Yürüyüş vakti gelince,
Acıkan çocukların saçları uzar
Ve tozlanır umutları, incir yapraklarının altında
Yürürüm sokakların sarhoşluğuna doğru
Sırtımda gecekondu rüzgarları,
Ayaklarımda yokuşların gürültüsü
Burkulan kanımla geliyorum uğultulu tepelere
Yüreğimden kalkan yıpranmış trenler
Beni rüzgarlarla dolu yükseklere götürür
Oradan, ağızları aşınmış çakallar inerdi
Çocuklar saklanırdı analarının kucağında
Ekmeğimiz, çalılıklardan inen her canlıya yeterdi
Aşkın en derini sokaklarda huzur bulur
En ateşli öpüşmelerim bir ömür izler beni,
Yürürüm çünkü karnımın kemikleri kendine gelir
Ve saçlarım uzar, kuşların yükseldiği yöne doğru
Yola düştüm bir kere, ıssızlığın beni beklediği aşikar
Silahlara ve tabut gıcırtılarına aldırmadan
Yağmurun coşkusuyla aşarım sokakları
Yürümek yorgunlukla savaş değil midir?
Yeryüzünden başka gidecek yerim yok benim
Yürüyorum, bana bir intiharın öyküsü anlatılıyor
Oysa ben uğultulu sokakları özledim
Sevdaların en hırçını,
Öpüşmelerin en ağırbaşlısı benim içindir
Yaşamak, sevgiliye giden bir yoldur aslında
Ve her adım bir fasıldır, geri gelmez bir daha
Bir kırlangıcın da yas tutabileceğini unutmadan
Yürürüm,
İçimde kıvrım kıvrım olmuş yollarda.
Hüdai Ülker
Kayıt Tarihi : 3.10.2020 23:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!