Seni sorsalar Ardahan’ın Damal'ında
Bir dağdır derler
Ah! Sen yüreğimde bir yersin sen ey Ulgar
Taşırım seni gittiğim her yere
Dönmüşler Ulgar'a çağırmışlar Allah'a
Sana çağırmış dara düşen, yolda kalan, yol bekleyen
Sana çağırmış ekmeksiz, aşsız evin anası
Sana çağırmış rençber ekerken ekinini, bereketi bol olsun diye
Sana çağırmış köylü koçunu katarken sürüye, koyunları çift kuzulasın diye
Sana çağırmış eli kınalı gelin muradı olsun diye
Yüzü gülmeyeni, muradı olmayanı, ocağı tütmeyeni
Sana çağırmış
Eli varmayan, gücü yetmeyen
''Çağırırım ki sana Ulgar’dan bir zeval ola” diye çağırmış sana
Taşlar başına senin, eli böğründe yatmış durursun
Kime faydasın ki
Söyle yalan mı ey Ulgar!
Bilirim dert ortağısın çoklarının
Çok dinledin içli çoban türkülerini
Bilirim dostların da oldu bırakıp gittiler seni
Umdukların gelip halin hatırın sormayanda
Hiç küsüp, gücendin mi ey ulgar!
Kara sevdalının biri
'Ulgar bir maral olsa
Sapı karal olsa
Ulgar seni yıkarım
Yara bir zarar olsa' diye
Korku salmış yüreğine
Büyüklenme de söyle
Hiç korktun mu ey Ulgar!
Serin eser yellerin
Geleni karşılarsın allı morlu çiçeklerinle
Bağrında sevinçle akar, türkü söyleyerek suların
Ya gönül düşürdünse birine
Peşine düşüp gidemezsin
Ne yazık sana ey Ulgar!
Gurbet yüzümü gördün
Ana hasretimi çektin
Yar sevdasına mı düştün
Muhannete muhtaç mı kaldın
Düştün de el verenin mi olmadı ki
Başından dumanın, doruğunda karın eksik olmaz
Nedir derdin söylesene ey Ulgar!
Ümit kaftancıoğlu anlatır seni Dönemeç'inde
Zemheride aç kalmasın diye oğul-uşak
Düşmüşler kırk köylü yollara
Aşmışken onca dağı bayırı
Yüreklerinde bir sıcaklık dönmeye yakın
Dikilmişsin önlerine
Ve duymamışsın hiç
' Ulu Tanrım, bize değil, aç çocuklarımıza değil, Aç susuz-Ağzı var -dili yok öküzlere acı' diyen yakarışları
Aman vermemişsin
Söyle zalim misin sen ey Ulgar!
Bir amcam varmış adı Ali diye
Okumakmış onunda muradı
Ama ne yaparsın yokluk, yoksulluk
Kaçı bilirmiş ki neler döner şu dağların ardında, ne haldedir dünya
Kaçı bilirmiş ki Amerika ölüm kusan bombasını atarken
Kalem tutmasını
Aldırmamış gitme yolunu izini bilmediğin yerlere diyenlere
Gözlemiş yokluğunu babasının kaçmak için
Düşmüş yollara, katacaksız bir azıkla
Gözleri ışıklı, yüreği umutlu
Bilmezler ki ne hal gelmiş başına
Bir uğursuza mı çattı
Bir zorba arabadan mı itti
Yoksa geride bıraktıklarının düşüncesi sardı da
Arabadan mı düştü
Bir Allah bilir bir de Ulgar şahit
Onun da ağzını bıçak açmaz ki
Bulmuşlar yol kenarında kanlar içinde
Kalemi kırık,
Sevdasını umudunu yazamadığı defterleri dağınık
Yüreğindeki umudu ağyar yaylasının çocuklarına emanet
Ah! Bunca acıya nasıl dayandın
Bağrın delinmedi mi ey Ulgar!
Fikret ELALDI
Fikret ElaldıKayıt Tarihi : 22.7.2009 13:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!