Yüreğime işlemiştim seni, kıyamete kadar ...

Fatma Avcı 2
226

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Yüreğime işlemiştim seni, kıyamete kadar sökülmeyecek ibrişimle.

Sadece bekledim, taze toprak kokusunda gelecek olan sevgiyi. Dışında olmayı beceremedim. İçine giremedim, tozunu silkeleyemedim yıllarca. İçimdeki özleminle yüreğimin körfezine demir atıyordun.

Kokun bile kalmadı, omzumda şalın, elimde tekrar tekrar okunmuş bir kitap dilimde ayrılık şarkısı. Yaban gülü gibi gelmişti aşk. Budayıp yok eden neydi? Hani vatanı, dili, dini yoktu aşkın. O halde neden boşluklar içinde yuvarlanıyorum. Beni sensizleme derken içimdeki boşluğu doldurmaya çalışıyorum.

Kuru hayatlar içinde yaşamaya çalışıyor. Kendi yaşamından ödün vermiyordun. Mızrabın her tele dokunuşunda çıkan nağmeler, kapılarını aralamaya çalışırken sana ardına kadar açıyordum. Mehtabın karşısında titrerken ellerin, yüreğin yoktu beni sarıp sarmalayıp ısıtacak. Kirpiklerimin ucundan damlayan kızıl damlalara dokunmuyordum bile.

Senin varlığın en cömert sancıydı. Şekeri sana uzatırken zehri kalbime sürüyordum. Sana uzanan çileli yollarda tutkunun ötesinde hasretle yanıyordum. Sensizlik hüzzam makamının nağmelerinde boğuluyorum. Kalbime konan kelebek, neylerde ağlayan nota, şiirlerde mısra oluyordun.

Yüreğime işlemiştim seni, kıyamete kadar sökülmeyecek ibrişimle. Boynuma dolanan kement gibiydin gevşettikçe daha çok boğuyordun. Kuru ayazın yanıklarına döndü yüreğim. Her ah endişe, dökülen yara kabukları gibi elime geliyor. Daha acı, daha ıstırap bir o kadarda sancı doluyor yüreğime. Adını her anışımda dolunayda karanlıkta kalıyor bedenim. Gözlerimi kapatıp mahremiyetime gizliyorum seni. Yollayamadığım mektuplar sayfa sayfa yüreğime dökülüyor. Her gün bir parçam daha tükeniyor.

Bir bakışını, bir gülüşünü nasılda özlemişim. Açıkken gözbebeğime yerleşen, gözümü kapadığımda gönlüme sızan sevgini arıyorum. Uykumu ne zaman terk etmiştim. En son ne zaman’’SENİ SEVİYORUM’’ demiştim. Sahi… Sahi en son ne zaman gözlerinin içinde kaybolmuştum.

Seni soluyorum yüksek dağlardan gelen rüzgârın nefesinde. Sesini bir dalganın sahile vuruşunda, bir yaprağın hışırtısında arıyorum. Suda titreyen mehtabı senin yüzün zannediyorum. Sefayı sen sürdün, cefayı ben çektim diyen yüreğim isyanlarda. Seni gönül toprağımda filizlendirmeye çalıştıkça, ektiğin sevgi sarmaşıkları bedenimi sarıyor. Ben ise kuruyacağımı bile bile o sarmaşığa sarılıp uyuyorum.

Feleğin çarkına tutuldukça, her gün yeniden bileylenip hançer gibi içime işliyorsun. Hüzünlü sabahları birbirine ekliyorum. Gönül camından içeri süzülen ışıklar yaşama sevinci veriyordu İstiridyeden ayrılan incinin figanını duyana kadar.

Parelenmiş canımızdan biçilmiş ayrılık elbisesini üzerimize giydirdiler. Sen karşımdaydın ama ben seni göremiyordum. Cemrelerimizi boğuyordu azgın lodoslar. Yüreklerde kilitli kalmış sözcüklerimiz gün ışığına çıkmıyor, pazara düşmüş köleler gibi seçilmeyi bekliyor. Bedene bağlanmak, yürektekini hatırlamak acı veriyor. Loş ve kuytu parmaklıklar arsında sevgisizliği yüklemiş pusulasız gemilerdeyim. Araftayım. Taşın içinde saklı olan ateş gibi bulunmayı bekliyorum.

