''Dertli Dolap''
Yollara düştü Yunus…
Nereye gittiğini bilmeden..
Koynunda rüzgarın uğultusu,
Beyninde yıldırımlar.
Yürüdükçe eğninde yırtıldı keten;
Ne dağlar dize geldi ne yamaçlar düze.
Bakmaya utanır oldu göğe.
Can havliyle,
Bir ses duydu Yunus,
Derinden derinliğin yücesinden;
Sesleniyordu biri: ‘’Ya Muhammed’’!
Öyle ürperdi…..
Sanki dünya ıssız bir yerdi…
Sese doğru yöneldi,
Bir kervana rastgeldi,
Şam ahalisi Rum’a doğru giderdi.
Kalabalık ıssızlığı giderdi!
Sordu Yunus; siz de duydunuz mu! ?
-- O’nu ebu cehil bile duydu! ..
Hep o ses ünlüyordu: ‘’Ya Muhammed’’!
Herkes yoluna revan oldu
Az uz gitmedi uykusuz susuz
Dediler:aradığın biraz daha iler’de…
Bir dolaba rastgeldi okaliptus gövdeli
Dili damağı kurudu su içinde susuzdu
‘’Dolap niçin inilersin’’ diyebildi…
Yeri göğü sardı o ses; ‘’Ya Muhammed’’!
Hay Çalap! Hu Çalap! ..... ağlar su! ...
Sabri ÖzcanKayıt Tarihi : 14.8.2007 16:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİ'NDEN SEÇMELER 2 (İnternetten) S.94 .............................................................................................................................. Şam'ın Havran buğdayından taneli buğdayı olur. Güzel arpası, pamuğu, fulü, reyhanı, terefili, yoncası ye küheylan atları çok olur. ................................................................................................................................. Bu şehirde acayip bir dolap vardır, öyle bir dolaptır ki dört çevresindeki çöllerin sekizer saatlik yerlerinde gece yarısında 'Yâ Muhammed' sesi ayan beyan işitilir. O cihetle adına 'Muhammed Dolabı' derler. Göğe yükselmiş uzun bir dolaptır. Orta milinden ta tepesine varıncaya kadar 40 mimar zirâidir. 40 arşın dahi aşağıda olup 80 arşınlık yüksek bir dolaptır. Tahtaları Baalbek dağlarından gelir çam ağaçlarıdır, üzerinde 100 ve 150 şer okkalık mıh ve ekserleri (261) vardır. Dolabın dört çevresinde binlerce su kovası vardır. Kule üzerine saf su akmakta olup oradan su kemerleriyle şehrin bütün cami, mescit, han, hamam, tekke, medrese, imaret ve saray gibi büyük yapılarına giderek su verir. Gayet büyük bir vakıf olup vergiden bağışlanmış dülgerleri ve 40 -50 kadar hademesi vardır. Yanına yaklaşıp temaşa eden kimsenin kulağı sesin şiddetinden sağır olur. Asıl garip temaşa bu ki şehrin âvâre çocukları bu dolaba sarılıp dönerek yukarı çıktıktan sonra kendilerini Âsi Irmağı'na atarlar. ............................................................................................................................... (261) 'Ekser', çivi anlamında Türkçe bir kelimedir.
şiir deyince 18 yaş dürtüsüyle hedefe yönelik
ya da o hedefe küskü değilmiş
güzel insanlarla
güzelliklere
şiirlerle
şiircesine
tam puan
saygılarla
İbrahim Çelikli
TÜM YORUMLAR (9)