Sevmek gibi geliyordu her şey,
sevmek gibi gidiyordu kadın
adının anlattığı,canın teni yakmasıydı,
bir bulut evet ama aslolan
bulutun suyu yağmasaydı...
Devamını Oku
sevmek gibi gidiyordu kadın
adının anlattığı,canın teni yakmasıydı,
bir bulut evet ama aslolan
bulutun suyu yağmasaydı...
1970 yılında Nevşehir’e bağlı Kozaklı’nın İmran
Köyü’nde dünyaya geldim. Öğrenimime ilk okul dördüncü
sınıftan sonra devam edemedim. Babam yurt dışındaydı ve
bizi yanına aldırttı. Çocukluğumu yaşayamadım, kitabımda
çocuklara daha fazla yer ayırdım, çocuk yanım ağır bastı.
İlk şiir kitabımda belirtmiştim: şiir kör insanın
gözüdür. Globlleşen dünyaya çocuklar daha varklı bakıyor,
onların ufuk çizgisi daha fark ...
KIRBAÇLAMAK DÜNYAYI
İlk bakışta Yusuf Ter’in öyküsü bildik bir serüveni anlatıyor gibi; ücralardaki “bizim köy”lerden birinde doğmuş Ter, yoksulluk ailesiyle birlikte onu yaban ellere savurmuş, hasret, baskı, yoksulluk, çileler üstüne çile O’nu Düş ülkesinin ezgilerine vurmuş, oradan da duyguları mısralarına yansımış.
Ne var ki, Yusuf Ter’in öyküsü o kadar basit değil. Yusuf Ter, sıçrama yapmış hayatta. Köyünün sınırları içinde kavrulmamış, sılada da savrulmamış, bir gelecek tasarımında bilimle yoğurmuş bilincini, geleceği de, Düş ülkesini de, inşa etmiş. Kısacası, devrimci bir ozan yaratmış O önce.
Bu nokta önemli. Marks’ın dediği gibi, insana yabancı, onun özüne aykırı bir sistem olan kapitalizmin baskı ve sömürüyle örülmüş yaşam cenderesinde, gerçek sanat ve sanatçının ortaya çıkması çok zordur ve sistem estetik gelişmenin, “tinsel üretim”in önünde devasa bir engeldir. İşte Yusuf Ter önce bu engeli aşarak sanat evrenine sağlam adımlarını atmıştır. İnsani ideallerle çelişkiye düşmeyen Düş ülkesini köyünün anılarıyla böyle bağdaştırıp bize sunabilmiştir. İçinde yasadığı sistemi bütün boyutlarıyla asamasaydı bunu elbette yapamazdı.
Marks ve Engels “gerici” Ortaçağlardaki iki gelişmeyi sanattaki ilerlemeye örnek gösterirler. Bunlardan birincisi, kabile düzeninden bir ileriye geçişi simgeleyen uluslaşma sürecinin epik şiirleridir. İkincisiyse, bireysel gelişme aşamasını gösteren ilk aşk şiirleridir. “Devrimci sanat” bakımından durum daha da karmaşıktır. Dostu Schulter’e yazdığı bir mektubunda Engels, eski dönemlerin evrimci şiirlerinin daha sonraya pek de olumlu miras bırakamadığını yazar ve der ki “çünkü yığınları etkilemek için aynı zamanda onların önyargılarına da hitabetmekteydiler.” Devrimci sanat için zamanı da aşmak ve yarınlara yelken açmak gerekiyor. Yusuf Ter, Anadolu’nun bir köyü ile metropol kapitalizmin bir finans merkezinde, her ikisini de aşan bir başka dünyanın sağlam bilinciyle donanmış şiirlerini böyle, devrimci bir bilinçle, yazabiliyor işte.
