Yaşayarak öğrendim ihanetin adını.
Kimseye değil artık yüreğime lanetim.
Meğer onca zamanda kendime ihanetim.
Onca zaman boşuna yük etmiş bir kadını...
Yüreğim, ah yüreğim, nereye atsam seni?
Nasıl güle eş ettin bozkırdaki dikeni.
Dedem derdi, garibim; kokar bir gün haram et,
On bin kat değerlidir bahçendeki lahana.
Suratına tokattır kelamdan anlayana.
Hor görürsen varını bak işte çarpar nimet.
Ah şu akılsız kafam, ne zaman uslanacak?
Ölüm kapı önüne ulaşınca mı ancak?
Âşık olmak güzeldir, aşk ne güzel şey derdim.
Ta ki kalp hizasından kaynar sular boşaldı,
Uçtu kalpte ne varsa yerini yeller aldı.
Ben ki o tek heceyi karayele gömerdim...
Ah şu benim saf gönlüm kanacak yer arıyor.
Üstüne yorgan diye kızıl toprak sarıyor.
Nasıl bir serap acep çöl ortasında gülşen,
Su diye nasıl içer insan kum tanesini?
Buldu âlem yeniden aşkın divanesini.
Ateşi neden suçlar bilmem ateşe düşen?
Bahar senin neyine zemherinde kalaydın,
Yüreğim, ah yüreğim, seni olmaz olaydın!
Kayıt Tarihi : 30.9.2013 13:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İsmail Uysal](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/09/30/yuregim-ah-yuregim.jpg)
TÜM YORUMLAR (2)