Tepenin üstünde oturmuştu ay
Bakıyordu kocaman gözleriyle ötelere
Yaklaşıyordu atlarla
Sonbahar ulakları
Söylemek için çaresiz aşıkların kederlerini
Karanlığa ak libaslar giydiren
Raks ediyordu ceviz ağaçları
Çalarken sonbaharın musikisi
Çıkarıyordu kıyafetlerini ağaçlar
Artık başbaşa kalacaktı rüzgarla dallar
Yokken tepelerde utangaç güneş...
Deveran ediyordu dünya,
İki boynuzun arasında sallanan.
Buzlar dökülüyordu bulutlardan
Tepesine Fin ormanlarının.
Kucaklanmıştı aşılmaz sislerle etraf,
Geyiklerin burnundan yükselen…
Günah
Meğer gülizarmış günah bataklığının
En dibi
Çıkamazmış insan renklerin huzuruna
Batmadan karanın ayaklarına...
Kaplardı etrafı soluksuz bir sis
Kutsal metinlerin sayfalarından çıkan
Sabırla beklerdi And Dağları
Soluk almayan serüvenleri
Machu Picchu’da…
Düğününde kumların rüzgarlarla,
Geliniydin çöllerin destan dillere
Giydiğin nedir garbın karasından
Ey Palmira?
Saklambaç oynardın yıldızlarla
Dökülüyordu sakuralar baharda
Hatırlatıp geçici zamanı
Seyredalmıştım ölümün yolculuğunu
Arafta kalmış gözlerimle
Kaskatıydı ayaklarım
Atamıyordum hür adımlarımı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!