Birgün yolun bana düşerse,
Hiç çekinme çal kapımı uriana.
İçimdeki kin beni yiyip bitirse,
Yinede severim seni, bilirsin uriana.
Bu şehrin duvarları yıkık döküktür.
Keşke bir sabah uyansam sana
Anlamını yitirse lügatımda yalnızlık
Bir sen, bir ben, birde birde tabiat ana
Dolsa penceremden rüzgar ılık ılık
Keşke bir sabah uyansam sana
Beraber izlesek doğarken güneşi
Bu mutluluğu hazmedip anlatsam sana
Güneş dahi kıskanırdı böyle bir eşi
Keşke bir sabah uyansam sana
Sormam hesabını sensiz günlerin
Kırlara uzansak koyun koyuna
Tadını kaçırsak sarı sümbüllerin
Keşke bir sabah uyansam sana
Nedensizce yere düşse duvar saatleri
Zaman dursa...
Ve seninle yaşasam alışılmamış ilkleri
Sarılsan boynuma,
Yalnızlık şiirlerim utansa.
İhanetin izahı olur mu?
İhanetin, bir imtihan olduğunu sende gördüm.
Hiç, aşk ile nefret bir arada kalır mı?
Nefreti bana, aşkı başkasına sattığını gördüm.
Anam; Etme oğul, sevme, incinirsin derdi.
Anamı da ağlattığımı sende gördüm.
Bazen çekilirdim bir köşeye, seyrederdim alemi.
Bazen bir dost çevirirdim yoldan, dinletirdim derdimi,
Çoğu kez ağlardım, kaybederdim kendimi.
Yalnız beni değil, dostlarımı da üzdüğünü gördüm.
Gördüm sende her şeyi.
Lakin çok geç gördüm...
Gayem, şuara ile tezkip etmek değil,
Zat-ı alinizi dilşâd etmektir.
Ey gözleri zeytin dilber,
Arzum lalezar'dan size gül dermektir...
Belkide 90’lı yıllarda çocuk olmaktı ‘mutluluk’
Sabahtan akşama kadar peşinde koşmaktı, yorgunluktan havası inmiş bir topun.
Belkide binecek bisikleti olmadığı için, mahallenin en zengin çocuğuyla samimi dostluk kurmaktı.
Ayak kokusuna neden olan plastik ayakkabılar giyip, akşam eve girince direk banyoya koşmaktı.
Yırtılan ayakkabının, elbisenin yenisini beklemekti en az bir hafta boyunca.
Pembe renginin tadını sadece bayramda yeni alınan tokalarda,çarıklarda,etekLerde yaşamaktı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!