Yakından bakılmazmış yüce dağlara.
Çıplak eller uzanmazmış,
yelelerine yıllar dolanan atlara.
Koşulmazmış,
dört nala koşan dünyaya.
Haritalarda bulunmaz Kaf Dağı’nın yolu,
pusulalara sığmaz ufuklar,
zihnime sarılan sarmaşıklar,
kapatır hayatın kapılarını.
Ömür,
ne naftalin kokusu
ne umut kapısı.
Yetişeceksem eğer
hemen yeşereceğim.
Gönlümün fırçası elimde.
Boyadım tuvalimi
kalbimin renkleriyle.
Neyin büyüsünden
ebru tahtasına,
cümbüşün tınısından
cümle kapısına,
hep aynı renk
aynı ahenk.
Gördüm,
Yusuf’un gülüşünü,
buruşturulmuş gökleri ütüleyen minik ellerini.
sımsıcak gülüşüyle dünyayı dolduran,
Ali’nin merhametini,
Ayşe’nin kudretini,
Hüseyin’in gözlerini.
Yusuf, Kenan’dır.
Çocuk, vatan.
Kuyudan saraya imtihan,
ezelî, ebedî cevelan.
Kayıt Tarihi : 19.6.2023 14:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Boyadım tuvalimi
kalbimin renkleriyle.
Neyin büyüsünden
ebru tahtasına,
cümbüşün tınısından
cümle kapısına,
hep aynı renk
aynı ahenk.
TÜM YORUMLAR (1)