Türküz dedik Türkçeleştik
Soydan yiğittik keleştik
Yarış eyledik güreştik
Konuşmamız dil beraber
Aynı kisve donumuzla
Ayna oldum şu kendime baktım da
Ceset gamlı, dil acılı, söz hasta
Baykuşlar ötüyor gönül tahtımda
Vicdan ağlar, yürek sızlar, öz hasta
Mevla verdi kirpiğimiz, kaşımız
Dört mevsim içinde durur baharı
Yeşillik içinde dal İstanbul’da
Mavi deniz coşar coşar sakinler
Solmaz bahçelerde gül İstanbul’da
Vapur denizde çalar borusun
Örgüleri daldan dala ulaşmış
Kirpikleri kaşlarına dolaşmış
Cennet Hurisinden koku bulaşmış
Sanki boyun ince daldan sevdiğim
Semanın on dörtlük ayına benzer
Nasıl övsem ne söylesem
Ne kadar methin eylesem
Daha az gelir ne desem
Elleriniz Tonus köyü
Çıktım höyüğün başına
Şenlenir yüreği seni görenin
Bilmem seni nasıl övsem İstanbul
Gözü aydın olur lâle derenin
Bilmem seni nasıl övsem İstanbul
Bir zamanlar Fatih sana bakardı
Sakladım sırrı satmadım
Lafıma hilaf katmadım
Yumuşadım kin tutmadım
Hiç kimseyle küslenmedim
Kendi kabıma büründüm
Ne zaman şu güneş karabuluttan
Sıyrılıp şafağı atacak mıdır?
Tan ile beraber belki umuttan
Ünleyip horozlar ötecek midir?
Nöbeti al diye verdik hediye!
Gece yattım yatağıma
Uyardı bizi fareler
Hepsi taarruza geçmiş
Bulmuş üç yüzü fareler
Kimi ısırır dizimi
Özüm yandı harap oldum
Bir güzelin aşkındandır
Yollarına türap oldum
Bir güzelin aşkındandır
Seni severim ezeli
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!