Esinlenmiş Yusuf dede.
Tırmanıyor yorgunluğuna.
Gelindamat sırtlarına doğru.
Mor dağların güneşi vururken
Acemi kuşağına...
Kuşların yuva mevsimi
Bülbüllerin ağıt zamanı
Soluyor Hazro
Esiyor boğaz
Gün ortası ayaz.
parlıyor Güneşin kanı
Ayağını uzatsa
Tercil Kalesi
Karacadağ
Mardin Eşiği
Mezopotamya
Güneş, Ramandan doğar
Zikzaklar çizer
Diclenin kollarına
Ovanın öteki yüzünde
Gelindamat Dağı
Turnalar,bu yollara aşina.
Az ötede, Şeyh Nasip
Boz bir atın sırtında
Dizinde, derman kalsa
İki adımda gider
Öksürse, duyulur.
Diyarıbekir kalesi
Her İlkbahar geldiğinde,
korunun yapraları arasında
kaybolur Yusuf Dede
Sevdalıdır bu dağlara
Dönmek istemez
Yanında ekmeği
Tütünü de varsa
Kimi geçmişini
Kimi geleceğini düşler
Böylece yıllar gelip geçer
Sen gün ol
Sen Güneş ol Yusuf dede
Sen hoşça kal
Sağlıkla kal Yusuf dede
Rüzgarlar gitsin
Turnalar gitsin
Kervanlar gitsin
Ama sen gitme
Güneşi sensiz doğmaz
Bu dağlar sensiz olmaz
Kuşları sensiz yatmaz
Kal,gitme;
Sen hevalsin
Sen gelisin
Yusuf dede...
Kayıt Tarihi : 16.12.2014 19:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!