Yurt Dışından İzlenimler 1

Sevgili Özbek
140

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Yurt Dışından İzlenimler 1

Paris

Yurt dışi gezilerimin değerlendirmesini sizlerle paylaşmak istedim. Bir nebze de olsa notlarımdan alıntılarla, Paris gözlemlerimi anlatmaya çalışacağım..

Aşklar diyarı ve medeniyetin doğduğu yer dediğimiz bu koca kent, sanki tüm dünyayı, içine almış. Paris’i daha önceleride bir kaç kez ziyaret etmiştim. İlk defa görüyorum gibi, her şey farklı bir şekilde dikkatimi çekiyor. Demek ki insan isterse, çok iyi tanıdığı yerleri bile, farklı yönleriyle, farklı güzelliklerin ve farklı renklerini görebiliyor.

Hepimizin bildiği bu başkent, dünyanın tüm insanlarını, ırk ve renk ayırmaksızın yüreğinin şehrinde barındırmış; birlikte yaşıyorlar… Merkezindeki göçmenler, kendi kültürlerini adeta orada, kendi aralarında yaşarken, kendilerine özgü farklılıklarını da sunmaktalar. Gerçektende geçerken sanki, Paris’in içinde ama, başka başka yerleri ziyaret ediyorsunuz.

Sokaklar, her ulusun kendi öz grafik yazılarıyla dolu. Her sokakta, onları tanıtan tabelalar, lokantalar, marketler vs. Öyleki bu yabancılık yadırganmıyor. Gerçektende güzel…

İnsanlar, bu farklılıklara hayranlıkla bakıyor. Yabancı uyruklu lokantalar, tıklım tıklım dolu… Her ulustan insanlar, bu kendi gibi olmayan göçmen insanların, yemeklerini tanımak ve lezzetini bilmek için adeta yarışıyorlar. Marketlerinde ki eşyalar dahi sanki bir daha göremiyeceksiniz gibi insanı büyüleyen bir nitelikte. Bu insanlar öz kültürlerinin ağırlığında, modern bir dünyanın atmosferinde, diğer insanlarla yaşamayı biliyorlar.

Bu güzellikler içerisinde dikkatimi çeken bir başka farklılıkta, Türk mahallesiydi. Sokağa girdiğinizde, İstanbul’un her hangi bir caddesindesiniz sanki! Marketler Türk usulü dizilmiş, meyve ve sebzeler gene aynı. Ekmek fırınları vs. İnsan öz kültürüne ait bir şeyleri gördüğünde ise hayranlıktan öte, sevinçli duygular hissederek sonsuz mutlu oluyor. Ve hayretle ‘aa bakın, Türk fırını, Türk marketi’ gibi ifadeler kullanarak mutluluğunu dile getiriyor. Memleketten uzak kalmanın simgelerinden biridir bu hayretler. Bu farkındalıkların içerisinde, biraz özlem, biraz, hasret, biraz da serzeniş var.. Gurbet dediğimiz bu yerlerde yaşam böylesine simgesel sürüp gidiyor.

Evet, burda dikkatimi çeken diğer bir güzellikte, Tunceli’li bir kardeşimizin ticaret evi. Oldukça büyük bir yer; bir kısmı kitaplık olarak hazırlanmış, masalar oturup okuyabileceyin bir köşe... Bir kısmı, oturmak, sohbet etmek, yemek yemek için ayrılmış. Hemen yanında internetle uğraşmak için bilgisayarlar yerleştirilmiş. Oldukça güzel. Rahat edebileceğin bir yer. Duvarlar desenli kilimlerle, çoraplarla süslenmiş, geleneksel duvar süslemeleri insanı mutluluk içerisinde sarhoş ediyor.

Garson oldukça genç ve oldukça iyi görünen ve Anadolu terbiyesini almış şirin bir arkadaşımız. Tanıştıktan sonra, daha bir kaynaşıyoruz. Ticaret evi aynı zamanda buluşup sohbet edebilecekleri bir alan… Buralarda genelde Türkiyeli vatandaşlarımızın en çok bildikleri ticaret alanı « dönercilik,» ama böylesine farklı kültürel içerikli bir yer görünce ben çok seviniyorum…

Bu koca yerde oldukça, doğudan göç etmiş kardeşlerimiz var. Bu genç arkadaşlarımızın ilticacı olduklarını öğreniyorum. Hepsinin hallerinden anlaşılıyor yüreklerinde ki vatan özlemi… Sohbete başlıyoruz. Şurdan burdan derken, genç düşünceler anlaşılıyor. Hayata ve yaşama tek taraflı baktıklarını anlıyorum. Genel olarak ben, evrensel bakışımla fikirlerimi, her yerde birlikte yaşayabilmenin koşullarını vs. açıklıyorum. Çoğunluğu bana katılıyor… Aralarda ‘ama’lar ekleniyor. Yurt dışına çıkışlarını, doğup büyüdükleri yerlerden uzak kalışlarını da bu ‘ama’lara bağlıyorlar.

Nerede olursa olsun insan daima kendi öz kültürünün mayasında var olduğunu anlıyorum.

Dünya kalbin tam ortasındadır. Ne yana çeksek, ne etsekte yaşam orda atıyor.“Sacrecoeur”den Paris’i bir kez daha izliyorum. Yine cıvıl cıvıl, yine renk renk şirin animasyonlar…Bir çiçek bahçesi sanki! İçinde yaşayan her ulustan göçmen veya yabancı kökenli insanlar, her çiçeğin kendine özgü has rengi gibi, her gülün kendine özgü has kokusu gibi ve, kendilerince gülistana renk katarak güzelleştiren papatyalar gibi… Asıl güzellik ve asıl zenginlik bu olsa gerek diyorum kendime.

Ve asıl yücelik dünyanın her yerinde bu güzellikleri yaratabilmek ve barındırabilmektedir diye düşünüyorum..

10/09/2008

Sevgili Özbek
Kayıt Tarihi : 10.9.2008 15:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Rüstem Ahmet Gözübüyük
    Rüstem Ahmet Gözübüyük

    tebrikler

    Cevap Yaz
  • Şemsettin Ağar
    Şemsettin Ağar

    Bizi de Paris'te bir gezintiye çıkaran kaleme tebrikler.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Sevgili Özbek