YÜRÜYORUM ÖMRÜN YALNIZLIĞINA
Akşam sekiz buçuk dertler içinde
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Tevellüt ellinin bilmem kaçında
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Sokak lambaları yanıp sönüyor
Ben gidiyom el evine dönüyor
Azmış yaralarım hicran kanıyor
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Yavaş yavaş kar yağıyor tipili
Pırtılarım naylon poşet tepili
Uzun değil orta boylu yapılı
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Rüzgar vurdu yaprak düştü yerlere
Basa basa yürüyorum karlara
Bu yalnızlık yaktı beni narlara
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Dönsün çarkı devran banane ondan
Yıldız sönüyormuş sönsün bir yandan
Gülüp oynuyorsan uzaksın benden
Yürüyorum ömrün yalnızlığına.
Dur diyen nerede durduran nerde
Belki de kopacak bir beyaz perde
Dizilmiş ömrümün dertleri serde
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Borçlum değil alacaklım peşimde
Bir zerreyim azrailin dişinde
Bugün benim yarın senin başında
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Velhasıl diyecek sözüm kalmadı
Dünya gelinimiş gözüm kalmadı
Gayrı yaşamaya hazım kalmadı
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
KUL KEMAL’im ömrüm geçti bu yolda
Ayazlı geceydi aradım dulda
Doğduğumdan beri perişan halde
Yürüyorum ömrün yalnızlığına
Kayıt Tarihi : 9.3.2007 18:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir anılan saatte hastaneye tek başıma amaliyat olmaya giderken yolda yazıldı
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!