Binlerce yılın bulanıklığında beynim;
Billurlaştığında seni yitiriyorum Tanrım,
bulanıklıkta kendimi...
Korkutuyor olmalı ki bilncim
en büyük mucizen beynimi
en güzel üretimini
Hüzün...,
gökyüzünden inen kara kar.
Kırılır dallarım...
Çadırıma iner yıldırımlar,
tutuşur kara çadırlar,
tutuşur yeşil dallar,
Gazetesi düştü elinden
Gözleri gazetenin peşinden...
Alsam mı diyor almasam mı.
Yerler bu denli kirli mi?
Bu kaçıncı düşüştü hayret!
Toplandı gün yine
akşamın bohçasına:
Bir demet suskunluk,
bir bardak susturulmuşluk,
dostluğa içilen şarabın tortusu,
olur ya- biraz da baş ağrısı...
güneşi taşıyorum her sabah
ısıyı, ışığı, rüzgarı
yoluma el uzatan salkım söğüdü
saksımdaki yalnız çiçeğin acısını tanıyorum
ve hepsine günaydın diyebiliyorum her sabah
Karacalar suya indi,
çiçeklendi bademler;
gelincikler oynuyor çayırlarda.
Gözlerin çiçek çiçek
susuşundan da belli
bahar geliyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!