Yüreğimin Zehiri Şiiri - Su Eda Gümüş

Su Eda Gümüş
66

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Yüreğimin Zehiri

Sen ciğerlerime dolan oksijendin. Seni soluduğum her an canıma can, kanıma kan eklenirdi. Bilemezdim en dış noktamdan en uç noktama kadar seni doldurduğum hücrelerimde bir zehrin beni her an ölüme yaklaştırdığını. Damla damla yudumlarken seni, tatlı bir rüyaya doğru yollar açılırdı. O yollarda gölgem. O kadar içime sızmıştın ki her zerremi haps almıştın varlığına. Gözlerini yeni açmış bir bebek gibi seninle besleniyor, büyüyor, çoğalıyordum. Sen soluktun, sen anamın ak sütü, sen ekmeğim suyumdun. Tüm açlığımı seninle doyuruyor, kana kana içiyordum. Kandığım sen sanırken hayatın sahte gülüşleriymiş sonradan anladım. Nimet sayarken varlığını beni yavaş yavaş tadı doyulmaz bir zehirle sarıyormuşsun. Sen her duyguma her düşünceme sızmış, gelişinle hayat bulan ne varsa kemiriyormuşsun. Bu yüzdenmiş sebepsiz sandığım kalp ağrılarım, uykusuz bırakıp sabahlara kadar süren baş ağrılarım, elimin ayağımın dermansız bedenimin yanına düşüp oturduğum koltukta bez bir bebek gibi kalışım. Bir süt kadar akken ne oldu da neden böyle kimya değiştirdin. Ben seni sevmekten başka ne yaptım ki hayat verdiklerinin yaşama hakkını alıp, haince karaladın. Sızılar içinde kalbim, beynim, bedenim, inliyorum gecelerin kör kucağında. Usul usul yumuşak ellerinin dokunuşlarıyla fethetmişken benliğimi, gönlümü doldurup oradan ruhuma, bedenime, aklıma, hayatıma akan bir sevgi deniziyken neydi seni böyle değiştiren. Rüyalarımı gün be gün siyaha boyarken, kabusların yankısı beynimin duvarlarında dinmiyordu, bir uğultu başlıyordu, korkuyordum kalbimin içine yerleşen sızıdan. Korkuyordum bunca ızdırabın gücünü kaynağını senden aldığını değil görmek düşünmekten bile.

Yine oksijenim ol. Damarlarımın ulaştığı her noktaya yaşam verenim ol. Ruhuma düşen cemre ol, toprağıma yağmur, kurutmaya başladığın damarlarıma kan ol. Sen sıyrıl şu girdiğin zehrin kimliğinden. Ölümü sunma. ellerindeki gümüş bakraçtan bir damla sevgi olsun üzerime serptiğin. Seni tanıdığımın dışında yabancı görmeye dayanamıyorum. En az kendim kadar sana da kıyamıyorum. Ne olur sevdiceğim, bulandığın zehirden yıkan gözlerimden yağan yağmurların altında. Biliyorum yüreğin hain değil. Bir anlık aldanış, bir an yoldan sapış seninki. Bak gönlümü son bir çırpınışla yaktım sevgimin sahilinde, bir deniz feneri gibi. Hadi artık gör sevgimin saçtığı ışığı, aç kendine kapattığın gözlerini. Seni karanlıklarda bırakıp senden ölüme göçemem. Bir zamanlar derman olan ellerinde canımın son soluğunun soğukluğunu yadigar bırakamam. Ayrı topraklarda farklı şekillerde kök salsak ta senden arıların topladığı bal olsun, ben seninle kurusamda. Kelebeklerin rengarenk kanatları başını döndürsün onların kanatlarına takılıp çoğalan ol güzelliğinle. Yürekler süslensin, bir yudum sevgi ol dolaş bedenlerinde. Sana yakışan senin bu dünyada bulunma sebebin bu. Bir ben olayım bu yolda bir şeytanın okşamasına yenilip de canına kıydığın. Hayatımken, canımken canımı zehrinle öldürüyorsun ya olsun, ben ölüme yakın sen bana uzakken son kez konuştum onlarla. Seni meleklere emanet ettim, sevgimin zehiri ızdırabımın sebebi, seni tekrar kalbinle buluştursunlar diye.

Su Eda Gümüş
Kayıt Tarihi : 26.2.2007 14:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Su Eda Gümüş