Sövmek geliyor içimden
Kahpe karanlığa.
-ki bu ışıklara özlemin çığlığıdır-
İçimde geceye haykıran
Karanlıkta çürümeye yüz tutmuş
Dur gitme...
Çok bahçe dolandım
Her bahçeden gül kokladım
Her gülün dikeni kanattı kalbimi
Her gülü sen sandım
Geceler karanlıktı, ay yoktu, yıldızlar sönmüştü
Güneşleri çalınmış, gökyüzü karartılmış
Umutları sökülüp atılmış, yüreklerinden
Taptaze fidanlar sökülmüş toprağından
Çakmak çakmak gözler yaşla dolmuş
Sokaklar sıcak, kırmızı kana bulanmış
Biz inuid idik bir zamanlar
Uzak bir doğu ülkesinde
Küçük yaşamlarımız vardı
Küçük hayallerimiz vardı
Ama yine mutluyduk
O karanlık uzayın derinliğiyim
O yitik hayatların parçasıyım
O boz coğrafyanın insanıyım
O esir tarihin sayfasıyım
Görmüyordu gözlerim o an olanları
Diz çökmüştüm, başım iki kolum arasında
Sessizce ağlıyordum
Yanıyordu umutlar, yanıyordu yarınlar
Ölüyordu mutluluklar
Ama ben ağlıyordum...
Benim için sen
ne bir gülsün, ne sümbül.
Farkın yok artık
Issız, viran bir handan.
Her sabah uyanır annem erkenden
Bakar pencerenin kenarından
Ellerinden uçup giden
Hiç gelmeyecek kızını bekler.
Gözlerinde bir damla yaşla
Boğazında bir kısık çığlıkla
Deniz vurur ya
Deniz kabuklarını kıyıya
Deniz kabuklarında yiten
O sesim işte
Hani balıkçı atar ağını
Çekince tekneye
Eskiden sana derdim ya hep,
"sende ilahi bir ışık var."
Çünkü adın benim dizelerimde
Tanrıyla eş anlamlıydı.
Bazı dizelerimde
34. peygamber diye geçerdi adın.
Liceliyim, Liceli olmaktan gururlu, onurlu ve kıvançlıyım.