On kardeş bir oldu, bir Ya’kubu ağlattı.
Onu birden kendi yalanlarına inandı.
Birinde bir vicdan kırıntısı vardı ama
O da susarak kendini ateşe attı.
Haset sarmıştı bir kere habis ruhları,
İnanmışlardı, Yusuf’tu zelil eden onları.
Rahat uyku yoktu on kardeşe Yusuf gitmeden.
Allah görmüyor gibi kurdular oyunları.
Susmakta ve yalanda pek mahirdiler.
Peygamber çocuğu olmakla övündüler.
Dövdüler, sövdüler, zulm ettiler ama
Her nefeste ehli takva göründüler.
On kardeş bir oldu, bir Yusuf’u kuyuya attı.
Onu birden bir çürük yalana sarıldı.
Birinde birazcık vicdan kalmıştı ama,
O da korkarak kendini ateşe attı.
Paylaşamadılar saf sevgisini bir babanın,
Muhalif oldular kaderine yüce yaradanın.
Hesaba katılmamış bir plan vardı lakin
Unutulmuştu kusursuz tuzakları, Allah’ın.
On kardeş bir oldu, bir Yusuf’u bir Ya’kuba çok gördü.
Onu birden pek zalim, onu birden pek nankördü.
Birinin kalbi birazcık meyletmişti ki insafa,
İşlediği günahtan ötürü, artık hem sağır hem kördü.
Gömlek kanlı, gözler yaşlı ve ağıt inandırıcı,
İnanamadı Ya’kub, lakin neredeydi baş tacı.
Her peygamberin başına gelecek olan gelmişti
Fakat, sabır ne zordu ve ne kadar acı.
Zahirde kan vardı, batınını kimse bilemezdi.
Sağlamken gömlek, kurt yalanını kimse yemezdi.
Bunca tutarsız yalan varken, asla sineye çekilemezdi.
Hakikatin çıkacağını on kardeş tahmin edemezdi.
On kardeş reva görse de Yusuf’u bir çukura,
Lütfu ilahi sevk etmişti onu bir saraya.
Zalimler rahat uyku uyuduğunu sansa da,
Allah Yusuf’u hazırlıyordu sultanlığa.
Yusuf’a tuzak kurdu bir şehvet düşkünü,
Lakin Yusuf ispatlamıştı rüştünü.
Bir kapıya, bir gömleğe kalmıştı ki şahadet,
Edebinden susmuştu Yusuf, örmüştü üstünü.
Bilinse de gömleğin arkadan yırtıldığı,
Hesaplar yapıldı, aldattı yalanın karlılığı.
Haramdan kaçıp zindana yücelirken Yusuf,
Biliyordu, gerçek ve yalan sultanlığın farkını.
Tatlıydı Yusuf’a zindan, zahiri lezzetten,
Mutluydu artık ve kurtulmuştu bir zilletten.
Kolay değildi bu yük biliyordu lakin
Çile dolmamıştı ve bir müjde vardı ebetten.
Biri kanlı, biri yırtık, biri şafi üç gömlek,
Üçü de şahitti zulme, üçü de örnek.
On üç yıl sürse de bir iftiranın sonrası,
Sonu Melik olmaktır, Yusuf’un rüyası.
Müfteri dilleri pek kıvraktı.
Çaldıkları yıllar sel oldu aktı.
Açlık sürükleyince ayakları Mısıra
Allah, zalimleri Yusuf'un eline bıraktı.
Affetmek ne de zor sizi, ey zalimler!
Bunca yalanlar, bunca yeminler!
Uzak sanmayın kardeşler, uzak sanmayın.
Yakındır, “bugün size kınama yok” diyeceğim günler!
Kardeşler reva görse de Yusuf’u çukurlara,
Allah hazırlayacaktır Yusufları sultanlığa.
Zalimler rahat uyuyacağını sansa da,
Kur’an yazmıştı hikâyenin sonunu aslında.
Kayıt Tarihi : 17.5.2025 18:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!