Sevilenlerin en sevimlisi yâr
İlham-ı bülbül,ve şah-ı gülsün
Kimin senin kadar bir seveni var
Sultan-ı kalp ve de tacı gönülsün
Gül gülüşüne bir tek kılsam nazar
Mahzun kalbim daha ne denli gülsün
Tabipler Efendisi
Şirk hastalığından muzdarip dünya beklerken tabip
Sen geliyordun tabibim sen tabipler şahanesi
İlk şe’ni gösterince zemzem ile Abdulmuttalip
Dikkatleri celb etti deden Muttalip’in hanesi
Dünyaya teşrif buyurduğun gün yok oldu mesaib
Bir Beklenti
Gençlik demek değil ye, iç, eğlen, gez,
Gençlik bir cevherdir eşi olmayan
Ve varlık sebebi her bir milletin,
Oyalanma boşa istekler bitmez,
Bu diyardan gelin hiç eksik olmaz
Her an bir düğün vardır her an merasim
Bu gelinler bilmez öyle cilve naz
Ne altın takarlar ne taç ne de sim
Duyurur içli bir sada düğünü
İSTANBUL
Bir başka hal alırım ve düşerim bir çıkmaza
Yanıbaşımda ismin dahi anılsa İSTANBUL
Kendinden geçer insan bir bakınca boğaza
Bırakmazsın insanda ne dert ne tasa İSTANBUL
İSTANBUL
Ruhumu ayırıp bedenimin en derin noktalarından
Bir yere sürüklediler geçirerek çile diyarından
Geçtiğim yerlerde kim bilir kaç garip ölmüş kaç yoksul
Her birini kendine aşık eylemiş dediler İstanbul
Meğer İstanbul’un güzelliğini duyan koyulmuş yola
Gönül dertli mahzun ve de tasalı
Neslin ne arı ne hayası kaldı
Dünyaya nam salan şanlı osmanlı
Çınarı devrildi kozası kaldı
Hakiki aşk zail oldu tükendi
Karanlık gecemde parlak bir güneş
İnci gülüşündür mest eyler beni
Yakarsa bedenim içtiğim ateş
O küçük gamzene gömsünler beni
Ve kevserim olsun süzdüğün her yaş
Bu gün yine sensiz dinliyorum türküleri
Hüzünle çarpıyor dalgalar bir, bir sahile
Gökyüzü ağlıyor sakinleştirmek nafile,
Dinledikçe gülüm, sensiz geçen öyküleri
Sensizlik susuzluk bana,ben de bir mahiysem
Adem’in yasaklı meyveye dokunması ile başlar
İlk veda tarifsiz diyar cennete olmuştur,
Cennetten ayrılma sancısı,
Ve her ayrılışta ilk veda acısı,
Miras kalmıştır Adem’den çocuklarına,
Elvedaa……………..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!