Soğuk bir şehrin sıcak kaldırımlarındayım bu gece;
Gecede onun kokusu, Saat 03.42 daha sabaha çok var…
Yüreğimin satır aralarından gelen kelimeler dudaklarımdaki hecelerde bütünleşirken…
Duygu seline kapıldığım zamanlar; hüzzam kelimelere dönüşüyor dudağımdaki sızılar…
O yok, ışığı yok, Nefesi yok, gülüşü yok…
Herkes uyumuş, o uyumuş, şehir uyumuş, bir ben ayakta.
Bir caminin avlusuna yaslanırken, sırtımda taşların soğukluğu kalbimde onun sıcaklığı ısıtıyor bedenimi.
Yaşamaya dair yazıyorum bu yazdıklarımı yaşanmamışlar adına…
Umudun yeşerttiği dağ çiğdemlerinin saflığındaki beyazlık gözlerindeki güzellik, bilmem belki dudaklarındaki tebessüm dalıp gittiğim yalnızlık.
Düşünüyorum;
Bazısını uçurumun kenarında çeker çıkarır bu hayat; bazını uçurumun kenarında paramparça toplar.
Bazılarının parçaları öyle birleştirir ki kim olmalarını istiyorsak o olurlar ondan sonra…
Gidiyorum bedenimle ama ruhum orada; senin de rüyalarda güzellikleri görmen dileğimle…
Saat 04.30 u gösterirken meydandaki saat ruhum kalıyor aklım kalıyor kalbim kalıyor o sıcak kaldırımlarda ve sen kalıyorsun tatlı tebessümün gözlerimde Ne olur biraz sevindir hayat diyorum üzme beni ve sevdiklerimi.
Bir hıçkırık tebessümünde akarken yanaklarımdan damlar bir kalp ağrısında yazılırken son mısralar üzme beni ve sevdiklerimi.
İşte böyle Bir şey Hayat..
Her gün uyandırmak için bir hikâye anlatıyorum sana dünyadaki bütün hikâyelerin aksine bu uyanınca anlatılacak bir hikâye bizim hikâyemiz dünyadaki tüm hikâyelerin tersine haydi uyan melek yüzlüm tüm bilindik hikâyelerin tersine…
İşte Öyle Birşey… 04.45 – 25/11/2010
Kayıt Tarihi : 26.11.2010 16:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!