Dallarda çiçekler açmış, gönlümün ilkbaharında,
Bir musiki şevk-i bahar, çalıyor şu sandalda...
Mahzun Kalamış, Aşiyan, bestekâr dede efendi,
Canlanır dünden bugün, büyüleyen İstanbul da...
Haydi, gel seyredelim, yeniden kenetlenelim,
Fırtına koptu bindiğim, vapurun iskelesinden,
Kalktı derken irkilerek, çizilmişti rotası...
Tatlı bir nida yükseldi, ısrarla kız kulesinden,
Yolsa devam etti, Beşiktaş, Kadıköy arası...
Sultanahmet, Ayasofya, Sirkeci ve Gülhane,
Bir efsunlu aşk yaşattığı görüldü, Kanlıca’nın
Gel sende bu ruhlar gibi o,en efsunlu aşkı yaşa...
Ay tutulmuş gibi yansır, aşk tepesi Çamlıca’nın
O nemli gözlerle bakar, kumrular karşı karşıda...
Durup bir bak, şu uzun gibi görünen kıyılara,
Bir İstanbul kucaklar beni,
Bir yıldızlar,
Geceleri senin yerine...
Bir Zühal yıldızı düşer,
Kalbime ansızın...
Bir Merih karşılar atışları,
Kalbimin derinliğinde,
Sen yatarsın gün boyu...
Ve kanımda sen gezersin,
Defalarca beynime vuran...
Gecelerde sensin düşüm,
Ve şafaklarda uyandığım...
Elimden uçurdular kuşum seni...
Sadece kalan, tenimde dokunuşun,
Yüz yüze geldiğimiz zamanki ılık nefesin,
Ve gözlerime o büyülü bakışın...
Sadece aşkımızı düşler,
Bir gül açar,saçlarına takardım.
Kabarırdı gönlümdeki okyanus...
Bir bülbül şakırdı camın önünde,
Açılırdı güller,üzeri pus pus...
Isıtırdı içimi ılık nefesin,
Ne güzel geçirdik bu yazı,
Senle ikimiz,
Deniz manzaralı bahçemizde...
Yeni açılan beyaz güller gibiydik,
Ve ötesine aşmıştık beyazı...
Gökyüzüne doğru yükseldik,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!