Asyanın ulvi seremonisi yüreğimi secdeye sevkederken,
Avrupanın iki yüzlü kahpesi dikildi karşıma birden.
Asya huu çekiyordu derinden,beni dergahlarda zikre çağırıyordu.
Bizansın entrikaları çengi edasıyla sefata koşdiye bağırıyordu.
Surların eteğinde bilmem kaç aşığın kalp iniltileri yankılıyordu.
Yücelerden gelen ilahi emirle binlerce yiğit yıkılıyordu.
Peygamber müjdesi bu şehir,Fatihe reverans eylerken gülüyordu.
Bizansın ihtişamı yerle bir olmuş,beli bükülüyordu.
Ak Şemseddinin postu daha niceleri var ki bu şehre buyursun,
İstanbul adını verdik melekler arşa duyursun
Davetiyesini çıkardı erenlere,fetva iletildi tüm alperenlere.
Henüz ruhumun ilahi çalkantıları zemin ararken kendine,
Katerina,Olga,Liza raksetmeye başladı beynimde.
Ey! tüm şehitlerin kutsal mekanı İstanbul.
İslama başkent oldun,cennete de vize ol.
Nice kahpe bizans entrikaları yıkamamışken seni,
Milenyumun topsuz tüfeksiz ahlaksız haçlılarına olma kul.
Duası döküldü dudaklarımdan nedense
Boğaz turu biterken geldim kendime.
Yüreğim dört mevsimi yaşadı göz açımlığı bir zamanda.
Kulaklarımda binlerce ses duyuluyordu aynı anda.
Kayıt Tarihi : 2.4.2012 12:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!