ama aç olmalisiniz' der.'Lütfen içeriye gelin ve bir seyler yiyin.' 'Evin erkegi içerde mi? ' diye sorarlar adamlar.'Hayir' der kadin. 'O disarida.''Öyleyse içeri gelemeyiz' diye cevap verirler.Aksam olup kadinin kocasi eve geldiginde, kadin basindan geçenleri kocasina anlatir. 'Git onlara söyle ben evdeyim içeri gelebilirler' der.kadin disari çikar ve onlari içeri davet eder.'Hepimiz ayni anda içeri girmeyiz.' der yasli adamlar. Kadin ögrenmek ister; 'Niye giremezsiniz? 'yasli adamlardan bir tanesi açiklar:'Onun adi ZENGIN' der ve bir arkadasini gösterir, ve bir digerini isaret eder. 'O BASARI', ben ise SEVGI' Sonra ekler; 'Simdi içeri gir ve kocanla konus, hangimizi evinizde istersiniz? 'kadin içeri girip söylenenleri kocasina anlatir. Adam duyunca neselenir.'Ne güzel! ' der, 'Madem öyle, Zengini içeri çagiralim ve evimizi zenginlikle doldursun.'Karisi itiraz eder; 'Canim, niçin Basariyi çagirmiyoruz? 'Bu sirada konustuklarini evin diger kösesinde bulunan çocuklari duyar. Ziplayarak gelir ve kendi fikrini söyler.'Sevgiyi çagirsak daha iyi olmaz mi? Evimiz sevgiyle dolar! ''Kizimizin önerisini dikkate alalim' der adam karisina. 'Disari çik ve Sevgiyi bizim misafirimiz olmasi için davet et.'kadin disari çikar ve 3 yasli adama sorar; 'Hanginiz Sevgi? Lütfen içeri gel ve misafirimiz ol'.Sevgi ayaga kalkar ve eve dogru yürümeye baslar. diger iki yasli adam da onu takip ederler. kadin sasirmis bir sekilde Zengin ve Basari'ya sorar: 'Ben sadece Sevgi'yi davet ettim, siz niye geliyorsunuz? 'Zengin ve Basari bir agizdan cevap verirler: 'Eger Zengini ya da Basariyi davet etmis olsaydin diger ikisi disarida kalirdi, ama sen Sevgiyi davet ettin, O nereye giderse biz de oraya gideriz. Nerede Sevgi var ise, orada Basari ve Zenginlik de vardir! 'Sevgiyle hal hayatta her istedigin yerine gelsin ÜÇ SORU Bir zamanlar bir kralin aklina söyle bir düsüncegeldi: 'Eger bir ise ne zaman baslayacagimi; kimidinleyecegimi ve yapmam gereken en önemli seyin ne oldugunu bilseydim, girdigim her isi basarirdim.' Aklina böyle bir fikir düsünce, kralligin dört bir yanina kim kendisine her is için en uygun vakti, bu is için en gerekli kisinin kim oldugunu ve yapilmasi gereken en önemli seyin ne oldugunu ögretirse ona büyük bir mükafat verecegini ilan etti. Bilgeler kralin huzurunda toplandi, fakat sorulara verdikleri cevaplar birbirinden tamamen farkli çikti. Ilk soruya cevap olarak; kimileri 'her hareketin dogru vaktini bilmek' için önceden günlerin, aylarin, yillarin yer aldigi bir takvim hazirlamak ve siki sikiya buna uyarak yasamak gerektigini söylediler. 'Ancak böylece her sey tam zamaninda yapilabilir' dediler. Digerleri ise her hareketin dogru vaktine önceden karar verilemeyecegini, kisinin kendisini bos eglencelere kaptirmayip, hep daha önce olmus olaylari izleyerek lüzumlusunu yapabilecegini iddia ettiler. Baska bilginler de, kral neler olup bittigine ne kadar dikkat ederse etsin, tek bir kisinin her hareket için en uygun vakte karar vermesinin imkansiz oldugunu; kralin, her seyin en uygun vaktini tespitte ona yardim edecek bir bilge kisiler konseyi kurmasi gerektigini söylediler. Fakat bu defa da baska bilginler; 'Bir konseyin önünde beklemesi imkansiz bazi seyler vardir, bu islerin yapilip yapilmayacagina ancak tek bir kisi aninda karar verebilir' dediler. 'Buna karar vermek içinse neler olacagini önceden bilmek gerekir. Neler olacagini önceden bilenler de yalnizca sihirbazlardir. Dolayisiyla her hareketin dogru vaktini bilmek isteyen, sihirbazlara danismalidir.' Ikinci soruya da ayni sekilde türlü türlü cevaplar geldi. Kralin en 'fazla ihtiyaç duydugu, en gerekli kisiler' bazilarina göre danismanlar; bazilarina göre papazlar; bir kismina göre hekimler; daha baska bir kismina göre ise savasçilardi. Üçüncü soruya, yani 'en önemli isin ne oldugu' konusuna gelince; bazilari dünyadaki en önemli seyin bilim oldugunu söyledi. Bir kismi savasta ustalasmak; daha baskalari da dinî ibadet dediler. Bütün cevaplar birbirinden farkli çikinca, kral bunlarin hiçbirisini kabul etmeyip hiç kimseye de ödül vermedi. Ama hâlâ dogru cevaplari aradigi için, bilgeligiyle ünlü bir münzeviye danismaya karar verdi. Münzevi, hiç ayrilmadigi bir agaç kovugunda yasar, yaninaysa sade halktan baskasini kabul etmezdi. Bu yüzden kral üstüne siradan elbiseler giyerek kendisini halktan biri gibi göstermeye çalisarak yola düstü. Münzevinin kovuguna yaklastiklarinda atindan indi ve muhafizini da geride birakip yola devam etti. * Kral yaklasirken münzevi, kovugunun önüne çiçek tarhlari kaziyordu. Geleni gördü, selamlayip kazmaya devam etti. Münzevi mecalsiz ve zayif birisiydi; küregini topraga her sokusunda bir parçacik toprak çikariyor, soluk soluga kaliyordu Kral yanina gelip söyle dedi. 'Ey bilge münzevi, size üç sorunun cevabini almak için geldim: Dogru seyi dogru zamanda yapmayi nasil ögrenebilirim? En fazla muhtaç oldugum, dolayisiyla digerlerinden fazla ilgi göstermem gereken insanlar kimdir? En önemli ve her seyden önce kendimi verecegim isler nelerdir? ' * Münzevi, krali dinledi, ama cevap vermedi. Avuçlarina tükürüp kazmaya devam etti. 