Yürek semasında parlar da güneş
Karanlığa ışık saçmak isterim
Hissiyatı köz köz kavurur ateş
Sana varan yolu seçmek isterim
Bir lokma,bir hırka neyime yetmez
Aşksız gönül viran,beş para etmez
Muhabbet pınarı kuruyup bitmez
Aşkın şarabını içmek isterim
Yankılanır her dem “Hû” dergâhından
Geçirdim nefsimi aşk tezgâhından
Asuman uğuldar,titrer âhından
Maddeden mânâya kaçmak isterim
Aşkın ateşinde dost yana yana
Hicran nöbetleri eziyet cana
Asırdan asıra süzülür mânâ
Gurbetten sılaya göçmek isterim
Duyguların safı,şiirin hası
Silinir yürekten kasavet pası
Sevgi zincirinin iri halkası
Sırat’ı seninle geçmek isterim
Aşkın çeşmesinden içeriz bâde
Zamandan,mekândan ruhum âzâde
Kulu sultan eder çelik irade
Cennet-i Âlâ’ya uçmak isterim
Göklere erişen dağlar gibisin
Yüzyılları aşıp çağlar gibisin
Bugünü görüp de ağlar gibisin
Gül olup bahçende açmak isterim
Kayıt Tarihi : 23.6.2005 23:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alimle davi kılar, Veli değme göz görmez
İlm ile hikmet ile, kimse ermez bu sırra
Bu bir acaib sırdır, ilme kitaba sığmaz
Alem ilmi okuyan, dört mezhep sırrın duyan
Aciz kaldı bu yolda, bu aşka el uramaz
Yunus canını terk et, bildiklerini terk et
Fena olmayan suret, şahına vasıl olmaz
ah keşke Yunusun sırrına erebilsek ve Yunusun ikliminde yüzebilsek... Tebrikler Nihat bey
TÜM YORUMLAR (2)