Yunus Emre Ve Yattığı Yerler
Yunus Emre, Hoca Ahmed Yesevi, Mevlana'lar Hacı Bektaş'ı Veli'ler gibi insanlığın gönül evi mimarlarındandır... Yaşam kaygıları insan ve sevgi olmuştur...
Bu yüzden bütün dünya kabullenmiştir bu kutlu insanları...
Zaten, Anadolu'yu erlerden önce fetheden erenlerdir her biri...
Anadolu'ya askerden önce girmişler, o günün Anadolu’da yaşayan toplumunu sevgi hamuruyla, yüce dinimiz İslam'ın felsefesiyle yoğurmuşlardır...
Bir rivayete göre Hoca Ahmed Yesevi, Anadolu’ya 90 bin müridini göndermiştir…
Hacı Bektaş'ı Veli Ve Mevlana'nın bilinen birer türbeleri vardır. Ama Yunus Emre'nin, Türkiye’nin her kilometre taşında bir mezarı veya türbesi çıkar karşımıza...
Bu durum, çok sevildiği kadar Yunus emre adını kullanarak şiir yazmış ve Yunus'a özenmiş ozanların çokluğundan da kaynaklanmıştır.
“Halkın içinden yetişen bu şahsiyetin meçhuller içinde kalmasına en büyük amil olarak bir nevi edebiyat müverrihleri sayılan (Tezkire-i Şüera) sahiplerinin Yunus Emre’nin şiirlerini hüsnüniyetle benimsememeleri keyfiyetinden doğmuştur.Yunus Emre’nin hece vezni ile yazdığı ilahilerin halk arasında büyük bir zevkle ve istekle okunduğunu gören bazı şairler onun eserlerine lakayt kalmışlardır. Hatta bazıları daha ileri giderek alay etmek suretiyle intikam almayı bile istemişlerdir” (Dr.Fethi Erden, Türk Yurdu 5.cilt Ocak 1966 Yunus Emre Özel Sayı) Bu durum büyük ihtimalle yunus aruzla yazmadığı, öz Türkçe yazıp söylediği ve halk arasında daha iyi anlaşıldığı için, halktan kopmadığı içindir… Yunus bir saray şairi olmadığından halk arasında ilahileri ve şiirleriyle yüzyıllarca yaşamış gönülden sevilmiş ve yaşatılmıştır. Bu yüzden de Anadolu’nun her yerinde ve hatta Azerbaycan’da mezarı olduğu söylenmekte ve benimsenmektedir.
Ord.Prof Fuad Köprülü 'Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar' isimli kitabında Mevlanalardan Yunuslardan bahsederken bir de onların yattığı yerleri yazmıştır. Tabii ki bu yazılar çok önemli incelemeler araştırmalar sonucu yazılmıştır.
Ord.Prf.Fuad Köprülü'ye göre: Yunus'un mezarları, Karaman'da, Eskişehirde, Konyada, Kula'da, hatta Azerbaycan'dadır.. ama sonuç olarak demektedir ki;
'Yunus'un mezarı, büyük ihtimalle, Eskişehir ve Bursalı Şeyh İsmail Hakkı'nın dediği gibi Keçiborlu yakınında bir karyededir' demektedir.
Bursalı Şeyh İsmail Hakkı haç yolunda 16 yüzyılda bahsedilen bölgeden geçerken Yunus'un türbesinin 'neşvü nevma' olduğundan bahsetmektedir. Yani, hatırasının yaşatıldığı.. Dolayısı ile ve yer adları, Yunus'un yaşadığı çağ incelendiğinde karşımıza Keçiborlu kazasının Güneykent Kasabası 'Geresin-i Emre' çıkmaktadır. Ki bu tezi ilk araştırmalarında Abdülbaki Gölpınarlı da savunmuştur...
Her ne ise, erenlerin mezarı gönüllerdir...
Bizim mezarcılıkla işimiz olmadığından, bu işlin üzerine gitmeyip 1992 de Yunus şölenlerinde demiştikki,
'Eskişehir’deki Eskişehir’in, Kula'daki Kula'nın, Karaman'daki Karaman'ın.. buradaki (Isparta-Keçiborlu yakınındaki de Bizim Yunus...'
Bu söylemde belki ince bir nükte var ama, isteyen Bursalı şeyh İsmail Hakkı'yı, Fuad Köprülü'yü inceleyebilir...