'Yoruldunuz' dedi kral. ' Küregi bana verin de biraz dinlenin.' Münzevi; 'Sagolun' diyerek küregi krala verdi, yere oturdu. Kral iki tarh kazdiktan sonra durup sorularini tekrarladi. Münzevi yine cevap vermeden ayaga kalkti, elini kürege uzatti ve; 'Biraz dinlenin; bir parça da ben çalisayim.' Dedi. Fakat kral küregi ona vermeyip kazmaya devam etti. Bir saat geçti, bir saat daha... Günes, agaçlarin ardindan batmaya basladi. Sonunda kral küregi topraga saplayarak konustu: 'Ey bilge kisi... Senin yanina sorularima bir cevap bulmak için geldim. Eger cevap vermeyeceksen, söyle de evime gideyim'. Münzevi; 'Buraya kosarak birisi geliyor, dedi. Bakalim kimmis? ' Kral da arkasini döndügünde bir adamin kosarak kendilerine dogru geldigini ve karnina bastirdigi ellerinin altindan kan sizdigini gördü. Yarali adam onlarin yanina ulasinca, kendinden geçercesine inledi, sonra da bayilip yere düstü. * Kral ve münzevi, hemen adamin üstündeki elbiseleri çikardilar. Karninda büyük bir yara vardi. Kral yarayi elinden geldigince yikadi, mendiliyle ve münzevinin havlusuyla sardi. En sonunda kan durdu, adam kendisine gelince içecek bir sey istedi. Kral dereden taze su getirip ona verdi. Bu arada aksam olmus hava sogumustu. Kral, münzevinin de yardimiyla yarali adami kovuga tasiyarak yataga yatirdi. Yataga uzanan adam gözlerini kapatip derin bir uykuya daldi. Kral kosusturmaktan ve yapmis oldugu islerden öylesine yorulmustu ki esige çöktü ve uyuyakaldi; kisa yaz gecesi boyunca deliksiz bir uyku çekti. Sabah uyaninca nerede oldugunu, yatakta uzanmis, saskin gözlerle ve dikkatle kendisine bakan yabancinin kim oldugunu uzun süre hatirlayamadi. * Kralin uyandigini ve kendisine baktigini gören adam; 'Beni affedin' dedi, zayif bir sesle. Kral; 'Sizi tanimiyorum, üstelik affedilecek bir sey yapmadiniz ki' dedi. 'Siz beni tanimiyorsunuz, ama ben sizi taniyorum, dedi yataktaki adam... Ben, kardesini astirdiginiz ve mallarini elinden aldiginiz için sizden öç almaya yemin etmis bir düsmaninizim. Tek basiniza münzeviyi görmeye gittiginizi ögrendim ve dönerken yolda sizi öldürmeye karar verdim. Ama aksam oldugu halde dönmediniz. Ben de sizi arayip bulmak için pusuya yattigim yerden çikinca muhafizlariniza rastladim, beni taniyip yaraladilar. Onlardan kaçtim, fakat yaramdan çok kan akiyordu. Yarami sarmasaydiniz kan kaybindan ölürdüm. Ben sizi öldürmek istedim, siz ise hayatimi kurtardiniz. Eger yasarsam simdiden sonra en sadik köleniz olup size hizmet edecegim ve ogullarima da ayni seyi emredecegim. Affedin beni.' Kral, düsmaniyla bu denli kolay baristigi ve onun dostlugunu kazandigi için çok mutlu oldu; onu affetmekle kalmayip usaklarini ve kendi doktorunu gönderip onun tedavisini yaptiracagini söyledi. Ayrica mallarini iade edecegine de söz verdi. Yarali adamla vedalasan kral, kapinin önüne çikip münzeviyi aradi. Gitmeden önce, sormus oldugu sorulara cevap vermesini bir kez daha rica etmek istiyordu. Münzevi disarida, bir gün önce kazmis olduklari tarhlara çiçek tohumlari ekmekteydi. Kral ona yaklasti ve söyle dedi: 'Sorularima cevap vermeniz için size son defa yalvariyorum! ..' Yorgun dizlerinin üstünde çömelmis olan münzevi, gözlerini kaldirip krala bakti ve; 'Cevabinizi aldiniz ya' dedi. 'Nasil aldim? Ne demek istiyorsunuz? ' Diye sordu kral. 'Anlayamiyorsunuz' diye cevapladi münzevi. 'Dün eger benim dermansizligima acimayip su tarhlari kazmasaydiniz, gidecek ve su adamin saldirisina ugrayacaktiniz. Ve yanimda kalmadiginiza pisman olacaktiniz. Yani en önemli vakit, tarhlari kazdiginiz vakitti. En önemli kisi bendim ve en önemli isiniz bana iyilik yapmakti. Daha sonra bu adam yanimiza kosarak geldiginde, en önemli vakit onunla ilgilendiginiz vakitti, çünkü eger onun yaralarini sarmasaydiniz, sizinle barismadan ölecekti. Dolayisiyla en önemli kisi oydu, en önemli is de onun için yaptiklarinizdi. * Bundan sonra su gerçegi unutmayin: Tek önemli vakit vardir. Içinde bulundugunuz an. O an en önemli vakittir, çünkü sadece o zaman elimizden bir sey gelebilir... En önemli kisi; kiminle beraberseniz odur. Zira hiç kimse bir baskasiyla bir daha görüsüp görüsmeyecegini bilemez... Ve en önemli is; iyilik yapmaktir. Çünkü insanin bu dünyaya gönderilmesinin en önemli sebebi budur.' SIMUZER Büyük çinar bir kiyidaydi, küçük çinar öbür kiyida. Aralararinda bir irmak akardi. Birbirlerine bir irmak kadar yakin ama bir irmak kadar da uzaktilar.Büyük çinar olgundu, ergindi, deneyimliydi, adi Zer'di. Küçük çinar ise tazeydi, canliydi. Adi da Sim'di. Ikisini ayiran irmagin adini Firak koymuslardi Çevrede baska agaç yoktu sanki. Onlar sadece birbirlerini görür, sever, özler ve isterlerdi. Baharda süslenir, yazda yapraklanir, güzün sararir, kisin soyunurlardi Filizlenip yapraklanmalari kavusma arzusundandi; sararip solmalari ayrilik acisindan. Kar, firtina, ayaz oldumu, Zer, Sim için üzülür, Sim de Zer için kaygilanirdi. Tek dilekleri vardi: Kavusmak. Ayaklari yoktu ki kossunlar birbirlerine. Kanatlari yoktu ki uçsunlar. Hiç olmazsa birisi irmagi geçebilseydi. Hayir! Imkansizdi bu. 'Yanyana olsak! ' derdi Zer. 'Cancana yasasak! ' derdi Sim. Günes etrafi aydinlatmaya basladimi neselenir, battimi üzülürlerdi. Gerçi karanlik da engel olamiyordu onlara. Sabahlara kadar hayaller kuruyor, rüyalar görüyorlardi. Gece mehtaba bakarlardi ikisi de. Bu ortak görüntü birbirlerine bakiyorlarmis gibi bir his verirdi onlara. Semaya bakarken hayal kurmalari daha kolay oluyordu. 'Parlayan ay! ' derdi Zer. 'Ikimize pay! ' diye tamamlari Sim. Gerçi konusmadan da anlasirlardi ama zaman zaman da konusurlardi. Rüzgar sirdasiydi onlarin. Fisiltilarini tasirdi. Kiyidan kiyiya siirler, iç çekisleri, özlem çigliklari götürüp getirirdi. 'Yaninda olsam! ' derdi Zer. 'Yanimda olsan! ' derdi Sim bir yanki gibi. Bir de kuslar vardi! Halden anlayan kuslar. Gelirler, dallarinda yuva kurar, kollarinda uyur, anne olur, baba olurlardi. Derinden derine ah eden agaçlarin postacilariydi kuslar. Mektuplasirlardi bazen. Biribirlerine yapraklar gönderirlerdi. Rüzgar, özel bir ulak gibi çalisirdi o zaman. Zer'in yapraklari Sim'e uçar, Sim'in sayfalari da Zer'e konardi. Bazen müzikti tasinan, bazen siir. Sevgi, özlem, ayrilik sözleri söylerlerdi birbirlerine. Bir sirlari vardi aralarinda. Adini söylemiyor ama en yogun biçimiyle paylasiyorlardi. 'Sendeyim! ' derdi biri. 