Aslen Tunceli kökenli olup 1959 yılında Adana’nın kiremithane mahallesinde dünyaya gelmiştir.Karşıyaka lisesi (Atatürk Lisesi) mezunu olup,emekli,evli ve üç çocuk babasıdır.
Şairin şiire olan merakı çocuk yaşta başlamıştır.
Şiirleri genel olarak ölçülü olup,halk edebiyatına yakın,ezgi,deyiş,duaz ve serbest vezinle yazılmış sosyal içerikli konuları işlemektedir.
Şiirlerinde doğa ve insan sevgisi,barış kardeşlik ve hoşgörü ön plana çıkmaktadır.
Sosyal adalet,hakça paylaşım,haksızlık ve zulme başkaldırı,özgürlük,ulusal bagımsızlık,aşk ve muhabbet şiirlerinde ana temalardır.
Şair yazılarında Yusuf veya kotcu baba, mahlasını kullanmaktadır.
Eser ve makaleleri bir çok internet sitelerinde ve gazetelerde yayınlanmış olan şair,bağkur emeklisi olup,değişik demokratik kitle örgütlerinde üyelik,yöneticilik ve başkanlık yapmıştır
Ülkeyi ve ülke halkını sevidiğini belirten şair,yaşamı boyunca hiç bir zaman haksızlık ve zulme boyun egmediğini, mazlumun ve ezilenin safında yer aldığını,her türlü bağnaz ve yobazlığın karşısında,çagdaş demokrat olarak,ilmin ve medeniyetin yanında,özgürlük ve bağımsızlığı kendisine bir şiar olarak kabüllendiğini belirtmiştir.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!