Yüreğim Seni Yığar Şiiri - Yorumlar

Hayat Şemi
31

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Bir ömür çözülür de,
Bir yumak beni yığar,
Allah iş bölüştürüp,
Azrail canı yığar.

Söz tutup beni çeker,
Bu sözün kanı çeker,

Tamamını Oku
  • Erdal Sayıl
    Erdal Sayıl 15.03.2011 - 23:19

    ''Bir ömür çözülür de,
    Bir yumak beni yığar,
    Allah iş bölüştürüp,
    Azrail canı yığar.

    Söz tutup beni çeker,
    Bu sözün kanı çeker,
    Tanrı bereket döker,
    Saçlarım tane yığar.

    Her ömürden kış geçer,
    Baş üstünden taş geçer,
    Ben geçmezdim yaş geçer,
    Ömürdür günü yığar.

    Haber gelir olandan,
    Evvelim belli sondan,
    Asılıp telefondan
    Kaderdir beni yığar*.

    Gözlerimde çimersin,
    Nasıl oldu demezsin,
    Yüreğime inersin,
    Yüreğim seni yığar. ''

    kutlarım, kalem ve gönül dostum olan manevi bacım...! tam puanımla listemdesin...

    Cevap Yaz
  • İbrahim Yılmaz
    İbrahim Yılmaz 04.05.2010 - 23:16

    zarif yüreğinizin sesi olan güzel çalışmanızı beğenerek okudum.. çok çok güzeldi..

    kutlarım saygın kaleminizi ve sevgi dolu yüreğinizi..tam puan 10.

    akçaydan selam ve saygılarımla.

    İbrahim Yılmaz

    *********

    ** ATLAS **

    Şiir ve şarkı sitesi eserlerinizi paylaşmak için sizi bekliyor.

    ** ŞİİRLERİNİZİ
    ** ŞARKILARINIZI
    ** SESLİ ŞİİRLERİNİZİ
    ** VİDEOLARINIZI
    ** RESİMLERİNİZİ
    ** VE DİĞER TÜM ESERLERİNİZİ

    Sitemize KAYIT OLUP, DUYURULARI okuduktan sonra paylaşabilirsiniz.

    www.atlassiir.com

    http://www.atlassiir.com/atlas/

    Cevap Yaz
  • Atilla Durukan
    Atilla Durukan 04.05.2010 - 11:04

    ARASA GÖZLERİM DELİ UFUKTA
    NAHÇIVAN BAKÜ AZARBAYCANDA
    YÜREGİM TOY IRMAK DELİ ÇAYLARDA
    BİLMENEM NE ZAMAN GÖRERİM SENİ.
    usta kalem tebriklerimi kabul edin lütfen ve sayfamı incelerseniz memnun olurum sizinle tanışmak arkadaş olmak kültür yatagımız azarbeycanın şiir ve kültürünü sizinle tanımak istiyorum.
    sevgi ve saygılarımla efendim

