Şark'dan Garb'a avare olup gezsem,
On bin Leyla görüp gelsem,
Gözlerinin zerresine dahi değişmem.
Ah, görebilseydin o özünle dolan gözlerimi.
Duygularımın içtenliğine akıl sır erdiremedim onca zaman.
Kaçmaya çalıştım, dilsiz dudaksız duygularımı kanattım.
Ahvali gam ile beslenen gönül! .
Emsâli yoktur Hndan'ın bilirim amma,
Ağyâr olana bel bağlama! ...
Akşamın kıyısında,
İçli kadim bir şarkı.
Manâdan uzak lirik sözcükler.
Dibinde yosun tutmuş kırık keman iniltileri.
Satır aralarında gizlenen kelebekler.
Beni her sayfada bekleyen,
Günler geçecek, umutlar, hüsranla boyanacak.
Hayatlar başka hayatlara dolanacak.
Ömürünü sürükleyip duracaksın.
O munis gülüşün samimiyetini yitirecek.
Cansız hatıralar düşlerinde dirilecek.
Mazide canına can veren hisler yıllar sonra
Duydum ki, ömrüm ömrünü hak etmezmiş.
Gönül köşküm sana zindan gelirmiş.
Dünya'yı sana dar eden benmişim.
Benmişim senin kaderine keder ekleyen.
Bitmeyen bir şarkının notalarına gizlenmiş bir kelebeksin sen.
Her seferinde ruhuma dokunup besleyen...
Kısacık ömrünü mâsız sözlerle heba etme, gel.
Senin kanatlarını okşayacak sözlere ben sahibim.
Gam, ömrüne pelesenk olmuş bir serüvenin adından,
Düşlerimde beliren silüetin kaldı bir tek.
Ey sevgili...
Özün özüm ile dolmadıkça,
Gözüm hüzün ile dolsa boşuna...
Bir gülşene gönül verdim,
Bekledim, yıldım, tükendim.
Günlerce umdum dilendim,
Nasıl sevdim bilemedin.
Zaman akıp gitse bile.
Oysa, sen ateş ben pervane olacaktım.
O ateşten azap değil lezzet duyacaktım...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!