En son gitmelerin yıktı, yok artık takatim,
Soğuk ve sessiz çığlıklarım, duyulmaya başladı,
Belki vefasızlığına sitem etmemde,
Arkana bakmadan gidişine üzüldüm.
Usanmazdım bakarken bahar gözlerine,
Çiçek kokuna hasret yalnız gecelerden birini yaşamaktayım yine,
Asfaltı dövercesine yağan yağmur ve ardı ardına çakan şimşekler,
Hani korkularımı ve üzüntülerimi sakladığım bağrın nerede
Burun sızım, çocuk yüzüm, nerdesin anne.
Kömür karası bir vakit, yine tek başına, hüzünlü geçmekte ve sessiz,
En acı gülüsemesiydi yüzümün, senden ayrılık vakti,
Uzak şehirlerin yalnız gurbetiydin gözlerimde şimdi,
Ulaşılması zor zamanların en karmaşık tarafıydın,
Ve bir evcilik oyununun son gözyaşları…
Hayalin; odamın penceresinde buğuyla yazılan yazı,
Yine ayrılığa siren çalan gemiler,
Bir bir demirlemiş gönül limanıma,
Tutuşmaya hasret ellerimizi,
Kesip almış acımasızca...
Sözsüz vedaların bir yenisinde,
Ve gölgeni aradığım sokak lambalarının altında yalnızlığım,
Anılarımı paylaştığım duvarlarda paltonik aşkım,
Sigaramın dumanında gerçekleşmeyen hayallerim,
Uyuyamadığım gecelerde rüyalarım olurmusun.
Sessiz çığlığım, yürek yangınım,
Dağıtmışsın kendini çok biçare haldesin
Yoksa sevda bozgununa mı uğradın şair?
Oysa mısralar en iyi dostundu senin.
Yazmaya hürmetten sıkıldın zahir.
Zirvesindeyim dertlerin ve sensizliğin,
Kimselere söyleyemediğim toprak kokan hasretim,
Şimdi yalnızlığım bulutların üstünde,
Sen gönlümdeki acı, dilimdeki sitemim.
Bir hüzün bestesi artık sazımın telinde,
Az önce çalandı ızdırabın şarkısı derinden,
Sadasında beni inleten nağmesi, ta içerimden,
Ne unutulur, ne yenilir yutulur çile; çekilen,
Az önce çalandı ızdırabın şarkısı derinden.
Küf tutmuş, kan bağlamış köhne yüreğim,
siirlerin etkileyici devamı temennisiyle