    Cevap Yaz
  • Hikmet Çiftçi
    Hikmet Çiftçi 09.04.2010 - 01:29

    2. YORUM
    DÜNYEVİ BAKIŞLA

    Bir ömür çözülür de,
    Bir yumak beni yığar,
    Allah iş bölüştürüp,
    Azrail canı yığar.
    Geçen her saniye, her dakika, her gün velhasıl her an inananı, sona doğru, debisi düşük bir ırmak gibi döküleceği sulara yavaş yavaş götürür. Hayata gelişin bir de gidişi olduğu muhakkaktır. Bir yumak misali bir ucundan çözülme başlarsa ta ki o yumak bitinceye kadar ipi şekilden şekle girer, halı olur, kilim olur, gömlek olur, etek olur… Bin bir şekle girer, kimi zevkle giyilir, kimi mecburiyetten, kimi ayaklar altında kalır, kimi duvarlara asılır. Olması gereken yerde, olması gerektiği şekilde. İnsan ömrü de kaderinin, yazgısının doğrultusunda şekillenmiyor mu zaten… Bir yumak ömür, çözülür de çözülür… Her insan kendine verilmiş ömrü, verildiği şekliyle, yazıldığı şekliyle yaşamak mecburiyetindedir. Allah ne takdir etmişse sadece o olur. Yumak tükenip vade dolunca iş Azrail’e havale olur.
    ***
    Söz tutup beni çeker,
    Bu sözün kanı çeker,
    Tanrı bereket döker,
    Saçlarım tane yığar.
    Etkileyici bir söz; gönülleri, ruhu okşayan bir söz beni kendine çeker. Tatlı bir sözün açamayacağı kapı var mıdır acaba. Bazı şarkılar, bazı türküler, halk arasında söylenen bazı destanlar hatta bir enstrümandan dökülen hoş bir nağme insanı nasıl etkilerse, insanın tüylerini nasıl diken diken ederse, hoş bir söz de insanın adeta kanını çeker, insanı kendinden geçirir. Ne gelirse Allah’tandır İhsan da, inayet de, can da, ömür de… Yokluk da, bereket de… Gençlik de, kocalık da… Zaman geçer, siyahlar tel tel beyaza döner. Saçlara tek tek, tane tane aklar dökülür geçen günlerin sayısını sayar gibi…
    ***
    Her ömürden kış geçer,
    Baş üstünden taş geçer,
    Ben geçmezdim yaş geçer,
    Ömürdür günü yığar.
    Eh! Hayat bu… Hayatın dört mevsimini yaşamak insana biçilen görev değil mi?.. Madem ki geldik dünyaya, kahrına da, zevkine de; cefasına da, sefasına da; varlığına da, yokluğuna da razı olmak, o kaderi yaşamak hayatın gerçeği değil midir? Her ömürden yaz da geçer, kış da… Baş üstünden taş da geçer, taç da… Ben zaman geçsin ister miyim? Hele hele baharı, yazı yaşamak olacaksa bir ömür… Gönlüm gençliğinden geçmez, canlılığından bir şey kaybetmez. Ah bu beden… Ah bu beden yok mu? Ruhun kalıbı, elbisesi, kafesi bu beden… Yorulur, yıpranır, cana ihanet eder, onu yarıda bırakır, göçüp gider…
    ***
    Haber gelir olandan,
    Evvelim belli sondan,
    Asılıp telefondan
    Kaderdir beni yığar*.
    Olan kim ise; bir dost, bir sevgili, gidip gelmeyen, gelemeyen bir eş, bir arkadaş… Bir baht, bir talih… Her kim ise düşünülen, beklenen, kavuşulmak istenen işte ondan zamanı gelince haber gelir. Saçları ağarmış, karımış kocamış birinin beklediği olsa olsa talihidir zannımca. Çünkü sonu evvelinden belli olduğuna göre. Yani kaderine razı bir bekleyiş, bir teslimiyet duygusu. Sanki kaderinin ona söyleyeceklerini dört gözle bekleyen, elinden telefonunun ahizesini düşürmeden kaderinin aramasını bekleyen (günümüzde elinde telefonuyla bekler insanlar gelecek haberi) biçare beden. Kader kapısını kimin, ne şekilde, nasıl açacağı meçhul de olsa Azrail’in çalacağı kapıyı herkes bir gün mutlaka açacaktır.
    ***
    Gözlerimde çimersin,
    Nasıl oldu demezsin,
    Yüreğime inersin,
    Yüreğim seni yığar.
    Gözlerim sevgi ummanı, taş kalpliler burada yunmalı. Derya gibi güzel gözlerimin sıcaklığında yüzersin. Önce aşkı orada bulur, orada yaşarsın. Nasıl olduğunu anlamazsın bile. Günümüzde diyorlar ya “elektrik çarpması” veya “elektrik alamadım” ifadelerinin elektrik kaynağı gözler… Bir bakışta binlerce voltuyla da yakabilirler, bir bakışla insanı buz kesip dondurabilirler o gözler… Kalbe giden yol mideden mi geçermiş, yoksa gözlerden mi? Gözler gönlün penceresidir, kapısıdır. Göz görmeyince gönül sever mi… Göze giren, gözlerin sıcaklığında yüzmeyi bilen kalbe giden yolu da bilir, bir dalışla gönül tahtının sultanı olmayı da başarır. Ey gözlerime bakmayı, gözlerimde yüzmeyi bilen, yüreğim seni arar, nerdesin?..

    Bu son cümlemi yazınca Ahmet Kutsi Tecer’in “NERDESİN” şiiri geldi aklıma. İzninizle bu şiiri de eklemek istiyorum.

    NERDESİN

    Geceleyin bir ses böler uykumu,
    İçim ürpermeyle dolar: -Nerdesin?
    Arıyorum yıllar var ki ben onu,
    Aşığıyım beni çağıran bu sesin.

    Gün olur sürüyüp beni derbeder,
    Bu ses rüzgârlara karışır gider.
    Gün olur peşimden yürür beraber,
    Ansızın haykırır bana: -Nerdesin?

    Bütün sevgileri atıp içimden,
    Varlığımı yalnız ona verdim ben,
    Elverir ki bir gün bana derinden,
    Ta derinden bir gün bana “GEL!” desin.

    Ahmet Kutsi Tecer

    Sevgiyle kalın.
    Gönlünüzün güzelliği yansımış dizelerinize. Güzelliğiniz hiç solmasın muhterem şairem

    Cevap Yaz
  • Hikmet Çiftçi
    Hikmet Çiftçi 08.04.2010 - 14:21

    TASAVVUF BAKIŞIYLA…
    7’li hece ölçüsüyle “ilahi-nefes-deme” türünde yazılmış güzel bir şiir.
    Ben bu şiiri –değilse bile- algıladığım bu gözle yorumlayacağım. Şiir okuyanınsa, umarım dost şairem beni anlayışla karşılar. Amacı bu değilse sadece benim naçizane bir yorumum olarak kalır bu sayfalarda.

