Sait Reis’in anılarıyla Sami amcaya
YUNUS GÜLÜŞLÜ
Fırtına yorgunuyduk,
Ve vakitsizdik, mekânsız kalmıştık, ama,
Hesapsız yakalanmıştın, gözlerime
Issız limanlarda nasıl sallanırsa gemiler
Dalgalanıyordun, sallanıyordun iki yana…
Parmakların titriyordu ince belinden tutarken kadehini,
Boğumlarında hala yağ izleri,
Ve gemiler çözülüyordu halatlarından,
Mavi limanlarda yırtılan ellerinden
Bir başka mevsimdeydin,
Uzak denizlerde yakamozlanan
Yüreğinle kendini alıp götürdüğün
Aşkların vardı usunda apansız,
Delikanlı günleri, anılarından
Kim bilir hangi okyanuslardaydın
Kendi iç denizine akarken hicranların.
Dalmışsın düşsel dalgaların içine de,
Bir elinde sigaran, kaç sefer yorgunuydun
Yırtılmış yelkenlerin
Dudaklarında yunus gülüşlü yakamozlarla türkülerdeydin …
Saçların apak,
Köpük, köpük duruyor güneş yanığı alnının üzerinde
Derin çatlaklar düşse de yüzünün orta yerine
Kırılmış direklerin yelkensiz kalmışsın,
O ana direğinde şahin bakışlarından pul, pul dağılır zamanlar
Ve gözlerin vira edince ufuk çizgisine,
Sınırlar sıyrılır bulutlarından
Utanır önünde dünya, kendi yuvarlaklığından
Tuzlu dudaklarınla öptüğün kadınların,
Kokuları saklıydı koynunda halâ
Ne boranlar aşmıştın kim bilebilir, ne fırtınalar
Dimdik durmuştun küpeştede öylece,
Şimdi ki oturuşundan belli…
Dört iklim yedi denizlerdeydin,
Köpek balıklarıyla köşe kapmacaya girerdin
Ve oltayla yakaladığında her birini,
Kuyruklarına beyaz bir şerit bağlayarak,
Onları mavi gözlerinden öpüp, denize geri verirdin,
Ama av mevsimi, iki avcı aynı yerde avlanmaz ki,
Kuyruklarının ardından bağlı gelenden korkup kaçarak,
Sürüye sığınıp, sürüyü de kaçırarak,
Denizi köpek balıklarından denizi temizledin…
Liman meyhaneleri idi uğrakların,
Ege türküleriyle efsanelimin zorbasıydın
Dövüşürdün nağmert de karşı bilek bükerdin
Her zar atışında bir tavlada, sulara bakar,
Dudaklarında bir gülüşle o rast galegillerden
Oysa bir kasa balık parasınaydı umutların,
Kaçakçılarla kavgalıydın ve denizi kirletenlere hiç aman vermedin
Üstelik sevdiği çekip gittiğinde bir ağ fiyatına,
Kürklerle giydiremediğin,
Feryadın takılı kaldı boğazına…
Güneşler açardı gülüşünle,
Sevgiyi ilmik, ilmik örerken
Ve hep balık kokardın,
Martılar ardın sıra çığlık, kedilerse iz sürümü peşinden
Bir başınaydın dumanlar arasında
Bir başınaydı kendinle kalışların
Birileri dokundu inadına sana,
O birileri yaşayamadıklarından,
‘’hey ihtiyar! Ne söylenip duruyorsun kendinle öyle?
Bize küfür mü ediyorsun söyle?
Güldüler alay ettiler seninle
Ve de vurdun mu? Kadehinin dibine,
Dönüverdin delikanlı günlerine…
Bıçağı kavrayınca sapından,
Çeliğin ışıltısı vurunca gözlerine,
Bütün zamanlarına salladın öylece,
Her ne kadar kasketin yana kaysa da,
Saçlarının beyaz köpüklü dalgalarından
Oysa kıyamazdın bir cana, sadece yeter! Gibilerden,
Korkutmak istemiştin,
Ama, tuttular bileklerinden, be babam
Önce kendin düştün, sonra bıçağı düşürdün elinden,
Şimdi göz kapaklarımın hafızasında saklısın,
İnadına zamana karşı duran…
Ben ki garip bir ozan
Gözlerinden yakamozlar toplamaya çalışan,
Resmetmişim işte belleğimde seni
,Görüyorum seninle, kendi ihtiyar günlerimi.
AYHAN SARIOĞLU
14 1 2000
Kayıt Tarihi : 2.2.2007 00:37:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ayhan Sarıoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/02/02/yunus-gulusu.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!