Köyünü özlüyor ama eskinin peşinde değil Yusuf Ter. Modernitenin göbeğinde yazıyor ama onda erimemiş asla. O aslında başkaldırıyor ikisine de. Birine hüzünlü şefkatiyle, ötekine duyarlı öfkesiyle. İnsan ve Emekle dönüştürüyor ikisini de Düş ülkesinde sanatının.
Bu perspektif, ozanı aynı zamanda evrenselleştiriyor, insancıllaştırıyor, sosyalleştiriyor, kabuklarını, önyargılarını kırıyor O’nun, geçmişin ağırlığını üzerinden attıkça da, şiirlerinin hüzünlü ama kabarmış bir çağlayan gibi yüreklerimize gürül,gürül akmasını sağlıyor.
Anadolu’nun o umarsız köyünden gelip de finans-kapitalin merkezinde dünyaya böyle meydan okuma cüretini bir devrimciden başka kim gösterebilir ki...
Ey renksiz dünya
Düşünüyorum da
Toy iki kısrağı olan
Dört tekerlekli bir arabasın
Elimde, işlemeli ceviz ağacından kırbaç
Püsküller sallanacak ucundan
Atacağım duttan dirgenleri
Oturacağım üzerine
Deh, deh diyerek
Dizginlerini bir sağa, bir sola çekeceğim
Kırbaç elimde sallayarak
Ne diyelim, “deh deh” diyenleri çok olsun bu mavi gezegenimizin...
Haluk Gerger
Ankara, 18 Haziran 2009
DOST YUSUF
“Güzel insan Yusuf Ter’e”
Yıllardır hep doğru yazdığım için
Nedendir hep beni suçlarlar Yusuf
Düzenin hilesin sezdiğim için
İdama bizlerden başlarlar Yusuf
Şöyle düşünürüm olan çok acı
Tilkiye vermişler krallık tacı
Bu düzende meyve veren ağacı
Bilirsin en önce taşlarlar Yusuf
Güneşi koymuşlar karanlık sise
Kulak veren yoktur çığlığa, sese
Nerde doğru yazan aydın var ise
Bu yobazlar yakıp haşlarlar Yusuf
Hani nerde Nesimi’ nin derisi
Onu da yüzdüren yobaz birisi
Sözden anlamayan öküz sürüsü
Bizim çayırlarda kışlarlar Yusuf
İşte böyle buraların havası
Yetişir burada yobazın hası
Osmanlıya benzer bunun mayası
Ondan olmayanı dışlarlar Yusuf
Konuşturma benim gibi deliyi
Seven yoktur hep bu yüzden Ali’yi
Bu yoz sürüsü de Kul Sefili’yi
Gün gelir bu yolda şişlerler Yusuf.
KUL SEFİLİ (Ali Turalı)
00:03 - sarıgazi
DOSTUM YUSUF TER
1970 de Kozanlı’ nın, İmranlı Köyünde Dünyaya gelen Yusuf Ter, küçük yaşta babasının işi gereği İsviçre’nin Basel kentine gider. Bu göç esnasında eğitimini de İlkokul dördüncü sınıfta bırakır bir daha okula devam etmez. Fakat, İlkokulu bile bitiremeyen Yusuf Ter, boş durmaz, hem çalışır, hem kendini yetiştirir.Sosyal ve edebi yönde kendini geliştirir. Bu çabası sonunda uzun bir yolda kat eder. Güzel resim yapmayı ve şiir yazmayı bilgi dağarcığına katar. Bunları yaparken de sosyal yönünü geliştirmeyi ihmal etmez, o yönüyle de kendini ifade edecek şekilde geliştirir.
Önce kendinin neden yaban ellerde olduğunu araştırır. Sonra Yurdundan uzakta çalışan işçilerimizin durumuna kafa yorar, ve sonunda bu sistemin bir oyunu olduğunu anlar. Bu seferde, düzeni sorgulamak için kendini yetiştirmeye başlar, ve bunu da başarır. Bu sistemin ne kadar insanlık dışı bir düzen olduğunu da kavrar. Bu esnada kendine yakın gördüğü siyasi çevrelere de sempati duyar. Bununla birlikte felsefeye de ağırlık verir.