    Bir ömür çözülür de,
    Bir yumak beni yığar,
    Allah iş bölüştürüp,
    Azrail canı yığar.

    Zannımca çok özgün bir benzetmeyle hayatın akışı dile getirilmiş. Bir ömrün gelip geçmesi, bir çilenin çözülmesi gibi algılanabilir. Yumak olmayan çile halindeki bir ipliği alıp kollar arasında tutarak, bir diğerinin yavaş yavaş çözülen ipliği yumak haline getirmesi gibi, yaşanılan hayatta, kaderin ellerinde çözülmekte ve sonunda varılmak istenen, amaçlanan hedefe kavuşmayı dilemekte insan. Çözüldükçe, bu yumağın aslına, insanın ruhunun var oluş kaynağına onu çağırması, tekrar kendine dönmesi için bütünleştirmesi gibi bir durum söz konusu olsa gerek.
    Her şey sonuçta aslına dönmeyecek mi? Hiçbir şey yoktan var olmadığına, var olan da yok olmayacağına göre insanın canı, özü, ruhu da aslına dönecektir. Tasavvufta ruh, Yaratandan bir nefestir. İnsan da, aynaya bakmak misali, Yaratanın yansımasından başka bir şey değildir. Beden geçici bir kalıptır, ruha giydirilmiş bir elbise gibidir. Elbise eskir, yıpranır, dökülür gider ama ruh daim olandır, aslına döner.
    Allah her canlıyı yaratırken yazgısını da yazmıştır. O’nun dediğinin haricinde hiçbir şey olmaz olamaz. Bu dünyada ve âlemlerde bilip de göremediğimiz ancak varlığını bildiğimiz bütün nesnelere ve herkese bir görev yüklenmiştir. Azrail’e de can alma görevi verilmiştir ki, bir vesileyle, bir bahaneyle aslına dönüşün aracısını aramaktadır bu can.
    ***
    Söz tutup beni çeker,
    Bu sözün kanı çeker,
    Tanrı bereket döker,
    Saçlarım tane yığar.
    İnsanın vadesi dolunca verilen görev ifşa edilir. Söz tutulur, kan çekilir bedenden, dünya misafirliği biter. Dünyadaki her şey Allah’ın inayetine, ihsanına bağlıdır. Bereket de O’ndandır. O ihsana, o berekete nail olmak için belki bir ömür geçer, insanın saçları tel tel ağarır.
    ***
    Her ömürden kış geçer,
    Baş üstünden taş geçer,
    Ben geçmezdim yaş geçer,
    Ömürdür günü yığar.
    İnsan hayatta hep baharı veya yazı yaşayamaz. Ömrün; doğduktan itibaren inişleri - çıkışları; hastalıkları – sağlıkları, varlıkları – yoklukları, acıları – tatlıları, çileleri – huzurları vs. olacaktır. Hayta her şey insan içindir. Ömürden kışlar da geçecek, baş üstünden taşlar da geçecektir. İnsan zamanın bitmesini hiç ister mi? (Tasavvufta Allah’a kavuşmanın yolları vardır. Mutasavvıf, Allah’a kavuşmak için ölümü bir vuslat, sevgiliye kavuşma zamanı, bir düğün olarak görür.) ancak bu bölümde zamanın geçişine dur diyememenin bir hayıflanması var sanki. Zaman geçtikçe ruh diriliğini kaybetmez ama beden ruha ayak uyduramaz geçer (tazeliğini, canlılığını kaybeder). İnsan hep bir önceki günü arar, gençliği, tazeliği arar.
    ***
    Haber gelir olandan,
    Evvelim belli sondan,
    Asılıp telefondan
    Kaderdir beni yığar*.
    Haber gelir olandan. Kader çizgisi, alın yazısı ne ise o olur elbette. Neyse yazılmış olan ondan haber gelecektir bir gün. Kader gerçekleşecektir, çünkü sonumuz evvelden bellidir. Haberin geliş şekli ne olursa olsun, bahanesi nasıl olursa olsun, bir telefonla benim kaderime yönelmem gerekiyorsa beni çağıran kaderime gitmem çok doğaldır.
    ***
    Gözlerimde çimersin,
    Nasıl oldu demezsin,
    Yüreğime inersin,
    Yüreğim seni yığar.
    Sevgini başlangıç yeri gözlerdir. Gözlerde başlayan dünyevi aşkın sonra İlah’ına yönelmesi, gönül gözü açık olanların Allah aşkıyla dolması mutasavvıflar için geçerli iki yoldur. Sevginin neden, nasıl olduğunu anlamak pek akıl kârı değildir. Çünkü sevgi, akıl işi değil, gönül işidir. Bir bakışla da insanın kalbi farklı çarpabilir, bir badeyle de gönül İlah’ını arayabilir.
    Allah, kim ne diliyorsa ona dildiğini verir inşallah.
    En derin saygı ve sevgilerim, şiirleri gibi gönlü güzel, kendi güzel dost şaireme vasıl olur inşallah.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta