Yürüyelim Arkadaşlar! Şiiri - Ahmet Emer

Yürüyelim Arkadaşlar..!

Toprağından sökülerek saksıya dikildi tarihim!
Unuttu onu halkım geçmişini,
Ata’ sını, gelenek, görenek, saygı, sevgiyi!

Çocuklarınıza, gençlere sorun,
Ruhuna Fatiha okunan TBMM ilk ne zaman kuruldu?
Cumhuriyet ne zaman kuruldu?
Kuran kimdi?
Hangi Ayyaş..!?
Çalışan yıkmaya şimdi!
Hangi…!

Ülkemizin kurulmasını sağlayan en önemli utkumuz hangisi?
Ne zaman kazanıldı o utku?
Kimdi kazanan?
Hangi Ayyaş…!

Nerede o Ayyaşlar!?
Bir daha gelirler mi?
Bulutları bağrına basan ağaçlar bilir mi,
dağlar…?
Ya öpülen kirpiklerden yüzündeki ırmaklara süzülen,
geçip ovalardan dudağındaki denize dökülen yaşlar!

Bakıp bakıp ta yalnızlığıma yükümdeki ağırlığa üzülme!
Yol uzun, yük ağır, köyüm uzaklarda.
Yok mu yolcu yollarda…
Yoldaş olsak,
Arkadaş ..!

Yorgun Kuşların kanatları kırık,
Gagalarında taşıdıkları bir tutam acı!
Çöreklenmiş üstüne yuvanın engerek, yedi yavruyu;
Islık üstüne ıslık çalar kıvrılarak..
Zevali /yıkımı yakın oysa, kudurdu giderayak!

Tersine dönük Rüzgar!
Kara lodos, yağmura poyraz eser!
Yazılı değil,
Kavgası ağaç yapraklarına,
Öfkesi yağmur bulutlarına,
Karlar üstüne kini, nefreti..!

Ne acılar gördük oysa.
Yedi düvele karşı durduk da..!
Bulutlarla ağladık,
Karlarla ısındık!
Taş kaynattık isli tencerelerde.
Tadı damağımızda şekersiz üzüm hoşafının.
Katıksız taamlarla doyuşumuz!
Ne dereler geçtik sıvamadan paçalarımızı?
Ne yağmurlarda ıslandık şemsiye altında!

Kızı anasına düşman edildi,
Babasına oğul…
Ne kuşlar boğazlandı yargıçlar önünde,
Ne danalar böğürtüldü Arap çöllerinde!

Bir Kara Fatma ağardı ufuklarda,
Bir Yörük Ali dağlarda…
Kanadı kırık kağnılarla taşındı umutlar!
Balamızın üstüne örtmediğimiz örtüyü örttük mermiye…
Geldik bu güne.

Korkar mı engerekten,
Boadan korkmayan ceylan?
Çakmak çakmak çoban ateşleri yanıyor dağlarda.
Bak dağlara!
Ucu göründü güneşin tünelde,

Güneş ufuktan şimdi doğar,
Yürüyelim arkadaşlar..!