Yusuf Ter, Uzun mesafe kat etmiştir. Bu yolu yürürken de yeni siyasi arkadaşlar edinmiştir. Bunların içinde şair ve ozanlarda vardır. En yakın ilgi ve bilgiyi de şair ve yazar Nihat Behrem dan görür. Ondan çok şey öğrenir. Şiirlerinin konusu, resimlerinin kompozisyonu yeni içerik kazanır. Her ikisinde de işçiyi emekçiyi, ezilen halkı konu eder ve anlatır. Kızıldre’ ye ağıtlar yakar, Deniz’e, Yusuf’a, Hüseyin’e destanlar yazar. Günümüzde bankalardan katrilyonları götürenler ceza almazken onların neden idam edildiklerine kafa yorar, araştırır. Yine karşısına yıkılası bu kara düzenin pisliği çıkar.
Yusuf Ter. Bu birikimlerini halkla paylaşmak için yazdıklarını dört kitap olarak yayınlar. Halkı uyandırmaya çaba harcar, yılmadan usanmadan, baskılardan, tehditlerden, işkencelerden korkmadan. Çünkü o artık bu yolda bir neferdir.
Yusuf Ter Sivas katliamına da duyarsız kalmaz. (Kendine halk ozanıyım deyip de Sivas faciasına duyarsız kalanlar vardır. Sadece kendi derdini anlatanlar) Onlara da ağıtlar yazar. Kısacası Yusuf Ter kendini halkına adamış yiğit yürektir. Kocaman bir yürek, güzeli, sevgiyi, barışı, harmanlayıp gün yüzüne çıkarabilen. İnsanı ayrı görmeyip hepsini bir kucaklayabilen, sevgisini veren koca bir yürek.
Yusuf Ter’ i sanal alemde de olsa tanıdığıma çok mutluyum. Çünkü o dost gibi dost! İnsan gibi insan.
Yüreğine kalemine sağlık Yusuf Ter:
Kul Sefili (Ali Turalı)
11/09/2006
SOSYAL YARALARIN ŞAİRİ YUSUF TER
Yusuf Ter’in adını duyuyordum ama kendisini daha şahsen tanıyamadan kitapları ile tanıştım. İsviçre’den kitaplarını aldım ve su içimi gibi hemen okudum. Şiirlerinde aşk, sevgi, özlem, yurt, memleket, sosyal yaralar ve yalınlık vardı. Özellikle Anadolu’mun çileli hayatı ve yaşam biçimini nostaljik olarak şiirlerinde buldum. Çocukluğuma, bakir anadolu köylerinin çaresizliklerine, güneşin altında verdikleri yaşam mücadelesine Yusuf’un şiirlerinde rastladım. O günleri yeniden yaşadım. Yusuf şiire aşık bir şair, bazen aşık tarzı şiirleri de var, ama genelde serbest biçimde yazmayı tercih eden bir şair. Kelimeleri de şiirleri gibi yalın ve çoğu zaman benim de doğduğum yöre Kozaklı köylerinde kullanılan yerel sözcükleri de şiirlerinde sık sık kullanan bir şair. Gurbet ellerinde şiirle yaşayan, şiirle hayat bulan, yaşama sevinci kazanan birisi Ter. O sanki şiirlerle hasretlerini gideriyor, şiirleriyle vatana selam gönderiyor, ülkemin çaresizlik ve yokluklarını şiirlerinde birer birer haykırıyor. Sesini duyurabiliyor mu bilemiyorum ama O’nun şiirleri aynı zamanda yüzyılımızın bir tarih belgesi özelliği de taşıyacak. Yüzyıllar sonra Türkiye’nin fotografını Yusuf’un şiirlerinde görecek gelecek kuşaklar.
Yusuf Ter’i, sevgili dostumu kutluyor, nice şiirlerinde ve kitaplarında yeniden buluşmak istiyorum.
