Güneşi önüne al be yiğidim,
Gölgen seni takip edecek, yürü.
Ülkemin eksiği, köklü eğitim,
Seninle problem bitecek, yürü.
Kitap ol, defter ol, ışık ol, nur ol,
Bizi engellemez, ne sağ, nede sol,
Ülkemi huzura kavuşturan yol,
İleriye doğru gidecek, yürü.
Aydınlık Türkiye’m, aydın insanım,
Buna inandım ben, tamdır imanım,
Uğruna veririm, bin olsa canım,
Gelen nesil seni görecek, yürü.
Kimi geldi, fitne, ayrılık ekti,
Kiminin kurşunu geriye sekti,
Bu millet ne zorluk, ne çile çekti,
Bak, her şey yoluna girecek, yürü.
Yürü ki arkandan millet yürüsün,
Ortalığı pembe huzur bürüsün,
Aldırma, bazısı varsın ürüsün,
Milletim cevabı verecek, yürü.
(EYLÜL 2007)
Sezayi TuğlaKayıt Tarihi : 11.2.2013 16:46:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
MÜHÜR KİMDEYSE, SÜLEYMAN ODUR Ortada bir “mantıksızlık” mantığı cirit atmakta. Diğer ülkelerde de aynı durum var mı? Bilmem. Ama ben kendi ülkemizden bahsedeceğim biraz. Düz mantık sahibi bazı kişi veya kişilerin hal ve davranışlarında tutarsızlık ve çelişkiler o kadar sırıtıyor ki, insan gülmemek için kendini zor tutuyor. Yeni anayasa hazırlıkları hızla sürerken daha önce, anayasanın mutlaka değişmesi gerektiğini savunanlar, şimdi ne hikmetse “bırak dağınık kalsın” dercesine, lüzumsuz olduğunu savunabiliyorlar. Çağın ilerlemesine ayak uyduramayan anayasanın değiştirilmesi için halka gidilmesine gerek olmadığını, mevcut parlamentonun bunu yapabileceğini savunan 5 – 10 yıl önceki zihniyet adeta çark etmiştir. “Her ne kadar % 47 ile gelmiş olsa da, bu hükümetin hazırlamış olduğu taslak ülkeyi gerer” zihniyeti, bazı mihraklar tarafından adeta pompalanmakta. Anlayamıyorum; bu nasıl bir düz mantık ki “ben yaparsam olur, sen yaparsan olmaz”. “Biz yaparsak iyi, siz yaparsanız kötü”. İpleri birilerinin elinde olan kuklalar yaparsa kabul, halkın seçtiği temsilciler yaparsa geçersiz yani. Bunları televizyon ekranlarına taşıyarak gündem oluşturanlara şaşıyorum vallahi. Peki, bu korkunun asıl sebebi nedir? “İktidardaki partinin zihniyeti”. İşte asıl mesele. % 25 – 30 oyla iş başına gelen hükümete, birileri tarafından öttürülen düdükler “% 75 in istemediği hükümet” diyerek karşı çıkıyorlardı. % 47 oyla gelen hükümete de aynı düdük öttürülüyor şimdi. İnanıyorum ki; bu hükümet % 60 oyla da gelse, halkın % 40ının temsil edilmediğini “dediğim dedik, çaldığım düdük” mantığını yürüten mantıksızlar, aslî vazifelerini yapacaklardır. Yerel yönetimlerde (1990lardan bu yana) ileri sürülen korkulardan hangileri gerçekleşmiştir acaba? Tam tersine çağa ayak uyduran, medeniyeti yakalayan bir yönetim tarzı hâkim olmuştur ülkemde. Ülkelerin medeniyet seviyeleri, o ülkenin insanlarının tahsil ve eğitim miktarının nüfusla orantısına bakılarak tespit edilir. İnsanları kamplara ayırarak “sen falan okul mezunusun, yani 2. sınıf vatandaşsın, onun için aynı sorulara en iyi ve en doğru cevap vermiş olsan da, istediğin okula giremezsin”. “Senin başın örtülü, onun için sen okuyamazsın.” Oysa bu memleketin öz evlatları olan kardeş neslin, kendi aralarında hiçbir problemleri yok. Ama kendilerini fahrî vazifeli ilan eden bazı hödükler, “ille de bizim düdüğümüz ötecek” diyerek gülünç duruma düşmeye devam etmektedirler. Ne diyeyim… Çağdaş yobazlar ter-ter tepinseler de… Bu kervan yürüyecek inşallah.
![Sezayi Tuğla](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/02/11/yuru-31.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!