'Bendesin! ' derdi digeri. Söz ve anlam gibiydiler. Görünürde ayriydilar belki ama hakikatte birdiler. Buna inanirlardi ama yine de kavusma arzusuyla yanmaktan alamazlardi kendilerini 'Sen büyüksün, ben yetersizim.' derdi Sim, incecik sesiyle. 'Sen baharsin, ben yazim.' derdi Zer. Sonra ikisi birden haykirirlardi: 'Sen, ben yok, biz variz, birbirimizi tamamlariz.' Evet, yanyana degillerdi ama onlar kavusma sevincini baskta türlü yasarlardi. Sonbahar geldimi ikisinin de yapraklari dökülürdü yere. Özlemle sararan yapraklardi bunlar.Rüzgarla karsi kiyilara uçusan yapraklar, birbirine karisirdi o zaman. Kendileri kavusamasa da parçalari kavusmus olurdu böylece. Esintilerin tesiriyle yaprak yapraga oynasirlardi.Bir kavusma yöntemleri daha vardi: Gölgeleri, yapraklari, siirleri, özlemleri, sevgileri suya dökülürdü. Irmak vuslat yuvalari olurdu. Su aynasinda beraber görünürlerdi. Sevinirlerdi! Buna da raziydilar ama bu hal uzun sürmedi. Ormana bir oduncu geldi. Korkuyla titrediler.Eli baltali adam, hangisini kessem acaba, diye bakinmaya basladi. Bir celladin gözleriydi gözleri! Hem Zer, hem de Sim celladi kendilerine çagiriyorlardi. 'Bana gel, beni kes bak. Ben çok yasadim.' diyordu Zer. Sim ise, 'Ben tazeyim, beni kes, zorluk çikarmam sana.' diye kaykiriyordu. Oduncu ince ve kolay olana yöneldi. Henüz hayatinin baharini yasayan Sim'i kesti, devirdi. Tasisin diye atti irmaga. Zer'in göklerde yankilanan feryadini isitmedi bile. Zer: 'Beni de, beni de kes! ' dediyse de duyuramadi sesini. Giden sevgilinin ardindan aciyla inledi. Rüzgara yalvardi o zaman. 'Lütfen es! ' dedi. 'Hiç esmedigin bir güçle es, firtina ol! ' 'Niçin? ' diye sordu rüzgar. 'Beni suya devir, bak o gidiyor.' dedi Zer. Durumu kavradi rüzgar, görülmedik bir hizla, siddetle ve tutukuyla esti, esti, esti. Firtina oldu.Zer'in yillanmis gövdesi dayanamadi bu firtinaya. Suya devrildi. Sim'in ardi sira akmaya basladi. 'Elbet bir yerde bulusuruz.' diyordu. 'Nasilsa ayni yöne gidiyoruz.' Öyle de oldu. Yüz yüze bir kereste fabrikasinin önüne vardilar. Adamlar geldi yanlarina. Ikisini de irmaktan çikardilar, kestiler, biçtiler, tahtalar haline getirdiler, depoya götürdüler.Depocu, üst üste koydu parçalarini. Aylarca kurudular orada. Hayatlarindan eser kalmadi.Duygulari ise dipdiriydi. Gece oldumu fisildasiyorlardi aralarinda. Tek dualari vardi: Asla ayrilmamak. Bir mobilyaci aldi tahtalarini. Atölyesine götürdü, güzel bir çalisma masasi yapti. Satmak için vitrine koydu. Masanin içinde fisildasiyorlardi. 'Simdi bir olduk artik.' diyorlardi. 'Bu masaya bir isim gerek.' Geceler boyu düsündüler: 'Simuzer olsun! ' dedi Zer. Iki isim teke inecekti böylece. 'Olsun' dedi, Sim. Vitrindeydiler. Caddece bir adam ve bir kiz gördüler. Hizli yürüyorlardi. Aceleleri vardi sanki. Birlikteydiler ama ayri gibiydiler. Onlarin da aralarinda bir irmak mi vardi yoksa? Gönül gönüleydiler ama el ele degillerdi. Bir sirlari mi vardi acaba? Söylenmemis sözler gibiydi erkek. Yazilmamis siirlere benziyordu kiz. 'Bize benziyorlar.' diye fisildadi Sim.Aylar birbiri ardinca geçti, gitti. Vitrindeydiler, yine masanin üstünde bir gölge hissettiler. Bir erkek gölgesi. O adamdi. Yaninda yazilmamis siir yoktu simdi. Nerelerdeydi acaba? Adamin gözlerinde hüzün vardi. Yüzü gülerken eslik etmiyordu gözleri. Tebessümünü yitirmisti adam. Onu arar gibi israrla masaya bakiyordu. Içeriye girdi, pazarlik etti, masayi aldi, odasina götürdü.Siirler yazacakti üstünde. Yaziyordu da. Sim ve Zer, bu durumdan memnundular. Hayatsiz bir yasantilari vardi iste! Kupkuru bir hayatti bu. Olsun! Siir yaziyordu ya adam. Az sey miydi? 'Ona yardim edelim.' dediler. 'Ne yapalim? ' diye sordu Zer. 'Ona bizi anlatalim, isitsin de ögrensin sevgimizi. Belki, bizim de destanimizi yazar.'Gece konsacaklardi. Hep gece konusurdu onlar. Geceyi beklerse isitebilirdi adam. Konustular da. Adam gecelerde hiç mahrum kalmadi ilhamdan yana.Birlikteydiler, mutlu olmalari gerekirdi ama degillerdi iste. Bir sizi vardi gönüllerinde. Ince bir sizi. Yasanmamis hayatlardan kalan bir bosluk gibiydi.Böyle olmamaliydi. Zer derin bir ah etti. Kendi kendine konusur gibi 'Nehrimizin kiyisinda yanyana olsaydik' dedi. 'Can cana yasasaydik.' diye inledi Sim. aci dolu sustular. Dallarini, yapraklarini, kus civiltilarini, yagmur sipiltilarini, irmak türkülerini rüzgar ugultularini hatirladilar. Iç geçirdiler. Artik ne baharlar vardi, ne de yazlar.Simdi kupkuruydular. Gözyasi bile dökemeden uzun zaman agladilar. Fisildasmalari dileklere dönüstü. Her gece bikmadan usanmadan tekrar ediyorlardi.Geriye dönüs imkansizdi. Anlamislari ama ileriye gidis mümkündü. bunu farkettiler. Yalniz hatiralar yoktu ki. Ümitler ve hayaller de vardi. 'Cennette olsak.' diyordu Sim. 'Yanyana yasasak.' diyordu Zer. 'Önümüzden bir irmak aksa...' 'Irmak bizi ayirmasa...' 'Dallarimiza kuslar konsa...' (Ömer Sevinçgül) SEVMEK Kisi sevdigiyle olmak ister! .Sevdiginin hâliyle hâllenir... Sevgisi kadariyla, onunla yasar! .Sevginin ne oldugunu tam olarak bilemedigimiz için,çogunlukla, 'begeni' ile 'sevgi'yi birbirine karistiririz..'Begeni' yaninda 'sahip olma' arzusuyla açiga çikar! .Bir nesneden hoslandiginda, begendigin seye sahip olmak ve üzerinde tasarruf edebilmek arzusuyla yasarsin...Bu tüm mahlukatta çok yaygin bir duygudur! .Kimi, begendigini cebine sokar; kimi begendigine tasma takip yaninda tasiyarak onunla hava atmak ister; kimi yakalayip inine sürükler... Her mahlûk yaradilis fitratina göre,begendigi üzerinde tasarruf etmek ister.'Sevmek' ise bundan çok farklidir..Sevince, yanlizca sevdigin için yasamak istersin! .Yalnizca yaninda olmak, yalnizca onun olmak,yalnizca onun zevk aldigiyla zevk alip, sevmediginden kaçmak istersin! Sevdigin öylesine sarmistir aklini, fikrini, ruhunu ki, her sey sana, onu hatirlatir; yaninda iken bile onun içinde olmak istersin! ...Yakinlik bile uzak gelir sana! ...Sen kaybolursun, sende; sevdigin kalir yalnizca, beyninde! ..Onun bakisiyla bakar, onun degerlendirmesiyle degerlendirir,onun diliyle konusmaya baslarsin! . Gözün ondan baskasini görmez,kulagin ondan baskasini duymaz,elin ondan baskasina uzanmaz olur! .Her an sana sahip olmasini; varliginin, tasarrufunun her an üzerinde olmasini, her an seni kucaklamasini istersin! ...Bedensel yakinlik bile, korkunç uzaklik gibi gelir sana; ve onunla tek bir beden, tek bir ruh, tek bir suur olmayi dilersin! .Sevgi, fitratin müsait ise, sevdiginde yok edesiye yakar seni; ve gün gelir kasinda-gözünde, yüzünde-dilinde sevdigini görürler de, 'sen o olmusun' derler! Begenen sahip olmak ister... Seven ise sevdiginde yok olur; feda eder her seyi sevdigi ugruna! . Bazilarinin da sevgi kokusu sürülür üstüne; 'asigim' sanir! . Ama sevdigi ugruna, fedakarlik etmeye gelince sira, o koku siliniverir üzerinden 'kopamama' sabunuyla! .Parasindan kopamaz... Mevkiinden kopamaz..Yakinlarindan kopamaz... Içinde yasadigi ortamin güzelliklerinden kopamaz... 'Etraf'tan kopamaz! . Derken kusurlar belirmeye baslar sevdigini sandiginin üzerinde...Eksiklikler görmeye baslar baslar, yetersizlikler görmeye baslar...Bunlar önce acima duygusuna dönüstürür sevgisiniuzaktan aciyarak seyretmeye baslar...Sonra tatli bir aniya dönüsür, sevgi sandigi duygulari! .Bu tecrübe gösterir ki, onun fitratinda sevgi programi yoktur! ..Begeniyi, sevgi sanmistir! ..Uzaklasma ondan gelmemis de, karsisindakinden gelmisse,bu defa 'nefret'e döner 'begeni'; ondan intikam alma duygusu gelisir içinde; ve vicdanla intikam dalgalari arasinda bir o yana bir bu yana sürüklenir durur; terkedilmisligin, uzaklasmanin, layik olmadigini yasamanin sanisi içinde! ..Oysa yanlizca, fitratinda olmayan gerçek sevginin sonuçlarini yasamaktadir! . Cüzdani için, güzelligi-yakisikliligi için, kendisine hos gelen huylari için,mevkii-koltugu için, ilmi için begenmistir; sevdigini sanmis; sahip olamayinca da arzusuna erisememenin düs kirikligi içinde kopmus; yalnizca çikarlari dogrultusunda yasamayi tercih etmistir... Seven ise göze almistir kopmayi... Dislanmayi... Paradan-puldan, namdan nisandan, dosttan akrabadan uzak kalmayi... Fitratindan gelir sevgi! . Kullugu sevmek üzeredir! . Onunla, sevmeyi yasamak istedigi için yaratmistir onu Yaratan... O yüzden kopar anadan-babadan; dünyadan paradan! Seven, karsiliksiz sever! ... Begenen karsiligini ister! . Benim istedigim gibi yasarsan seni bogarim sahip olduklarima, der begenen! .. Onun zaten fitratinda yoktur sevgi, bilmez askin ne oldugunu! .. Ne üzere yaratilmissa, odur tüm mesgalesi... Karinca gibi çalisir; maymun gibi çiftlesir; aslan gibi yavrularina sahip çikar... Ama pervane gibi sevemez! . Atamaz kendini atese! . Sevgi sonunda yanmayi getirir! .. Begeni ise sonunda kaçmayi! . Begenen mahlûkat çogunluguna göre, 'sevgi' delilikten bir türdür! .. Anlamazlar onlar, sevdigi ugruna, etraf ne derse desin deyip,her sarta katlanmayi! Ve 'delillik bu' derler... Begenme bir tür 'hobi'dir! ...Bazen ömür boyu sürer, bazen bir kaçyil, bazen bir kaç ay! ..Sevgi bir ömür boyudur! ...Bitmez, tükenmez, bazen durulur, bazen cosar ama hiç gerilemez! Göründükleri gibi degillerdir.. Iki melek yeryüzünü dolasmaya çikmislar.. Tabii insan kiliginda.. Aksam olmus.. Kentin en zengin semtinde lüks bir villanin kapisini Tanri misafiri olarak çalmislar.. Ev sahipleri somurtarak buyur etmisler onlari…Yemek falan teklif etmemisler.. Sicacik misafir odalari yerine, buz gibi ve nemli bodruma iki silte atip 'Geceyi burada geçirebilirsiniz' demisler..silteleri betona sererken, yasli melek duvarda bir çatlak görmüs. Elini uzatmis. Söyle bir sürmüs yarik olan yere.. Duvar eskisinden saglam olmus. Genç melek 'Niye yaptin bunu? ' diye sormus merakla.. 'Her sey her zaman göründügü gibi degildir' demis yasli melek yavasça..Ertesi aksam melekler bir köy evinde çok fakir, ama çok iyilik sever bir aileye misafir olmuslar. Herseyleri bir tanecik inekleri imis. Onun sütünü satip geçiniyorlarmis.Ev sahipleri mütevazi sofralarina almis onlari.. Allah ne verdiyse beraber yemisler.Yatma zamani gelince kadin 'Siz uzun yoldan geliyorsunuz, yorgun olmalisiniz' demis.. 'Bizim yatakta siz yatin, bir rahat uyuyun. Biz su divanda idare ederiz.' Günes dogarken uyanan melekler, zavalli adamla karisini iki gözleri iki çesme aglar bulmuslar.Hayattaki tek servetleri olan inekleri bahçede ölü yatiyormus. Genç melek öfkeden deliye dönmüs..'Bunu nasil yaparsin.. Bu kadar iyi insanlarin yegane servetinin ölmesine nasil izin verirsin.. Önceki gece gittigimiz villada her sey vardi, ama kötü ev sahipleri bize hiçbir sey vermediler. Sen onlarin bodrumlarini tamir ettin. Bu fakir insanlar bizimle her seylerini paylastilar. Ineklerinin ölmesine göz yumdun? ..'… 'Her Sey her zaman göründügü gibi degildir evlat' demis, yasli melek gene.. 'Nasil yani? ' diye daha da öfkeyle yinelemis sorusunu genç melek.. 'Her sey her zaman göründügü gibi degildir evlat' demis yasli melek bir daha.. Ve anlatmis.. 'Ilk gittigimiz zengin evinin o duvar çatlaginin içinde yillar önceden saklanmis bir hazine vardi. Ev sahipleri, zenginlikleri ile çok magrur, ama hiç paylasmayi sevmeyen insanlar olduklari için bu defineyi bulmayi hakketmemislerdi. Çatlagi kapayip, onlari bu hazineden ebediyyen mahrum ettim. Dün gece fakir köylünün yataginda yatarken ölüm melegi, adamin karisini almaya geldi. Kadinin hayatini bagislamasina karsilik ona inegi verdim. Her sey her zaman göründügü gibi degildir. Isler bazen istendigi gibi gitmez göründügünde, aslinda olan budur. Eger inançli isen, her iste bir hayir oldugunu düsünürsün. O hayrin ne oldugunu da, bir süre sonra anlarsin..' Rabbim ibret alanlardan eylesin........ MERHABA SEVGI...MERHABA ARKADAS.. Merhaba gülen gözlü arkadasim! Dudagindaki tebessümü kaybetmemissin daha..Ne güzel dünyaya gülen gözlerle bakabilmek ve insanlara tebessümler saçabilmek senin gibi. Biliyorum, üzülüyorsun donuk gözlerle karsilasinca..Ne yapalim arkadasim! Herkes senin gibi olamaz..Duyabiliyorum 'hayir olmali' dedigini..Haklisin arkadasim! Aslinda insanlar senin gibi olmali Bilseler bir tebessümle neler yapabileceklerini, bir çocugun gözlerindeki isiltiyi,bir tebessümle nasil görebileceklerini..Sikintilarla dolu bir insana, nasil dünyalari verebileceklerini bilseler..Ve gülen gözlerin buzlari nasil erittigini, kalpleri nasil birlestirdigini bilseler...Eminim onlar da senin gibi olmak isterlerdi..Sevgi saçiyorsun gülen gözlerinle arkadasim..Saf ve hiç beklentisi olmayan bir çocuk gibi.Hayir arkadasim..Sevgi sadece sevgiliye duyulmaz..Sevgie evrenseldir.Hiç kimse altin yiginlari gibi kasasina kilitleyemez onu. O'nun yeri kalplerdedir..Bir annenin kalbindedir Onun yeri, çocuguna verebilmek için..O'nun yeri bir bahçevanin ellerindedir,sevgi tohumlari saçabilmek için..Evet sevgi her yerdedir..Yeter ki sen onu bulmak iste..Sevgiyi bulmak kolay, zor olan onu elinde tutabilmekte..Unutma arkadasim! Sevgiyi duyabilmekle de is bitmiyor..Sevgiyi göstermek te gerkiyor.Hayat kisa arkadasim, bu gun olan yarin yok! Sevgiyi göstermek beklemeye gelmez, yarin çok geç olabilir..Elindekini kaybetmeden kiymetini bilmelisin..Biliyorum arkadasim, bana hak veriyorsun Simdi kos sevdiginin yanina! Önce ona gülen gözlerle simsicak 'SENISEVIYORUM' deyiver,içinden gelen en sicak sesinle..Hayir, bunlar komik seyler degil arkadasim..Seni seviyorum anne,seni seviyorum baba, kardesim, arkadasim demek komik degil..Bu senin gibi bütün canlilara karsi sonsuz bir sevgi duyan bir insan için hiç de zor degil..Sadece biraz cesaret arkadasim..Bu yalnizca yüreginin buz kapladigini zanneden insanlara biraz zor gelecektir,ama onlar da senin gösterdigin cesareti istediklerinde, kalplerinde sevgi kipirtilarini hissettiklerinde VE aglamayi ögrendiklerinde, inan her sey onlar için ve bütün insanlar icin daha güzel olacak..Evet arkadasim! Gülmek varken surat asmak niye, güldürmek varken aglatmak niye, güzel sözler söylemek varken,kalpleri kirmak niye? Hayat çok kisa arkadasim ve bu dunya da ki hiç bir sey kirilan kalplere degmez..Simdilik hos cakal arkadasim..Yine gel..Yanina senin gibi gülen gözlü, yüregi sevgi dolu insanlari alip yine gel olur mu? Beni fazla bekletme.Çün ku yarin bur da olamayabilirim..SENI SEVIYORUM' demek için geç kalmayin! SEVGIYLE KALIN SEVGINIZ YOKSA HIÇBIR SEYINIZ YOK! Sevgi, deger vermesini bilmektir Sevgi, yasama hakkini kabul etmektir. Sevgi, varolmaktan kivanç duymaktir. Sevgi, birlikte olmaktan sevinç duymaktir. Sevgi, esitligin duyumsanmasidir. Sevgi, bütün yapay ayrimlarin hayattan çikarilmasidir. Sevgi, bilinçtir. Sevgi, insan olmaktir. Sevgiyi hayatimizdan kovduk. Yerine parayi koyduk. Para için yasiyoruz. Para için egitim görüyoruz. Para için meslek ediniyoruz Para için çalisiyoruz. Para için birbirimizi çigniyoruz. Para için birbirimizi aldatiyoruz. Para için savasiyoruz. Sevgiyi hayatimizdan kovduk ve yerine üstün olmayi koyduk Üstün olmak icin yasiyoruz Üstün olmak için kendimizden baskasinin asagi olmasina çalisiyoruz... Sevginiz olmadiktan sonra daha çok paraniz olsa, daha üstün olsaniz, daha yok ve hicbirseyiniz yok. BELKIDE YENIDEN ÖGRENMEMIZ GEREKEN BUDUR. ÖGRENDIKKI Ogrendik ki...... Bir tek insanin sana 'iyiki varsin'demesi, varoldugumuz icin mutlu olmamizi saglar...Ogrendik ki... Kabuklarimizi kirdiginizda iceriden sevilmek ve onemsenmekisteyen biri cikiyor Ogrendik ki...... Asik oldugunda ne yaparsan ondan gizleyemiyoruz Ogrendik ki... Olgunlasmanin en kisa yolu bizden daha zeki insanlardan cevre edinmektir Ogrendik ki..... Bir cocugun bize uzattigi hediyeyi geri cevirmemeliyiz...Ogrendik ki... Bazen bir insanin tek ihtiyaci olan tutunacak bir el ve kendisini anlayacak bir yurektir Ögrendik ki... Tanri'ya biz istemeden bize verdigi hersey icin sukretmeliyiz Ogrendik ki... Parayla 'klas insan' olunmuyor Ogrendik ki...Hayat sartlari bizi ne kadar ciddi gorunmeye zorlasa da herkes cilginliklarini paylasacak birini ariyor...Ogrendik ki... Gun icinde basimiza gelen kucucuk seyler gun sonunda koca bir mutluluk hissettiriyor Ogrendik ki... Tanri gordugumuz herseyi bir gunde yapmadigina gore biz hic yapamayiz Ogrendik ki... Biriyle dalastigimizda tek basardigimiz onun bize daha cok zarar vermesini saglamak Ogrendik ki... Her yarayi saran zaman degil sevgidir Ogrendik ki...Karsilastigimiz herkes gulumsememizi hakeder Ogrendik ki... Hickimse mukemmel degildir.. birine asik oldugumuz ana kadar Ogrendik ki... Firsatlar asla yokolmaz.. bizim kacirdiklarimizi daima yakalayan biri daima olacaktir Ogrendik ki... En buyuk pismanlik, birine son bir kez 'seni seviyorum'diyememis olmaktir Ogrendik ki... Yumusak kelimeler kullanmak,onlari yutmamiz gerektiginde isimizi kolaylastiracaktir Ogrendik ki... Bir gulumseme, daha guzel bir goruntuye kavusmanin bedava yontemidir Ogrendik ki.. Nasil hissedecegimizi kontrol edemesek de o hislerle nasil basa cikacagimizi kontrol edebiliriz Ogrendik ki... Hepimiz zirvede olmak isteriz ama asil keyif oraya tirmanirken yasadiklarimizdadir Ogrendik ki... Zamanimiz ne kadar azsa yapacak isler o kadar coktur ve.... Ogrendik ki..... Zaman alismayi ogretir, ama unutmayi asla....! KORKMAK Insanlarin çogu kaybetmekten korktugu için sevmekten korkuyor Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layik görmedigi için.Düsünmekten korkuyor, sorumluluk getirecegi için.Konusmaktan korkuyor, elestirilmekten korktugu için.Duygularini ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktugu için.Yaslanmaktan korkuyor, gençliginin kiymetini bilmedigi için.Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birsey vermedigi için.Ve ölmekten korkuyor, aslinda yasamayi bilmedigi için. GUL BAHCESI Zamanin birinde bir kasabada yasayan dünyalar guzeli bir kiz varmis. Bu kiz oyle guzelmis ki cok uzak sehirlerden ve ulkelerden çok zengin,cok yakisikli, asil pek cok delikanli onu gormeye gelirmis.Kendisiyle evlenmek isteyen nice prensi nice sovalyeyi reddeden guzel kiz kimseleri begenmezmis.Bu arada ayni kasabada yasayan ve bu kiza asik olan genç bir delikanli da bu kizi istemis. Ama kiz onu da reddetmis. Aradan uzun yillargecmis. Bizim delikanli kasabadan ayrilmis. Kendine baska bir hayat kurmus ve evlenmis,coluk cocuga karismis. Bir gun yolu bir zamanlar yasadigi guzel,kucuk kasabaya dusmus. Orada tanidik birine rastladiginda aklina bir zamanlar orada yasayan dunyalar guzeli kiz gelmis ve ona ne oldugunu sormus. Yasli adam onunde gul bahcesi olan bir evi gostererek kizin evlendigini soylemis.Bizimki bir zamanlar herkesi reddetmis olan kizin kocasini pek merak etmis.Bir gun gizlenip kocasini evden cikarken gormus. Kizin kocasi sisman, kel ve cirkin mi cirkin bir adammis. Ustelik zengin bile degilmis. Cok merak eden adam kocasi gittikten sonra evin kapisini calmis.Kiz kapiyi acinca kendini tanitmis ve neden boyle bir adamla evlenmis oldugunu sormus. Kiz da ona arkasindaki gul bahcesinden en guzel gul'u koparip getirirse cevabi verecegini bu arada tek sartinin bahcede ilerlerken geriye donmemesi oldugunu soylemis. Adam da bunun uzerine yuzlerce guzel gulun oldugu bahcede ilerlemeye baslamis. Birden cok guzel sari bir gul gormus. Tam ona dogru egilirken biraz ilerde kocaman pempe bir gul gozune çarpmis. Tam ona uzanirken daha ilerde muhtesem guzellikte kirmizi bir gul goncasi gormus. Derken bir de bakmis ki bahcenin sonuna gelmis ve mecburen oradaki bir gul'u koparip kiza goturmus. Bahcenin en guzel gulunugetirmesini beklerken kiz bir de ne gorsun yapraklari solmus ciliz bir gul. Bunun uzerine adama donen kiz soyle demis; 'Bak gordun mu? Her zaman daha iyisini bulmak isterken omur gecer ve sen en kotusune razi olmak zorunda kalirsin. Bu yuzden genclik gitmeden elindekiyle yetinebilmeyi ogrenmek gerekir.' HISSETMEK Günün birinde bir kralliga baska bir düsman krallik tarafindan savas açilmis ve kralligin kalesi ele geçirilip kral aranmaya baslanmis. Ama o esnada bizim kral kendi halkinin arasina karisip kendini gizlenmeyi basarabilmis Halktan bir köylüye de kendisini düsmanlardan saklamasini, bunu yapmasi ve kendisinin kurtulmasi halinde de kendisine ne isterse verebilecegi vaadinde bulunmus. Bunun üzerine köylü kralini kendi evine kaçirip yataginin altina saklamis. Bu sirada krali bulamayan düsman askerleri tüm evleri aramaya karar vermisler. Köylünün evine de bakmislar tabi ki... Kralin altinda bulundugu yatagi, düsman askerlerinden biri kiliçla yoklamis ama sans eseri krali farkedemeyerek ordan ayrilmis..Böylelikle kral askerlerin eline düsüp ölmekten kurtulmus. Yatagin altindan çikip köylüye tesekkür etmis ve sözünü tutacagini söyleyip köylünün isteklerini söylemesini buyurmus. Bunun üstüne köylü, kendini ve ailesini ölene kadar rahat yasatacak kadar para ve toprak almis kraldan. Ama köylü son bir arzusunun oldugunu da belirtip; ’’Askerler sizi öldürmek için eve giripte yatagi kiliçla yokladiklarinda neler hissettiniz? ' diye sormus. Bu soru üzerine kral hiddetlenmis... 'Nasil olur da bir köylü kendisine böyle bir soru sorabilir' diye köpürmüs... Ve hemen askerlerine emir verip köylünün bu sorusu yüzünden asilmasini istemis. Kralin istegi üzerine hemen bir daragaci kurulmus ve ip köylünün boynuna geçirilmis. Tam köylünün ayaginin altindaki sandalye çekilecekken kral celladina 'Dur' emri verip köylünün yanina yaklasmis ve demis ki: ''Simdi anliyor musun neler hissettigimi? ...' Evet ayni seyi hissedebilmek - ayni duyguyu birebir anlamak için AYNISINI tecrübe etmek lazim. Yoksa anlayamassiniz ne kadar anlamaya çalissanizda.. KIYI ILE DALGANIN ASKI Dalga ile kiyinin askini bilirmisin Oncesizden baslayip sonsuza giden Dalga hep aska kavusma ozlemiyle atilir Dalga seven kiyiya kiyi sevilendir Dokunur parmaklarinin ucuyla sevdigine dalga ve doner hep geriye Bilir kavusamayacagini ama hep kosar kiyiya Her bir dokunusunda askina verir bedenini hesapsizca iste bende seni boyle severim yar.ya bilirmisin dag basinda acan ucurum ciceklerini.bilirlergorunmeyeceklerini.....sevilmeyeceklerini...... koklanmayacaklarini.......oksanmayacaklarini.......ama inatla acarlar askla.. sevgiyle.. ozlemle.hep beklerler gelmeyecek sevgilinin onu kucaklamasini iste bende seni boyle beklerim yar...ya ipek bocegini bilirmisin onun kozasinin icinde ordugu o iplige olan askini bilir o ordugu ipligin kendisinin olumu olacagini ama askina feda eder kendini oyle verir kendini yarenine korkusuzca iste bende kendimi boyle veririm sana yar...ya agac ile meyvesinin askini bilirmisin meyvesini vermelidir agac yeniden dogmak icin oyle zorludurki ayrilmalari verir meyvesini agac meyve tohum olur tohum kok olur ve yeniden dogar agac kendi meyvesinden iste bende boyle yar yok olmayi goze aldim tekrar sende dogmak icin. BIR SIIR VE BIR ASK HIKÂYESI Üniversiteli delikanli Kolejli kiza bir voleybol maçinda rastladi. Okul salonundaydi maç. Tribünsüz,minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasinda, sahanin çizgisi vardi sadece.. O kadar yakindilar.. Delikanli, bu tatli, bu güzel, bu dünyalar sirini kizi ilk defa görüyordu takimda.. Hoslandigini, fena halde hoslandigini hissetti. Az sonra bir seyi daha hissetti. Uzun zamandan beri maçi degil, o güzel kizi izledigini.. Kiz servis atarken hemen önünden geçti. Göz göze geldiler.. Kiz gülümsedi.. Delikanli, çok popülerdi o yillarda.. Kiz onu tanimis olmaliydi. Kim bilir, belki kiz da ondan hoslanmisti.. Belki de delikanli öyle olmasini istedigi için ona öyle gelmisti.. Set degisip, takim karsiya gidince, delikanli da yerini degistirdi, o da karsiya gitti.. Üçüncü sette tekrar eski yerine dondu.. Kiz da gidis gelisleri fark etmisti galiba.. Bir defa daha gülümsedi. Manidar.. 