Sabit İnce
Şair, Yazar, Araştırmacı
Yusuf_Ter'e
Üç yılı aşkın bir süredir arkadaşım Yusuf Ter’in şiirleri ve çizimleri ile tanıştım. Bizler, bir şekilde ülkemizden uzak dünyanın değişik köşelerine savrulduk.
Kimileri kapitalizmin ekmeğine yağ sürerken, kimileri de canları ve kanları pahasına yaşam mücadelesi verdi. Emeği uğruna karşılığını alamadan bedeller ödediler. Bedel ödeyenlerden biri de Yusuf Ter’dir. Buna rağmen yaşam mücadelesini, ülkesine olan özlemini, ilkelerini ve inancını oya gibi örüp insanlığa hızmet etmek için gecesini gündüzüne katarak kalemine sarıldı.Yusuf Ter gibi değerler ınsanlığa, geleceğe ısık ışık tutacaktır. Kendisini tebrik ederim.
Ayla Ergün
Sanatcı
Yusuf_Ter'e
İnsanlar, üretken oldukları sürece topluma faydalı ferd olmuşlardır. Sanatla uğraşan insanlar hem maddi hem manevi bedeller ödemek zorundadırlar. Yusuf Ter de bu bedeli ödemeye gönüllülerden cesur, cesur olduğu kadar inatçı bir kalem. Gözlemleyip konu bulmak kimi zaman mizahi kişiliğindeki yaratıcılığı beni şaşırtmıştır.
Şiir yazanların birçoğunda olduğunun tersine Yusuf Ter saderce aşk teması işlemiyor şiirlerinde. Sosyal yaraları da kanatıp suratımıza tokat gibi vuruyor. Yusuf Ter’e başarılarının devamını dilerim.
Harun Yiğit
Şair,Resam
Sevgili Yusuf Ter'e
Üretim emek sonucu meydana gelir ve ürettikleriniz değer
gördükçe mutlu olursunuz. Çağımızda yozlaşmanın alabildiğince
ayyuka çıktığını gözlemekteyiz. İşte tamda böylesi süreçlerde halk
için üretim hayatın her alanında önem kazanmaktadır. Her zaman
kaçınılmaz bir gerçektir ki, ezilen insanı ve ezilen insana yazılmayan
hiç bir eser kalıcı olamaz. Yani yaratılan değerlerin sahiplenilmesi
için o değerleri sahiplenecek bir kitle olmalıdır. Ki, o kitle hep vardır.
Yeter ki o kitleye hitap eden ve o kitleyi anlatan değerleri üretmeyi
bilsin sanatçılar.
Kültürel ve ahlaki tüm yozlaşmalara karşın, sevgili dostum Yusuf Ter
emeğini bu değerlere harcamayı hedeflemiş bir kişidir.
Kendisine sonsuz başarılar diliyorum...
Şair: Meral Vurgun
Yusuf Ter, benim gibi Anadolu'nun en ücra köşelerinden biri olan Nevşehir'in Kozaklı İlçesi İmran köyünden küçük yaşlarda gurbete gitmiş, duygu ve düşüncelerini şiire dökerek yüreğindeki sıkıntıları iki kitap yayınlayarak okuyucularıyla, şiirsevenlerle paylaşmış, ödüller almış bir şairimizdir. Kendisi ile çok yakın köylüyüz ve aynı toprağın insanıyız. Bizim çorak topraklardan böyle kabiliyetli şair ve yazarların yetişmesi birer mucize sayılır ama yusuf bunu başaranlardan ve kendisi ile bir kozaklılı, bir şair olarak iftihar ettiğim, gurur duyduğum bir hemşerimdir, bir şairdir.
Kendisine hep başarılar diliyor, yeni kitaplarını onu sevenler gibi ben de sabırsızlıkla bekliyorum.
Selam ve sevgilerimi Sunuyorum Yusufcuğum.