Ahşap kapıların çalmasıyla başlıyor bir gün daha
Bir gün daha güneş doğuyor
Uyanıyorum sonra
Yarım yamalak bir rüya giriyor hatrıma
Umursamıyorum
Yine seni gördüm galiba
Bir mahkemedeyim
Dünler bugünüme şahit
Bugünlerim yarınlardan şikayetçi
Ne hatalar yaptım bilemezsiniz.
Ne kalpler kırdım, ne hatalar...
Pardon siz insanlar! Sizler
Neredesin bordo dağların maviye çalan yüzü
Neredesin engebeli yolların düzü
Çık gel bulutlu duvarlar arkasından
Bir peri gibi odanın büyülü lambasından...
Çünkü parlaklığın engellemekte göğüs kafesimi
O da engelliyor kesik nefesimi
Odamın ferah dolu duvarlar yıkık...
Haykırıyor bir harabeye
Bir mateme
Bir geceye
Bu yüzden bu kentlerin evleri çarpık
Kaybolduğumdan mıdır nedir
Ben bunun dünyanın neresindeyim diyorum
Bakıyorum göğe ve tekrar toprağa
Ben bu hayatın ölümündeyim diyorum sonra
Hüzünlü senfoniler çalıyor birden
Hüzün mü? Bach ne kadar hüzünlüyse o kadar işte
O ses ağladıkça kararıyor gökyüzü
İnsan susuzluk ürünüdür
kim ulaştıysa unutmuştur niye orada olduğunu
itiraflar, iftiraları getirmiştir peşi sıra insanoğlunun
Sonra gözleri soldu, bitkin düşmüştü adem soyu
yüz yamaları düştü teker teker
gördükçe bir ağacın hışırtısını, yansımasına şahit oldukça
Sen gör ki bir tomurcuk nasıl ağlar
Nasıl bakar benim mağrur yüzüme
Bir kelebek için yıkılır koca dağlar
Beyaz ışık yağar kirpiklerimin güzüne
Sen gör ki bir tomurcuk nasıl ağlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!