'anladim' der gibi bir gülümseyisti bu.. Delikanli o hafta boyu hep bu dünyalar sirini kizi düsündü.. Pazar günü, sabahin köründe kalkti, erkenden oynanacak maçi, ne maçi canim, o dünyalar sirini kizi görmek için.. Delikanli artik kizin hiçbir maçini kaçirmiyordu.. Dahasi.. Ankara Koleji'nin her dagilis saatinde, okul civarinda oluyordu, onu bir kez daha görmek için.. Karsilastiklarinda, hafif çok hafif bir gülümseme, çok minik bir bas egmesi ile selamlasir olmuslardi.. Bir defasinda, yaptigina sonra kendisi de günlerce güldü.. O gün gene tesadüfmüs gibi, okul dagilimi kizin karsisina çikmis, gülümseyerek selamlamis, sonra arka sokaklara dalip, yildirim gibi kosarak, bir blok ötede gene karsisina çikmisti kiz bu defa, iyice gülmüstü.. Karsisinda, sözüm ona agir agir yürüyen, ama nefes nefese delikanliyi görünce.. Delikanli, voleybol takiminin kaptanini iyi taniyordu. Arkadastilar. Sonunda bütün cesaretini topladi, kaptana açildi.. O kizdan fena halde hoslaniyordu. Galiba kiz da ona karsi bos degildi. Bir yerde, bir sekilde tanismalari gerekiyordu.. O zamanlar, bu isler böyle oluyordu çünkü.. Kaptan 'tabi' dedi.. 'bu hafta sonu güzel bir konser var. Biz onunla gitmeye karar vermistik zaten. Sende gel. Hem konseri birlikte izleriz, hem de tanisirsiniz..' 'Mutluluk iste bu olmali' diye düsündü delikanli.. 'Mutluluk iste bu..' Ve konser gününe kadar geceleri hiç uyuyamadi.. Konser gününü de hiç ama hiç unutmadi.. O ne heyecandi öyle.. Konserin verildigi sinemanin kapisinda tanistilar.. El sikistilar.. O güzel ele dokundugu ani da hiç unutmadi delikanli.. Kaptan, salona girdiklerinde,ustaca bir manevra daha yapti. Delikanli ile dünyalar sirini kiz yan yana düstüler. Inanamiyordu delikanli.. Onunla nihayet yan yana oturduguna, onun sicakligini hissettigine, onun nefesini duyduguna inanamiyordu.. Biraz önce tanisirken tuttugu el, bir karis ötesinde öylesine duruyor, delikanli,sahnede dünyanin en romantik sarkisi söylenirken -o an dünyanin bütün sarkilari dünyanin en romantik sarkisiydi ya- o eli tutmak için öylesine büyük bir arzu duyuyordu ki içinde.. Ama uzatamiyordu iste elini.. Her sey böyle iyi giderken, yanlis bir hareketle, onu ürkütebileceginden, incitebileceginden öylesine korkuyordu k i.. Sonunda dayanamadi, sanki kolu uyusmus gibi, uzandi.. Kolunu kizin koltugunun arkasina koydu.. Kizin omzuna degil.. Koltugun üzerine.. Sonra kiz arkaya yaslandi.. Bir kaç sac teli, delikanlinin elinin üzerine dokundu.. Kalbi yerinden firlayacak gibi atiyordu artik genç adamin.. Dünyalar sirini kizin saçlari eline dokunuyordu çünkü.. Konserden çikarken, kiz, sakalasti.. 'sizi her maçimizda görüyoruz. Alistik nerdeyse.. Yarin Adana'da maçimiz var.. Gözlerimiz sizi arayacak..' Hayir, aramayacakti.. Delikanli o anda kararini vermisti çünkü.. Cebinde onu otobüsle Adana'ya götürüp getirecek, hatta ögle yemeginde bir de Adana kebap yedirecek kadar para vardi.. Gece yarisi kalkan otobüse bindi.. Sabah erkenden Adana'ya indi. Maç saatine kadar basi bos dolasti. Salona erkenden girdi, en ön siraya tam servis kösesine en yakin yere oturdu.. Takimlar sahaya çikarken, salondaki en heyecanli seyirci oydu. Maç falan degildi sebep tabii.. Ilk sette kiz farkinda bile degildi onun.. Nerden olsundu ki.. Ikinci sette öbür tarafa gittiler.. Döndüklerinde, üçüncü sette kiz fark etti delikanliyi.. Yüzünde çok ama çok saskin bir ifade, biraz mutluluk, birazda gurur vardi sanki.. Ankara'nin hele Kolejde çok popüler bu delikanlisinin onun için ta oralara geldigini bilmenin gururu.. Maç bitti. Kiz soyunma odasina, delikanli garajlara gitti. Tek kelime konusmadan.. Konusmaya gelmemisti ki.. Kiz 'keske orada olsaydin' demisti. O da olmustu iste.. Hepsi o.. Ona o kadar çok sey söylemek istiyordu ki aslinda.. Bir gün üniversite kantininde gazete okurken, iç sayfalarda bir siire rastladi. Daha dogrusu bir siirden alinmis bir dörtlüge.. Söylemek istedigi her sey bu dört satirda vardi sanki.. Bembeyaz bir karta yazdi o dört satiri.. Ögleden sonrayi zor etti, Kolejin önüne gitmek için.. Kizin karsidan geldigini gördü. Kosarak yanina gitti. 'Bu sana' diye karti eline tutusturdu ve kayboldu ortadan.. Kiz, Necip Fazil ' in dört satirini okurken.. 'Ne hasta beklerdi sabahi Ve ne genç oluyu mezar Ne de seytan bir günahi Seni bekledigim kadar! ..' Ertesi gün ögleden sonra, tarif edilemez heyecanlar içinde Kolejin önündeydi gene.. Kiz karsidan geliyordu.. Bu defa yaninda arkadaslari yoktu. Yalnizdi.. Yaklastiginda isaret etti delikanliya.. Gözlerine inanamadi genç adam.. Onu yanina mi çagiriyordu yoksa.. Evet, çagiriyordu iste.. Kalbinin duracagini sandi yaklasirken.. 'Sana bir seyler söylemek istiyorum' dedi kiz.. Oda heyecanliydi, belli.. 'Bak iyi dinle.. Dünkü satirlar için çok tesekkürler.. Herhalde hissettin, bende senden hoslaniyorum. Ama senden evvel tanidigim birisi daha var. Ondan da hoslaniyorum ve henüz karar veremedim, hanginizden daha çok hoslandigima.. Ve de su anda, onu terk etmem için bir sebep yok.' 