Ne kadarda mutluydum senin gönlünün içinde eridiğim zamanlar. Gecelerimi yıkardın dolunayın ışığında. Gülizar da açan yediveren olurdum sen gelince. Sılamdın, memleketimdin, vatanımdın. Özlemlerimi sevme çılgınlığımla, bedenimde, beynimde hissediyordum, geleceği olmayan kırık duygularımla. Yarı yitik yarı saydam gülüşlerle yalnızlığımı paylaşıyorum. Galata meyhanelerinin küf kokuları arasında buluyorum kendimi. Camların dışından vuran buz renkli ilkyaz ışığı acı çeken ruhumun bedenini benden kovmaya çalışıyor. Fışkıran öfkeler karşısında benliğimi yitirmeden hüzünlerimin ayrılıklarımın kucaklaşmasını yaşıyorum.

Hayatıma paldır kültür içeri dalıp, daha sonra umarsızca arkanı dönüp kendi yalnızlığına gömüldün. Çuha örtüler üzerinde bahse sürülüp, kıymet bilmezlerin eline düşen aşkları yaşattın. Sevilen birini terk etmeyi kahramanlık sayarak kapıyı çarptın ve gittin. Işığın hüzünlü eğimi içinde kayboldun.

Gidişinde gelişin gibiydi. Ardında bıraktığın sarsıntı bedenden çıkıp ruhumu yedi renge böldü. Biten gün gibi dağların ardında kaybolurken kızılın en kırmızısı sardı benliğimi. Güz yangını sarısını yanına aldın. Mavin dinginliği ve yeşilin huzuruna sarılıp kanayan yaralarımı temizliyorum.

Ben gelemem, sen gelmedikçe açamam içimi çiçeklere…

26.08.2011

Fatma Avcı 2
Kayıt Tarihi : 26.8.2011 16:12:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Yılmaz
    Mustafa Yılmaz

    Bir ney sesi ile hep bir yerlerde birileri ağlar sanırdım...
    Hep birileri için ağlardım ben de...
    Hep birileri ağlarken bırakıp gitti beni ve ben o giden için yıllar yılı hep ağladım...
    Sonralar usul usul gülmeleri öğrenmeye çalıştım, bazen güler gibi oldum, bazen de güldükçe tekrar ağladım, neden güldüğüme...
    Uzaktan bir şarkı sesi ile hep yüreğim zıpladı, gülemeden, ağlayamadan, o sesin tınısında kayboldum ama gene de ağlamalardan, hıçkırıklardan vazgeçemedim...
    Uzakların efsunuydu belki de içimi büyüleyen, belki de aklıma gelen o yüzdü beni öksüzleştiren, korkuların pervazları sökülmüştü sanki, umutlar bağlar arasındaki kurumuşluğunda savruldu, yine de susturamadım yüreğimin inlemelerini...
    Hep cemrelerde kavruldum donmamışlığımdan ne kaldıysa, gene de can titremelerim yok olamadı...
    Öldüm desem değil, nefesler kısık da olsa titreşen yüreğimden akan sanki can taneleri...
    Unuttum sevilmelerin kıpırtılarını, unuttum haz aldığım ne varsa tekrar istemelerimi, bedenim titrek dallardan dökülen kuru yapraklar gibi salınımda, nerdesin diyecek mecalim yok...
    Saklısın bir yerlerde ve bir şeylerin kıyısında...
    Hayatının zor ibrişimleri bunlar büküldükçe bükülüyor...
    Ben bükülüyorum sendense hâlâ ses yok...
    Zorlamasına yakarış bunlar...
    Mustafa Yılmaz...
    ant+10

    Cevap Yaz
  • Gül Şirin Yürektürk
    Gül Şirin Yürektürk

    Sevgi içinde bir bekleyiş, bir haykırış anlatılmış sanki bu yazıda.. Okumak keyifliydi yüreğinize sağlık

    Cevap Yaz
  • Yazar Zeki Uysal
    Yazar Zeki Uysal

    Feleğin çarkına tutuldukça, her gün yeniden bileylenip hançer gibi içime işliyorsun. Duygulu, anlamlı vurucu mısralar, cümleler. İçtenlikle kutluyorum. Duygu dolu yüreğinize, yazan ellerinize sağlık.

    Cevap Yaz
  • Yazar Zeki Uysal
    Yazar Zeki Uysal

    Dev bir kayadan çağlayıp akan pınar gibi yüreğinizin sesini yansıtan duygulu anlamlı satırları beğeniyle okudum.
    İçtenlikle kutluyor, esenlikler temenni ediyorum.**10**

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (4)

Fatma Avcı 2