yüzünü yalarken dalgaların köpükleri
akardı kıyıya inceden vurgun
tekleşen bedende çiftleşirken gözlerimiz:
—Sen beni sorgulardın
—Ben kendimi yargılardım
karanlığın çiy yediği vakit
seni gösteriyordu çoban yıldızı
her günün doğuşunda
yüzün sarıya çalardı biraz
- kozadan uçtum
sensizliğe gömüldüm
gözlerim seni beklerken
ben gidişinle öldüm -
duygunun ipi koptu aşka dokunduk
gözlerimizde ıslak bir tebessüm
düğümlenirken dilin dilime
damağımızda sevi sözcüklerine dönüşürdü
birbirimize yamadığımız kaçamak bakışlar
- odamda döküldü hazan
camda kırıldı perde
tutuşurken rüzgarda mavi
çaktı gözlerimde şimşekten bir alev -
gözlerim çoğalırdı yüzümde
aynalardan tokat yerken
çatlardı yaşamöyküm suskunluğumun mecrasında
gidiyorum kumdan kalelere tırmanmaya
bulmak için yalnızlık tacını
kıvılcımlar nefesi bağlarken ölüme
gecenin ince ayarlı saatlerinde
Yuvam: gece
Kılavuzum: yalnızlık
çürümeye yüz tutmuş hatıraların yorgun hatları
öğrenemedim zamanın aşk dilini
artık seni benden ayıran bir halka
dizelerim parmaklarında
Kayıt Tarihi : 6.1.2009 22:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Vardır her şiirin bir hikayesi...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!