Bu konuyu burada noktalarken,
Sizleri Yunus'un şu sözleriyle selamlıyorum:
GELİN TANIŞ OLALAIM
İŞİ KOLAY KILALIM
SEVELİM SEVİLELİM
DÜNYA KİMSEYE KALMAZ
Durmuş Kaya
----------------------------------------
Bu şiirin hikayesi:
Yûnus Emre'nin mezarı olduğu iddia edilen pek çok mezar ve türbe vardır. Bunlar; Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy; Karaman'da Yunus Emre Camii avlusu; Bursa; Aksaray ile Kırşehir arası; Ünye; Kula ile Salihli arasında Emre Sultan köyü; Erzurum, Duzcu köyü; Isparta'nın Gönen ilçesi; Afyon'un Sandıklı ilçesi; Sivas yakınında bir yol üstü. Ayrıca Tokat'ın Niksar ilçesinde de bulunmaktadır. Ayrıca, mutasavvıf Niyazi Mısri de Yunus Emre'nin mezarının (veya makamının) Limni Adası'nda bulunduğunu ifade etmiştir. Bunlar arasında bilim adamlarınca tartışma, Karaman ve Eskişehir'deki türbeler üzerine yoğunlaşmışsa da, Hacı Bektaş-ı Veli ile ilgili menkıbe düşünüldüğünde Aksaray - Kırşehir arasındaki türbenin asıl Yunus Emre türbesi olduğu düşünülebilir.
BURADA İDDİA EDİLEN 'ISPARTA-GÖNEN İLÇESİ' BAHSİ ÜZERİNE
Yunus Emre'nin Türbesi konusundaki 'Gönen' ilçesinde olduğu bilgisi doğru değildir. Gönen'de olduğu iddia edilen türbe, 'Şeyh Sadrettin Türbesi'dir. 1996 yılında, Yunus Emre'nin Güneykent (şimdi Gönen ilçesine bağlı) te olduğu belgeleriyle ortaya konduktan, 1992 yılında büyük bir törenle, Devlet töreniyle Yunus Emre günü kutlanıldıktan sonra, Gönen ilçesi sakinleri tarafından, 1996 yılından itibaren Şeyh Sadrettin Türbesi ismi değiştirilerek adeta Gönen'de pazarı kurulmuştur. Kaldı ki, Güneykent'te, 1992 yılında Devlet töreni ile Yunus Emre günü kutlanmış, hatırasına bir Yunus Emre çeşmesi yapılmış, ilköğretim okuluna 'Yunus Emre İlköğretim Okulu' ismi verilmiştir. Ayrıca Güneykentin bir Ana Caddesine Yunus Emre Caddesi ismi konulmuştur. O yıllarda Güneykent, Keçiborlu ilçesine bağlıdır. keçiborluda Dedeçam ormanına da Yunus Emre Ormanı ismi verilmiştir.
Tarihçiler, Yunus Emre'nin yattığı yerler konusunu işlerken, diğer yerleri saydıktan sonra, Ord.Prof.Fuad Köprülü, 'TÜRK EDEBİYATINDA İLK MUTASAVVIFLAR' isimli eserinde 'ya doğduğu köyde, yani Eskişehir'de, ya da Bursalı Şeyh İsmail Hakkı'nın belirmiş olduğu 'Gönen kazasının, Keçiborlu kasabasının Geresin-i Emre karyesindedir' demektedir. Bursalı Şeyh İsmail Hakkı, 16. yüzyılda haç yolunda bu bölgeden geçerken Yunus Emre'nin mezarının neşvü nevma bulduğunu (hatırasının yaşatıldığını) yazmaktadır.Bursalı şeyh İsmail Hakkı, Yunus Emre'nin 'Çıktım Erik Dalına Anda Yedim Üzümü' şiirini şerhettikten sonra burada yattığını yazmıştır. Güneykent Yunus Emre Derneği,Başkanı şair-yazar DURMUŞ KAYA 1992 yılında yukarıda adı geçen belgelere dayanarak yukarıda bahsi geçen faaliyeti, yani devlet törenini o günün belediye başkanı AHMET KANSU ve halkın yardımıyla sayın Isparta Valiliğinin destekleriyle gerçekleştirmiştir. Güneykent'te yer adları, Erenler tepesi, Uluharım, İshak dede.. gibi.. de elde olan belgeleri doğrulamaktadır. Yunus'un türbesi ne yazık ki ayakta değildir. Ayakta olmayışının sebepleri de, bölgede 18 yüzyıl ortalarında meydana gelen büyük veba salgınına dayandırılmaktadır.(Ün Dergileri-Isparta1933...lerde yayınlanmıştır dergi) Dernek başkanı, mezarının açılması, incelenmesi konusuna itibar etmemiş, törende yaptığı konuşmada, özetle 'Bizim işimiz mezarcılık değildir. Felsefemiz, Yunus'un Gelin tanış olalım,işi kolay kılalım sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz..' felsefesidir.Çünkü dünyayı savaşlardan, kandan, vahşetten, zulümden kurtaracak felsefe budur..' demiştir.
not: Prof. Abdülbaki Gölpınarlı(ilk yayınlarında Geresin-i Emre'de olduğunu yazmıştır. Bahsedilen yer şimdiki adıyla Güneykent Kasabasıdır.
Ord.Prof.Fuad Köprülü Bu bilgiler ısparta GÜLSES gazetesi ve 1992 de Isparta basınında mevcuttur...
Durmuş KayaKayıt Tarihi : 25.2.2010 14:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!