Düşlüyorum seni…
Eski bir Anka Mabedi’nin loş karanlık koridorlarının içinde…
Işık sızan dar oyuklardan, rutubet kokuları, yarım gören gözler, kocaman bir kafa ve yorgun bir yüz, çirkin bir yüzle ben…
Işık huzmeleriyle yüzüne gülen bir mutluluk, hüzünden dönen bir ışık, dağılan sislerin üstünde bir ses olmalı sana gelen…
Dalga dalga olmalı bakışların…
Titrek bir çene,
Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta