nikâhı düştü sevme sanatının
bu gayrı meşru çocuk kimin?
ne bakir bir umutta iffet
ne anaç bir uyumda bahar isteği
sahipsiz döküntü bir döldür insanlık
çirkin ağızlarda paslanmış kilit gibi sıkışıyor aşk
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Dinamitleniyor iç denizlerim
Balıklar telef olup vuruyor kıyılarıma
Çöpe tutunan bir böcektir yaş(l) a(n) mak
Sıradağlar oluşturarak içimde
Aşkla yücelttiğim insan ahtapot bir yanılgıdır
Sınırlarımı sildim tüm atlaslardan
Cami avlusuna düşen bir kumru leşiyim artık
harika bir şiir olmuş..
Şiir okuduğumu hissettim.
Tebrikler
Çık git çocuk
Sevincini yitirmiş bu yığınlar arasından
Işısın yüzünün sabahında
Çocuk sesleri dupduru
Güzel kardeşim senin şiirlerini okurken ben dalıp düşüncelere alıp başımı gidiyorum..seninde yüreğinden çocuk gülüşleri eksilmesin..
melek ayaz
Herkesi yeniden düşünmeye çağıran ,biz kimiz sorusunu sorduran duyarlı,ince fikirli,güzel şiirinizi
kutluyorum genç usta şair arkadaşım.
'Aşkla yüceltiğim insan ahtapot bir yanılgı'mıdır?
yüreğinize kaleminize sağlık..güzel bir şiir olmuş..
cenk aksal
Çürümüş dudaklarla simsiyah
Yürekler kusuyor bu kavim
Alnı kırışmış ihtiyarlar gibi
Ayaklanarak yaşlanıyor dağlar
Çiğ acılar düşüyor kasımpatılarına
Çık git çocuk
Sevincini yitirmiş bu yığınlar arasından
Işısın yüzünün sabahında
Çocuk sesleri dupduru
o güçlü kalemin seni coşturmuş harika bir duygu güzel bir çalışma okuma akışıda güzel zevkle okudum kutlarım sevgi ve saygılar sunarım sevgili kardeşim behçet bey
Tuncay Akdeniz
Yüreğine sağlık hocam...Değişik okumaktan
bıkılmayacak bir şiir olmuş...başarılarının de-
vamını dilerim,yeni şiirlerini dört gözle bekle-
diğimi yinelerim...Herşey gönlünce olsun...
ÇIK GİT ÇOCUK/ÇOCUK SESLERİ DUPDURU
Güzel imgeler...Kardeşin ŞAHİN ERTÜRK
güzel dost senin gibi güçlü kalemler oldukça aşkın geleceği ve farelerin saltanatından yana endişem olmayacak benim.kelimelerin insanlığın unuttuğu,yada giderek hasır altı edilen insani duyguları,direnişi ve protestoyu en sağlam yerinden kavrayıp çarpıyor yüzlerimize,yüreklerimize ılık bir umut,serin bir bahar esintisi serperek tekrar aşka inanca davet ediyor.tebrikler
Baştan sona enfes bir şiir ama, benim gözlerimi haps eden şu dizeler yok mu? :
'Çirkin ağızlarda paslanmış bir kilit gibi sıkışıyor aşk
Çiçekleniyor sesimde hıçkırığı
Ekmek gibi göğsümde tuttuğum martı gözlü kızların
Avuçlarımda donup kalıyor dilenci kadının
Memesine saldıran bebeğin ezik bakışları
Herkesin boynunda asılı bir balta
İbrahim’i arıyorlar kırdığı putların hesabı için
Tam uçup sığınacakken imgesine şiirlerin
Vuruluyorlar kanatlarından sevinç kuşları
Kuş sessizliği dokunuyor bana
Dokunuyor bana farelerin saltanatı '
çok güzeldi dostum..:)))
Zevkle ve duygu yoğunluğuyla okuduğum bütün şiirlerin gibi, bu da mükemmeldi dostum
kutluyorum o güçlü kalemini.
Sevgilerimle
Şeyhmus SEVİLMEZ
Güzel şiir,tebrikler kaleme..
ya sevgili behçet kardeşim. biraz uslu dur.
bak iyice kafamı karıştırdın.
iki defa okuttun bu şiiri. hatta üç defa.
niyemi ilkini mesajda okumuştum, ikincisini burada, üçüncüsünü ise doyamadığım için okudum.
kutlarım, çok güzel olmuş
Bu şiir ile ilgili 15 tane yorum bulunmakta