Yürek sancım Şiiri - Kamil Söylemez

Kamil Söylemez
392

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Yürek sancım

Yürek sancım
Daha dün gibi birlikteliğimizin ilk günleri
Geceyi ve gündüzleri en derin sancılarda uyutan
Dilinin ucunda bilirim adımı inleyişin
Dolduruşun yürek başında ki şu uyuşukluğa
Dil bağımdı oysa gözlerin
Aniden sıyrılmış bir gök yüzü bulutundan gülüşün
Bildiğim sevgidendi eskimeyen ellerin
Ve yırtılan bir patiska içimden cırtını ayırmayan yokluğun
Narin bir güldü yüzün
Ne yapacağımı bilmeme telaşı sensizlik
Bir rüzgar çarpması uykulardan sıçramam
Gel dokun bana uyandır bu kabustan
Düşüşüm pamuk tarlalarına
Ve ırgatın pamuk toplayan emekçi eli kalsın yüreğim
Birkaç ayrıntılı sevişme
Mesela bir saksının kendini tüketmesi
Bir kitabın kendi dilini söyleyişi
Uzun aradan sonra baş ucumdaki siyah beyaz fotoğrafın hatıra gülüşü
Fiil çekimleri gibi dilimdeki isminin kendini saz telinde bağlaması
Göz uçlarımdan sana akan hasret
Ve dilimi ısıran eşek arısı
İlk gönül sancısı sızlatan aydınlığı
Sonra hüzün gözlerimde
Islak bir rüyadayken şu baş ağrım
Yayvan bir dünyadayken beynime sıçrayan kan
Asiliğin inatlaşmanın şu kan pıhtılaşması gidişin
Kalbimi güneş
Kan pıhtısını da ellerimde gül bahçesi bil

Hiç dinmeksizin yağıyor göz yamaçlarıma yağmurun
Dağılmış bir dünya çatlamış bir bulut bil dudaklarımda
Dadanmış bir kurt bil içimde kuduran kargaşa
Gönül bağıma bil ki gidişin bir çamur büyüten
Tüylerimi ürperten benden gidişin
Nevresimlerin çiçeklerinde bıraktığın şimdi mevsim güz

Çürüyor ömür penceren cam ve pervazlarında
Derinden gelen bir depremin habercisi midir gidişin bende ne
Ya bu çığlık çığlık topladığım hıçkırık
Dudağını büzmüş zaman
Kirpik,kirpik ıslanan aşk
Derin uykudan mıdır sensizliğe uyanış
Hep cehennemleri yaşatıyorsun bana
Ve soyup gözlerimi dolu dizgin bir hüzne
Yüreğimde cehennemden kalma bir fırtına
Asırlık çınarın ortadan yıldırımlanması
Gece gündüz bakıyorum delice karanlık boşluklara
Ve sen varsın hep suretin karşımda acı

Kanıyordur bilirim kanıyordur
Bakışlarına sürme çekmiş acın seninde
Kirpiklerinden kim bilir akıtıyorsundur ben gibi özlemini
Besleyip büyütüyorsundur özlemin saksıdaki çiçeğini
Bilirim duvarlardadır gözlerin ve tedirginlik
Lanbalar konuşmaz
Duvarlarsa asla
Kokun var hatırımın kapısını tıklayan
Saçlarının telindeki gözlerim bil ki orada
Ne çok yakındım ne çok uzaktım hep seninleydim cennetimde
İlaç niyetine sarmalıydık başımıza ilk günün şafağını olmadı

Başucumda yağmur camlarımı tırmalıyor
İçimi seninle beslerken yağmur
Ve hüzne yatarken gönül bağım dolu dizgin kanıyor
Dur gitme diyemedimlermi öpmeliydi dilimi
Ya güneş neden zemheri
Dört duvarınla çevirmişsin beni
Tükendim

Bir İstanbul ıslak gözlerimden kayıplaşıyor
Sanki hiç gitmemişsin benden içim beni aldatıyor
Yoksun
Bu şehir yok
Bu ülke yok
Dünya yok
Bir sen vardın bir de ben bir zamanlar
Şimdiyse kayıp kıtalar gibiyiz diz bağlarımızda
Uyanma mevsimi geçti
Şimdi mevsim hazan
Ve bir başka kentle sevişmek var rotanın aynasızlığında
Duvarına soyunmuş birde hüzün içim dışım
Sen ağlama

Gezindim durdum aramızda ki tüm uzaklıkları
Eskimiş bir bahardı belki de akşamları İstanbul
İçimin kıyısına tutunmuş bir de lades kemiğin
Sen aldatmak istersin ben se aldanmamaya inat etmişim
Ya bu deveyi gütmezsem
Ya bu diyardan gitmezsem
Sahi babam mezardan gelir mi
Yıllar önce benden giderken valizine koyduğun merhem sana Çanakkale
İşte tamda bu noktada şaşkınlık
Ve bir o kadar uzak ayrılış hikayesi

Baş ağrılarıma bir bardak suyla aldığım ilaçtın şimdi aradığım
sen ağlama

Kamil Söylemez
Kayıt Tarihi : 21.8.2007 12:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Kamil Söylemez