'O zaman karar verdiginde ve de eger seçtigin ben olursam, hayatinda baska kimse olmazsa, ara beni' dedi, delikanli ikiletmeden.. Ayrildi kizin yanindan.. Bir daha voleybol maçina gitmeden, bir daha okul yolunda önüne çikmadan.. Bir daha onu hiç görmeden.. Yillarca sonra Levent'in söyleyecegi sarkida ki Sezen 'in sözlerini o zaman biliyordu sanki. Ask onurlu olmaliydi.. Günlerce, haftalarca, aylarca bekledi.. Tipki, kiza verdigi o dörtlükteki gibi bekledi.. Hastanin sabahi, seytanin günahi bekledigi gibi bekledi..Heyecanla bekledi. Hirsla, arzuyla bekledi. Umutla, umutsuzlukla bekledi. Bazen öfkeyle bekledi.. Ama bekledi.. Baska hiç kimseye bakmadan, baska hiç kimseyi bulmadan bekledi. Bir gün bir siir antolojisinde siirin tamamini buldu.. Iki dörtlüktü siir.. Ilki kiza verdigi.. Bir ikinci dörtlük daha vardi o kadar.. O dörtlügü de bir kartin arkasina dikkatle yazdi.. Cebine koydu.. Bekleyis sürüyor, sürüyordu.. Okullar kapandi, açildi.. Aylar, aylar geçti..Bir gün delikanli kizi aniden karsisinda gördü.. 'Günlerdir seni ariyorum' dedi. 'Günlerdir seni ariyorum. Iste sana haber.. Artik hayatimda hiç kimse yok! ..' 'Yaa' dedi delikanli.. 'Yaa' dedi sadece.. Kalbi heyecandan ölesiye çarparken, aylardir ölesiye bekledigi an gelip çatmisken, agzindan sadece bu ses çikmisti.. 'Yaaa! ..' Cebinde artik iyice eskimis karti uzatti kiza.. 'Sana bir siirin ilk dörtlügünü vermistim ya bir gün' dedi.. 'Bu da sonu onun..' Sonra yürüdü gitti, arkasina bile bakmadan.. Kiz ikinci dörtlügü oracikta okurken.. 'Geçti istemem gelmeni Yoklugunda buldum seni. Birak vehmimde gölgeni Gelme artik neye yarar! ..' Aradan yillar, çok ama çok uzun yillar geçti. Delikanli bugün hala düsünüyor.. O uzun, çok uzun bekleyis mi öldürmüstü askini? . Ya da beklerken, ölesiye beklerken hayalinde öylesine bir sevgili yaratmisti ki, artik yasayan hiç kimse bu hayali dolduramazdi.. O sevgilinin kendisi bile.. hayalindekini canli tutmak için mi, canlisini silmisti yani? .. Ya da.. Ya da.. Bir siirin romantizmine mi kapilmis, bir delikanlilik jesti ugruna, mutlulugunun üzerinden öylece yürüyüp gitmisti, acaba? Delikanli bu sorularin yanitini bugün hala bilmiyor.. Bilmedigini de en iyi ben biliyorum.. Çünkü, delikanli, bendim! .. _________________________________ . . . . . . MERHABA... . .......MERHABALAR MERHABA KUŞLAR MERHABA AĞAÇLAR MERHABA BÖCEKLER MERHABA İYİLER MERHABA GÜZELLER MERHABA ÇİRKİNLER MERHBA DOSTLAR MERHABA CANLAR MERHABA İNSANLAR HERKESE...MERHABA. GÜZEL BİR İSTANBUL AKŞAMINDAN ve ya GECESİNDEN HERKESE SEVGİ VE UMUTLAR..... İYİ AKŞAMLAR... İYİ GECELER.. İYİ SABAHLAR.. İYİLİK DOLU, GÜZELLİK DOLU MUTLU GÜNLER….. SİZİ RAHATSIZ ETTTİĞİM İÇİN, SEVGİLERİMİ KOLİ KOLİ SEPET SEPET GÖNDERİYORUM. LÜTFEN KABUL BUYURUN.....? M..............¦¦..¦¦.....¦ A.............¦¦¦.¦..¦.....¦ V............¦¦¦¦.....¦¦...¦¦¦¦¦¦ İ............¦¦¦¦¦......¦¦.¦......¦¦ Y..........¦¦¦¦¦.......¦¦........¦.¦¦ I..........¦¦¦¦¦.......¦.......¦ L..........¦¦¦¦¦¦.....¦.......¦ D...........¦¦¦¦¦¦....¦......¦ I............¦¦¦¦¦¦¦¦.......¦ Z................¦¦¦¦¦¦¦.¦¦ I…¦.¦¦¦¦¦¦..........¦¦ N….¦¦¦¦¦¦¦.........¦ O....¦¦¦¦¦¦.........¦ ¦......SİZE BU GÜLÜ VERİYORUM. Ğ.....¦¦¦...¦.......¦¦......YAŞAMAYA İHTİYACI VAR... L.........¦........¦........KABUL BUYURUN...... U.........¦¦¦¦.¦...¦ ..........¦¦¦¦¦¦..¦..¦ O........¦¦¦¦¦¦¦...¦. BİR...¦¦¦¦¦......¦ DOST...¦......¦ .......................... ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ . . ......................GÜZEL ÜLKEMİN GÜZEL İNSANLARI; UMARIM HERŞEYE RAĞMEN İYİSİNİZDİR? VE HAYATINIZDAKİ HERŞEY GÜZEL GİDİYORDUR İNŞALLAH. BENDENİZ, ŞU GARİBİN YANİ NAÇİZANE ÇALIŞMLARI VAR EFENDİM. SESLİ MP3 ŞİİRİM: ''NOKTA NOKTAM'' DİNLEMEN/İZ/İ TAVSİYE EDER/İM SESLİ MP3 ŞİİRLERİMİ KALİTELİ BİR KULAKLIKLA DİNLERSENİZ, SES VE KAYIT KALİTESİNİ DAHA GÜZEL DUYUMSARSINIZ. ŞİİRİ DAHA ÖNCE SAYFAMA YAYINLAMIŞTIM AMA ÜZERİNDE BAZI ÇALIŞMALAR YAPTIM. ŞİİRİ ÇOK GÜZEL YORUMLADIĞIMI SANMIYORUM AMA DİNLEMNİZİ TAVSİYE EDİ/YOR/UM. AŞK ŞİİRLERİ SEVEN BENCE BU ŞİİRİ DİNLEMELİ... EMİNİM Kİ SİZDE DİNLERKEN KENDİNİZE BAZI KESİTLER BULACAKSINIZ...EMİNİM.. :))) . ______________Ö__N__E__M__L__İ____________! _! _! ANTOLOJİDEKİ ŞAİR DOSTLARIM; UZUN ZAMANDIR ŞİİRLERİNİZDEN UZAK KALDIM. AMA ZAMAN BULDUKÇA YİNE DE SAYFALARINIZA UĞRAMAYA ÇALIŞIYORUM....AYRICA BAŞKA (YENİ) ŞAİRLERİN DE SAYFALARINI ZİYARET EDİYORUM.YENİ ŞİİRLER OKUMAK YENİ KALEMLER TANIMAK GÜZEL TABİ.... İŞLERİMİN YOĞUNLUĞU NEDENİYLE GÖNDERDİĞİNİZ MESAJLARINIZI HEPSİNİ TAM OKUMADIM AMA OKUMAYA ÇALIŞIYORUM.ELİMDEN GELDİĞİNCE ÖZEL VE DUYURU MESAJLARINI ÖNCELİKLE OKUYORUM.ŞİİR DUYURUSU OLAN MESAJLARINIZIN HEPSİNİ OKUYAMIYORUM AMA ŞİİR DUYURUSU OLDUĞ İÇİN ZATEN ANLIYORUM AMA ZAMANIM OLDUĞUNCA O MESJLARINIZ DA OKUYORUM. BU KONUDA AFFINIZA SIĞINIYORUM. . . . . _______________BİR ÜZÜNTÜ___________ SON ZAMANLARDA ÜLKEMİZDE VE DÜNYADA MEYDANA GELEN KAZALAR, YANGINLAR, SAVAŞLAR; BENİ ÇOK ÜZÜYOR. DİLERİM BU ACLILAR BİR DAHA YAŞANMAZ. KAZASIZ, YANGINSIZ VE SAVAŞSIZ NİCE GÜZEL GÜNLERE... İNSANIMIZA VE TÜM İNSANLIĞA.. BARIŞ, DOSTLUK VE KARDEŞLİĞİN OLDUĞU GÜZEL BİR DÜNYA İÇİN, BİRBİRİMİZİ SEVELİM....Kİ....HEP SEVİLELİM. BU DÜNYA HEPİMİZİN..... . . . . Y A Ş A M A K N E G Ü Z E L Ş E Y A L L A H I M HEEEEEYYYY.! ..! ..! .......... YAŞMAK NE GÜZELL ! ! ! ! ..................Y...A...Ş...A...M...A...K .............N...E.......G....Ü...Z..E....L.......Ş....E....Y YAŞAMAK .........NE.......... .......................GÜZEL......... NE GÜZEL................ NE... GÜZEL... YAŞAMAK NE.......... GÜZEL......... NE GÜZEL................ NE... GÜZEL... NE G Ü Z E L . . . . . . . . AYRICA BU BIR TOPLU MESAJDIR. KIYMETLI VAKTINIZI ALDIGIM IÇIN HAKKINIZI HELAL EDIN .....TEKRAR RAHATSIZ ETTIGIM IÇIN ÇOK ÖZÜR DILERIM... :::::::::::::::::::: HERSEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN... H E E H E E E Y . ...........................YASAMAK NE GÜZEL..... ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ''YASAMAK NE GÜZEL SEY BE KARDESIM'' N HIKMET RAN ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥
TÜM YORUMLAR (1)