Hayatımı yeni kazanıyorum, kendime dair bir şeyim yok.
Artık seni tanımıyorum, Ormanın hışırtısından kaçan bir tavşan gibi gözlerini kaçırıyorsun, gözlerinde bir başkası var sanki. Sende yadırgıyorsun biliyorum, sana da sadece sesin tanıdık geliyor. Biliyorum, Kulaklarından duyduğun gırtlak hışırtısı ürkütüyor bedenini. sende kim olduğunu bilmiyorsun, öyle değil mi ?
Soğuktasın, yorgan altındasın, ellerin koltuk altında, başka kimse yok yatağında. Bir yandan geceyi karartıyor düşüncelerin, bir yandan titriyor nefesin ve göz kapakların ruhuna kapanıyor sanki. Farkında değilsin belki, beni karşıladığın gibi yabancı bir sabah karşılayacak gözlerini ve güneş canını yakacak biraz can yaktığın gibi .
Nasılsın ?
İnsanların en çok alıştığı soru budur belki de, en çok yalnız ve yalancı hissettiren .
Anlatamıyorsun sende değil mi dertlerinin hakiki sebebini, sanmıyorum, korktuğun şey dert diye düşündüklerini anlatmak. Anlattıkça yalnız kalacağını zannediyorsun benim gibi.
Merak etme ,
Senin benim dertlerim ilahi yalnızlık değil,dertlerine yakın dertleri ve sahiplerini muhakkak bulursun. O zaman geldiğinde, sahiplenilmiş bir çocuk kadar mahcup olursun .
insanı en çok dürtükleyen duygusu kaybetmektir bilirsin, senin korktuğun şey, kaybolmak mı hayatın en derinlerinde, yoksa sevdiklerini teker teker kaybetmek mi ?
Her gün bir başka rüyaya uyanıyorum sanki, her gün gördüğüm insanlar her gün farklı görünüyorlar, farklı maske takıyorlar sanki. Veya ben, hayatın ne olduğunu öğrenebilmek için her gün yeni birisi mi oluyorum ?, bilemiyorum .
Her gün yüzümü yıkayıp aynaya baktığımda aynı sorularla uyanıyorum hayata, her gün ayaklarımı ısıttığım battaniyenin altında aynı cevaplarla uyuyorum. Yalnız kalınca sorular da cevaplar da kendim oluyorum galiba, bilemiyorum.
Bir hedef belirliyorum kendime mesela, bir sokağın köşesine kadar koşayım diyorum, yola çıkıyorum. Yaklaştıkça büyüyor yol gözümde veya hedef koyduğum köşeden farklı köşelere varıyorum. Hedeflerim beni istemiyor galiba, bilemiyorum.
Sevgimden emin olmadan kimseye yaklaşmıyorum. Başkalarının kalbini kırma korkusuyla yüreğime demirden perdeler çekiyorum. Sonunda ne seviliyorum, ne de sevebiliyorum. Çektiğim her perde de, kendime olan sevgim azalıyor galiba, bilemiyorum.
Dişlerimi sıkıyorum, başkalarının seve seve kabul ettiği yanlışlara hayır diyorum, sabrediyorum. Her sabır bir diş daha kaybettiriyor bana. Dişlerimden yediğimiz yemeğin kırıntılarını topluyorum. O kırıntılar her gün kursağımda kalıyor galiba, bilemiyorum.
Binlerce zorluk çektim, defalarca ölümden döndüm. En büyük kusurları kendimde buldum. Ne kendimi sevebiliyorum, ne de kusurlarımı kapatabiliyorum. Boş yere düşman arıyorum, kendime en büyük düşman benim galiba, bilemiyorum.
Tükenmez kalemden burnuna karanfil kokuyor yalnızlığın.
Karanlığın zifirinde yüreğinden bihaber ışıklar saçıyorsun dört bir yana.
Örtündüğün yorgan geceleri üstünden ayrılıyor, üşütüyor bedenini. Kendi çaresizliğine sarılıyorsun.
Saçların, dişlerin ve en kötüsü düşlerin zamanın ağına takılmış, Her sözün kursağında kalmış çaresizce sessizliğin.
Sense seni öldüren örümceğin kollarına sarılıyorsun. Dertlerini yığdığın tepelerden, rüzgarın kulağına fısıldıyorsun.
Kurduğun hangi hayalin peşindesin ? Yoksa hayal kurmaktan mı ibaretsin ?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!